Selâm ile...
Geçtiğimiz hafta Fransa’da yaşanan protesto gösterilerinizi kapağımıza taşımıştık ve “Hasta Adam Can Çekişiyor” demiştik. Dergimizi baskıya hazırladığımız saatlerde Macron vergi meselesinde geri adım atmıştı; fakat gösterilerin durması için bunun yeterli olmayacağını dile getirmiştik. Nitekim öyle de oldu. Bu hafta da “sarı yelekliler” Paris sokaklarını savaş alanına çevirdi. Hatta protestoların dozajı yükselirken, tabiî olarak çatışmalar ve yağma hadiseleri de arttı.

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bir numaralı gündem maddesi Fransa idi... Fransa’nın savaş alanına dönmesini elini ovuşturarak seyreden “bizimkiler” sanki Fransa kaybederken, Türkiye kazanıyormuş gibi bir hava içerisine girdiler. Her şeyden evvel şunu hatırlatalım ki, Türkiye Cumhuriyeti, Fransa ile aynı sistem içerisinde karşılıklı bağımlılıkların had safhada olduğu bir düzenin parçasıdır. Fransa’daki hadiseler en temelde seküler devlet anlayışına isyan niteliği taşımaktadır ki, Türkiye de seküler bir rejim ile yönetilmektedir.
Sakın ola bu söylediklerimizden Avrupa’nın alev alev yanmasını istemediğimiz anlaşılmaz, zira Batı ile kapanmamış bir hesabımız olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Demek istediğimiz Avrupa kaybediyor da, Avrupa kaybedince Türkiye otomatikman kazanıyor mu? Hiç sanmıyoruz, sen daha kendi toplumunubir müdir fikir etrafında toplayacak düzeni tesis edememişken, toplayıcı bir rejimin yokken kaybedenleri nasıl toplayasın? Bütün meselelerin temelindeki bu problemi çözmek için uğraşacağına, Türkiye 5816 numaralı kanun kapsamında vatandaşlarının ağzını çuval gibi büzmekle, Ankara’nın Çankaya ilçesindeki Artemis çakması tapınakta ayinler düzenlemekle ve ara ara da “dış güçler-iç güçler” edebiyatı yapmakla meşgul.

Kapağımızda bu meseleyi değerlendirdik ve “Avrupa Kaybediyor da, Türkiye Kazanıyor mu?” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Refugia, Büyük Çöküş ve Türkiye” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, yaşanan beşeriyet krizine, Vestfalya düzeninin içinde bulunduğu vaziyete ve Türkiye’nin yaşanan çöküşün neresinde olduğuna temas ediyor.

Çakal Carlos (Salim Muhammed), bu hafta “Erdoğan’ın Venezüella Ziyareti”nden bahsederken, Türkiye’yi bazı politik meselelerde uyarıyor.

Kâzım Albay, “İslâmcı Hareketin Hedefsizlik Meselesi” başlıklı yazısında “İslâmcı mücadelenin hedefi ne?” sualine cevap verip, bir mihrakı ve hedefi olmayanın davasının da olamayacağını belirtirken Müslümanların tek sistemli fikir hareketi olan Büyük Doğu-İBDA’yanisbetle hareket etmesinin zaruri olduğundan bahsediyor.

Bu hafta Doç. Dr. Levent Arslan ile Fransa’da yaşanan hadiselerdeki sosyal medya tesirini konuştuğumuz bir söyleşi yaptık. Alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.

Son günlerin en çok konuşulan mevzularından birisi de, artık savaşların insanları açlık ve sefalete sürüklediği Yemen... Faruk Hanedar, “Şii İran, Vahhabi Arabistan ve Emperyalist Batı Yapımı İnsanlık Trajedisi” başlıklı yazısında Yemen’in siyasî, iktisadî ve içtimaî yapısından ve yaşanan savaştan kısaca bahsediyor.

Kerim Bozdağ, “Hepimiz Suçluyuz!” başlıklı yazısında memleketimizde yaşanan heykel enflasyonundan bahsediyor ve Müslümanları “zehirle pişmiş aşı yemeye” davet ediyor.

Fatih Turplu, “İsrail’deki Mustafa Kemal Büstü”ndeki “Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk. Bütün Türk Milleti ve Türkiye’yi seven İsrail halkı sana ebediyen minnettar kalacaktır.” ifadeleri çerçevesinde bir yazı kaleme aldı.

Yunus Ekşi, “Siz Bu Savaşın Neresindesiniz?” başlıklı yazısında faize dayalı ekonomik sisteme karşı Müslümanların alternatif çözüm önerileri geliştirmesi gerektiğinden bahsediyor.

Osman Temiz, “Fransa Vesilesiyle” bir yazı kaleme aldı.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...

Allah’a emanet olun...