Son günlerde Fransız hapishanelerinde hayat daha da zorlaştı. Bunun sebebi gardiyanların bir takım sosyal ve sendikal eylemlerde bulunması. Çalışma şartlarından dolayı protesto etme haklarını kullanıyorlar; fakat ne yazık ki bu durum bize de yansıyor. Elbette bizden daha kötü şartlarda olan tutsaklar da vardır. Ne yazık ki, bu protestoların başlamasına vesile olan şey ise iki gardiyana mahkûmlar tarafından gerçekleştirilen saldırı.

Cezaevlerinde yaşananlar Fransa’daki politik sistemin tenakuzlarını ortaya koyan bir gösterge mahiyetinde. Fransız siyasî sistemi-hükümet sistemi genel olarak çalışabilir bir vaziyette değil. Tarihî bir geçmişi olan partiler güçlerini kaybettiler. Sistemin yürümesini sağlayan siyasî hareketler kötü günler geçiriyor. Hâlihazırdaki cumhurbaşkanı esasında bir politikacı değildi, bir politik partiye bağı yoktu; buna mukabil seçilmiş cumhurbaşkanı. “Sağ” yahut “sol”a mensup değil. Macron Fransa’sının içerideki durumu bu.

Bir de dışarıdaki ahvali var Fransa’nın. Son günlerde Macron Venezüella hakkında menfi sözler söylemekte. Seçimlerde muhalefetin yasaklandığı iddiasıyla Venezüella’ya yükleniyor ve yaptırımlardan bahsediyor. Venezüella’da Nisan ayında başkanlık seçimleri yapılacak. Muhalif liderlerden bazıları cezaevinde, Fransa cezaevlerindeki durum sebebiyle Venezüella’yı eleştiriyor. Bu mesele etrafında Venezüella-Fransa ilişkilerinde tansiyon daha da yükselecektir ve bu durum Venezüella’ya yeni ekonomik yaptırımlar uygulanmasına sebeb olacak gibi görünüyor.

Elbette yapılacak seçimlerde herkesin aday olma hakkı vardır; fakat muhalefet yaptığı için cezaevinde olduğu iddia edilen kirli isimlerin dışarıyla bağlantıları var. Bu hususta İspanya’nın payını da göz ardı etmemek gerekiyor.

Zaten baskı altında olan Venezüella daha zor bir sürece doğru sürükleniyor. Birçok devlet büyük bir hata yaparak Venezüella’ya karşı tavır alıyor. Venezüella Güney Amerika’da da yalnız bırakılıyor. Devlet hakkında bir çok manipülasyon yapılıyor. Fakat buna rağmen nüfusun büyük bir çoğunluğu hükümeti desteklemeye devam ediyor.

Öte yandan Fransa, Suriye meselesinde de yanlış bir pozisyon aldı. Suriye’yi zaman zaman bombaladı. Suriye hakkında daha önce birçok şey söyledim. Suriye’yi çok iyi bilen birisi olarak bunları söyledim. Suriye’de bu berbat hâlin ortaya çıkmasından sorumlu olan devletlerden birisi de Fransa’dır. Artık çatışmalar durdurulamaz dereceye gelmiştir.

Elbette Suriye hükümeti altı sene evvel iç savaş başlamadan önce şu an olduğundan çok daha kuvvetliydi. Fakat Suriye’de insan hakları ve demokrasi talebiyle protestolara başladığı iddia edilen muhalif gruplar birçok parçaya bölündü ve bir bütün hâline hiçbir zaman gelemedi. Bu da amaçlarına erişmeleri bir yana, Suriye’yi çeşitli dış müdahalelere açık bir konuma getirdi.

Şimdi ise Türkiye Suriye toprakları içerisinde bulunan bir bölge olan Afrin’e geniş çaplı bir operasyon başlattı. Malûm, bu bölgede Suriyeli Kürtler siyasî bir yapı oluşturmuştu; Suriye hükümeti Kürtlere karşıydı. Suriye’deki Kürt milliyetçisi yapı, Amerika tarafından destekleniyor. ABD’nin DAİŞ’e karşı havadan yaptığı bombardımana destek kara gücü olarak kullanılıyorlar. Yani DAİŞ’in geleceği için önemli konumdalar. Bu cihadçı örgütün yanlış şeyler yaptığını söyleyebiliriz; fakat ajan olduklarını söylemek zor. Anlattıklarım dolayısıyla kuzey Suriye sınırlarında bulunan Kürt yapı, legal bir görüntü çiziyor ve Amerika’nın desteğiyle bölgede devletleşmek istiyorlar, dış ilişkiler geliştiriyorlar. Suriye hükümeti Kürt düşmanı olmadı; ama bu yapının düşmanıydı. Kürtlerin Suriye’nin kuzeyinden güneyine birçok bölgede yaşadığını belirtmek gerek.

Gönüldaş Erdoğan’ın bu operasyonla bir hata yapmış olabileceğinden korkuyorum. Dünyada sebep olabileceği neticeler faydamıza olmayabilir. Sadece Türk hükümetine değil, Türk halkına karşı da kötü bir intiba uyandırma ihtimali var. Ayrıca canlı bomba saldırılarıyla da Türkiye’ye zarar verilmek istenecektir; meydanlarda, çarşılarda birçok yerde saldırılar olabilir. Türkiye hakkında bir çok yalan haber ve manipülasyon da yapılacaktır. Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu operasyonu durdurmayacağını ve sonuna kadar gideceğini söylüyor. Bu savaş manipülasyona açık bir savaş. Bu savaşın sağlayacağı faydalar konusunda şüphelerim var. Zira şu anda da manipülasyon yapılmaya çalışılıyor; Türkiye’nin kimyasal silah kullandığı, soykırım yapmayı arzuladığı gibi yalanlar söyleniyor. Elbette biz bunların doğru olmadığını, Amerika’nın medyayı manipüle ettiğini biliyoruz.

Bugüne kadar bölgedeki birçok devletin içerisine Siyonist ajanları sızmıştı. Elbette Türkiye’de de ajan, çürümüş ve satılmış hükümetler oldu. Şu an ise Türkiye bağımsızlığını kazanmak için çaba sarfediyor. Erdoğan’ın Türkiye’si daha öncekilerden çok daha güçlü ve bunu başarabilecek kudrete sahip.

Umarım mevcut operasyon, Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan Türkler ile Kürtler arasında bir sıkıntıya sebep olmayacaktır. Çünkü ikisi de Müslüman. Ankara Hükümeti İslâmî bir hükümet, İslâm düşmanlarının ajanı değil. Ortadoğu’da herkes kendisini İslâmî olarak adlandırmasına rağmen buna en yakını Türkiye. Umuyorum ki, Türkiye’nin Suriye’deki savaşın sona ermesine katkısı olur. Önümüzdeki süreçte Türkiye, İran ve Rus ilişkileri daha da gelişecektir. İnşallah Ortadoğu Amerikan ve İsrail ajanlarından arındırılacaktır.

Özetle; Türk ordusunun Afrin operasyonu bir takım soru işaretlerini içinde barındırması sebebiyle tehlike arz ediyor. Türkiye içerisindeki hem Türk, hem de Kürt ırkçılar ile Batı’nın manipülasyonuna açık durumda. Fakat Türkiye’nin İslâm dışı herhangi bir şey yapmayacağını biliyoruz. Müslümanlar için her şeyin iyi olmasını umuyorum.
 
Allahü Ekber!
 
27.01.2018

Baran Dergisi 577. Sayı