Selâm ile...

Geçtiğimiz hafta Gazze’de çekilen bir fotoğraf... Türkiye’de gerek sosyal medya, gerekse de yazılı ve görsel basında çokça paylaşılan bu karede, elinde Türk bayrağı, kır atını şahlandırmış Filistinli bir akıncı var. Bu akıncının bulunduğu fotoğraf, sadece bir fotoğraf olmaktan öte, esasında bütün bir İslâm âleminin ümidini, beklentisini, arzusunu ve bir tarafıyla da kendi memleketlerindeki mahcubiyetlerini, ellerinin kollarının nasıl bağlı olduğunu da göstermektedir. Bu karenin yansıttığı ruhî iklim Doğu Türkistan’dan Bosna’ya, Yemen’den Fas’a, Malezya’dan Kırım’a, hülasa Afrika’nın bir ucundan Asya’nın diğer ucuna ve dahi Avrupa’nın içlerine kadar uzanan bir genişliktedir. Bu fotoğraftaki mânâ, baştan başa İslâm âleminin bir tarafıyla mahkûmluğunu, diğer tarafıyla da artık zincirlerini kırmanın arefesine gelmiş bulunduğunu ifade etmektedir. Bir elinde taş, diğer elinde Türk bayrağı ile Siyonistlere karşı direnen bu akıncı, âdeta Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun “Şartlar Türkiye’yi tarihî misyonunu üstlenmeye zorluyor!” ihtarının çarpıcı bir tezahürü olmaktadır...

Malûm, 24 Haziran’da Türkiye cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerine aynı anda gidiyor. Geçen sayımızda oyumuzu “Cumhur İttifakı”na ve Tayyip Erdoğan’a vereceğimizi deklare ettiğimizden, biz, asıl mevzu etmemiz gereken hususlara geçelim. 24 Haziran seçimleri evvela, Türkiye’de yaklaşık yüz yıldır hüküm süren Kemalist sistemin nihayetine erdirilme fırsatını sunması bakımından ehemmiyetlidir. Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz haftalarda müteaddit kere bu mevzuun ayrıntılarını sıkça dile getirdik. Bunlara ek olarak şunu söylemek istiyoruz ki, bu seçim, diğer seçimler sonrası gibi işlerin ötelendiği, yapılması gerekenlerin tehir edildiği bir neticeye çıkmamalı! Seçim sonrasında vakit kaybetmeden iş başı yapmalı, galibiyet rehavetine kapılmadan, hususiyetle memleketimiz ve milletimizi sömüren Tüsiad ve avanesini, Batı ve Batıcı zihniyetin memleketimize yerleşmiş tüm teşekküllerini; yani bütün bir memleket arsasını, ruh iklimini ifsad edici her türlü arızayı gidermek adına, izleyeceği siyasî yol haritasından sonra, önce tesbit sonra teşhis etmeli ve tedavisi mümkünse tedavi edilecek noktalara el atmalı, mümkün değilse memleketi sömüren bütün urları kesip koparmalı... İşte yukarıdaki fotoğrafın ihtiva ettiği mânâya ancak bu şekilde layık olunabilir. 

Kapağımızda bu meseleyi değerlendirdik ve mevzu bahis fotoğrafla birlikte “Allah Ümitlerinizi Boşa Çıkarmasın!” manşetini attık. Kapak mevzumuzu Ömer Emre Akcebe, “Bir Fotoğraf Vesilesiyle 24 Haziran Seçimleri” başlıklı yazısında işlerken “Bütün bir İslâm Âlemi ve hattâ çok daha geniş bir perspektiften bakıldığında dünya, bizi böylesi bir aşk ve heyecanla davet ederken, seçimlerden sonra Türkiye’nin bu davete içerideki tüm meselelerini hâl ve fasl etmiş bir şekilde icabet etmesi şarttır.” ihtarında bulunuyor.

Ak Parti Milletvekili Markar Esayan 24 Haziran seçimlerini dergimiz için değerlendirdi. Esayan, Batı’nın Türkiye’ye karşı tutumu ve içerideki muhalefetin ahvaline dair sorularımızı cevaplandırdı.

Atilla Özdür, “Seçimler” başlıklı yazısında seçimler evvelinde bol keseden atılan süslü vaadlere mukabil seçimlerin ardından milletin taleplerinin yerine getirilmemesi etrafında bir demokratik sistem eleştirisi yapıyor.

Geçtiğimiz hafta oyumuzu Cumhur İttifakı’na vereceğimizi belirtip “Her Çeşidiyle Kemalizm Tarihin Çöplüğüne” manşetini attığımız kapağımız Hürriyet muhabiri İsmail Saymaz tarafından Twitter’da “İBDA/C’nin dergisi Baran, 24 Haziran’da Cumhur İttifakı’na oy vereceklerini ilan etti. Derginin kapağında ‘Her çeşidiyle Kemalizm tarihin çöplüğüne” diye yazıyor” diyerek paylaştı ve Kemalistler kudurdu. Gülçin Şenel, “İsmail Saymaz’ın İBDA-C Vurgusu Neye İşaret Ediyor?”  başlıklı yazısında bu meseleyi işledi.

Kâzım Albay, “Millî Mücadele, Lozan, Cumhuriyet ve Tek Parti İktidarı” başlıklı yazı dizisinin dördüncü bölümünde “Ulus Devlet Meselesi” ile “Dış Baskılarla Olan Islahat ve Devrimler”i ele aldı.

Çakal Carlos (Salim Muhammed), “Türkiye ve Kolombiya’daki Seçimler”den bahsettiği yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçileceğini düşündüğünü belirtiyor.

Bu hafta Araştırmacı-Yazar Mahmut Çetin ile “biyografi disiplini”yle alâkalı bir röportaj yaptık. Çetin röportajda “Soybilimsel Yöntem, Felsefî Bir Sorgulamadır!” diyor.

Ercan Çifci’nin Star Gazetesi Kitap ekinde yayınlanan “Mücerret Fikir Dehası Salih Mirzabeyoğlu” başlıklı yazısını ehemmiyetine binâen sizler için iktibas ettik.

Fatih Turplu, “Hilâli Görmek Yahut Görememek Etrafında Bazı Dikkatler” başlıklı yazısında Üstad Necib Fazıl’ın “Hilâli Görmek” bahsinden yola çıkarak aynı mevzuyu İslâm ümmetinin dağınık vaziyeti üzerinden farklı bir üslupla ele aldı.

Osman Temiz, “Eflâtun-u İlâhî” başlıklı yazısının altıncı bölümünde Eflatun’un ideal devlet anlayışını işledi.

Oğuz Can Şahin, “Ölüme Sığınış” başlıklı yazısında meşhur aktör Marlon Brando’yu biyografik bir usulle ele aldı.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle.