Büyük Doğu-İBDA’nın ve İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun Müslüman Anadolu’dan tecrit edilmesi operasyonu başarısızlıkla sonuçlandı. Denenen onca yönteme, rejimin elindeki imkânların tamamının seferber edilmesine, bin bir türlü hile ve hurdaya başvurulmasına rağmen muvaffak olamadılar, mukadder oluş hikmetiyle baş edemediler ve İBDA’nın yürüyüşü durdurulamadı, fikir hapsedilmeye çalışıldığı hücreden taştı!..
Öncelikle bugüne kadar cereyan eden hadiseleri kısaca bir hatırlayalım ve Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun, fikrin mihrak şahsiyetinin yeniden Anadolu ile kucaklaşmasına vesile olacak Adalet Mutlak’a başlıklı konferansa gelelim..
Dönemin Şartları
Üstad Necib Fazıl’ın, Cumhuriyetin İslâm düşmanı tavrına rağmen her türlü riski göze alarak başlattığı kavga, Yürüyen Büyük Doğu-İBDA çizgisinde sürdürülmekte ve bayrak her geçen gün daha yukarılara taşınmaktaydı. Böyle bir demde bir de Erbakan hükümetinin iktidara gelmesi, Batı’nın kuyrukçularının paniklemesine ve panik operasyonlarını başlatmasına neden oldu. 
İBDA ile arasında nisbet kuran çeşitli İBDA cebheleri, yerleşik unsurların geçmişte olduğu gibi arsızca Müslümanların üzerine saldıramayacağını Anadolu’nun dört bir yanında gerçekleştirdikleri eylemlerle duyurdular. Hâkim fikrin mahkûm tavır takınması beklenemezdi elbet.
Tutuklanması
28 Şubat’ın “Mutlak Fikir” düşmanlığının iyiden iyiye azdığı demlerinde, Salih Mirzabeyoğlu’nun ortaya koyduğu Büyük Doğu-İBDA dünya görüşü, Batılıları ve Batıcıları fena hâlde rahatsız etmekteydi. Artık istedikleri gibi at koşturmalarının önünde bir engel vardı ve kurulu düzenlerini sürdürebilmeleri için öncelikle İBDA’dan ve Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’ndan kurtulmaları şarttı. 
28 Aralık 1998 gününde, hiçbir hukukî gerekçesi olmaksızın, çocuklarının gittiği okulun önünden ve çocuklarının gözü önünde Salih Mirzabeyoğlu’nu gözaltına aldılar. Tutuklandı ve Metris cezaevine sevk edildi.
1999 senesi Batıcı düzenin yerleşik unsurları ile Müslümanlar arasında kıyasıya bir mücadele içinde geçti. Evlere yapılan gece baskınları, gayr-ı hukukî tutuklamalar, işkenceler devam etti.
Böyle bir ânda, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun “1999 Kurtuluş Yılı” çıkışı geldi ve 28 Şubatçıların zulmü karşısında artık yorulmuş olan Müslümanlar heyecan tazelediler. Bu sefer, 28 Şubatçıların hedef ayırt etmeksizin, tüm Müslümanları hedef alan panik operasyonları başladı. İBDA Mimarını öldürmek için Metris Cezaevi'ne Jitem elemanı dâhi yolladılar ama muvaffak olamadılar.  
Salih Mirzabeyoğlu, hükmü baştan kesilmiş davanın figürasyonunda kullanılmayı reddettiği için duruşmalara katılmıyordu. Bu protesto gerekçe gösterilerek, henüz katılıp katılmayacağı belli olmayan bir duruşmanın sabahında Metris Cezaevine yönelik askerî operasyon yapıldı; bu operasyonda onlarca Müslüman yaralanırken Sancar Kartal şehid oldu. 
Operasyon sonrasında, devletin ve askerin şerefi üzerine ettikleri yeminlere rağmen, Salih Mirzabeyoğlu’na yapılan işkence, günlerce sanki kahramanlık hikayesiymiş gibi gazete sayfalarında çarşaf çarşaf yayınlandı.
Salih Mirzabeyoğlu, Metris Cezaevinin içinde, elleri arkadan kelepçeli vaziyetteyken askerler tarafından komutanlarının talimatıyla linç edilmeye çalışıldı. Saçı ve sakalı zorla kesildi ve bu vaziyetin mimarlarından dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk bu rezaleti “Devletin itibarı kurtuldu” sözleriyle açıklığa(!) kavuşturdu. 
İşkence görmüş hâliyle, medyanın bu rezilliği yayınlaması istenircesine, hemen mahkemeye çıkartılan Salih Mirzabeyoğlu, duruşmanın ardından Kartal F-Tipi cezaevine nakledildi.
O gün için Salih Mirzabeyoğlu’nun “1999 Kurtuluş Yılı” çıkışını anlayamayanlar, bugünün manzarasına baktıklarında en azından utanıyorlardır herhâlde...
Mahkeme Kararı ve Telegram
O zamanın 6 no'lu DGM'si, 2 Aralık 2001 tarihinde, Salih Mirzabeyoğlu’nun yargılandığı dava için hukuk tarihine utanç vesikası olarak geçecek şu kararı verdi:
 “Her ne kadar bir eylemi ve eylem talimatı olduğu tespit edilememiş olsa da (...) hiç bir örgütün lidersiz olduğu düşünülemeyeceğinden TCK.’nun 146/I maddesi gereği idam cezasına çarptırılmasına.”
Kuyrukçular hüküm kesti: kırk sene!.. 
Köhne düzen kırk sene sürer gibi”
Mirzabeyoğlu, karar duruşması sonrası cezaevine nakledilmek üzere mahkemeden çıkarken, o bugünlerde hukuksuzluktan şikâyet eden herkesin diline pelesenk olmuş şu açıklamayı yaptı:
- “TİYATRO BİTTİ!..”
Bu karar ile birlikte Salih Mirzabeyoğlu’nun 1998 senesinde Metris'te başlayan tutukluluk hâli sona erdi ve bu sefer hükümlü olarak Kartal F-Tipi Cezaevine döndü. Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde kendisine verilen idam hükmü, “ölünceye kadar” müddetnamesiyle, ağırlaştırılmış müebbette çevrildi.
İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu hakkında verilen karar yalnızca bu değildi. Şahsı ve davası hakkında yokluğa mahkum etme kararı da alındı. Senelerce ne o, ne de davası hakkında ne müsbet ne de menfi bir yayın yapılamadı. 
Bolu F-Tipi
İBDA Mimarının maruz kaldığı hukuksuzluklar böyle de sona ermedi. Kanun geriye yürütülmek suretiyle, bundan sonraki hayatının 7 senesini geçireceği Bolu F-Tipi Cezaevindeki tek kişilik bir hücreye nakledilerek dış dünyadan tamamen tecrid edilmek istendi.
Cezaevi süreci
Salih Mirzabeyoğlu, ömrünün cezaevinde geçen 16 senesini kendi ifâdesiyle “heba etmedi”. Metris Cezaevinden başlayarak, Bolu F-Tipi’ndeki hücreden tahliye oluncaya kadar geçen sürede yılgınlık yahut bezginlik uğramadı semtine ve bu zaman zarfında 18 adet eser kaleme aldı.
3 Nisan 2011
2011 senesinin Nisan ayında, Galatasaray Lisesi önünde, bir grup Müslümanın gerçekleştirdiği, “Salih Mirzabeyoğlu’na Özgürlük” eylemiyle, artık bu hukuksuzluğun sona ermesi gerektiğini haykırdı. 
Salih Mirzabeyoğlu'nun mesnedsiz bir şekilde cezaevinde tutulmasını, kanun geriye yürütülmek suretiyle tam 6 yıldır 3 metrekarelik bir hücrede yaşamak zorunda bırakılmasını, yetmiyormuş gibi bir de yıllardır TELEGRAM işkencesine maruz bırakılmasını protesto ediyor, -hangi kesim ve görüşten olursa olsun- vicdan ehli herkesi bu barbarlığa daha fazla suskun kalmamaya davet ediyoruz.” diyen bu topluluk, Salih Mirzabeyoğlu’nun özgürlük sürecini de başlatmış oldu. 
Türkiye’deki Her Kesimin İttifakı
“Salih Mirzabeyoğlu’na Özgürlük” çalışması, her kesimin katılımıyla başlayan görüşmeler, faaliyetler ve temaslar neticesinde, Türkiye tarihinde belki de ilk kez, bir konu etrafında tüm ülkeyi aynı fikir etrafında birleştirdi: Salih Mirzabeyoğlu’nun maruz kaldığı hukuksuzluk mutlaka sona erdirilmelidir. Konuyla alâkalı köşe yazıları ve televizyon programları derken, dönemin Başbakanı Receb Tayyib Erdoğan dâhi “bu durumun bir hukuksuzluk olduğunu ve giderilmesi gerektiğini” ifâde etmekten çekinmedi. 
22 Temmuz 2014
Ve nihayet, 22 Temmuz 2014 tarihinde, yine gözaltına alındığı gibi bir Ramazan ayı içinde, mahkemeye verilen yeniden yargılama dilekçesi kabul edildi ve İBDA Mimarı Kumandan Salih Mirzabeyoğlu tahliye oldu.
Bu Cumartesi
Şimdi sıra geldi İBDA Mimarı Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu ile Anadolu’nun yeniden kavuşmasına, pörsüyen heyecanları tazelemesine, yaralarımızı yeniden deşmeye ve gözleri bir daha başka bir istikâmete çevirmemek üzere hedefe dikmeye... 
 Kafa konforunun bozulmasına razı olan herkesi, Cumartesi günü Haliç Kongre Merkezinde gerçekleşecek “Adalet Mutlak’a” başlıklı konferansa bekleriz...
Baran Dergisi 411. Sayısı