Selâm ile...
2018’in yaz aylarında Rusya-İran-Suriye rejimi konsorsiyumunun Dera’da hakimiyeti sağlamasının ardından, muhaliflerin kontrolünde kalmış tek alan olan İdlib’e bir operasyon yapılacağı bekleniyordu. Türkiye, Rusya ile masaya oturarak İdlib operasyonunun önüne geçti; çünkü muhaliflerin kontrolünden çıkan bölgelerdeki nüfusun da yerleşmesiyle birlikte İdlib’de yaklaşık dört milyon insan yaşıyor. Muhtemel bir İdlib saldırısı yeni bir göç dalgasına sebep olacak, halihazırda savaştan kaçan dört milyon civarındaki Suriyeli sebebiyle sosyal ve ekonomik olarak problem yaşayan Türkiye’yi büyük bir sorun ile karşı karşıya bırakacaktı.

Yaz aylarından beri süregelen barış ortamı geçtiğimiz haftalarda Nureddin Zengi Tugayı mensuplarının beş HTŞ militanını öldürmesinin ardından bozuldu. Menbiç operasyonu için ÖSO unsurlarının bu bölgeye kaydırılmasının ardından İdlib’de oluşan güç boşluğundan da faydalanmak isteyen Heyet-üt-Tahrir-üş-Şam (Suriye Özgürlük Komisyonu), ağır silahlar eşliğinde İdlib’de kalan ÖSO unsurlarına yönelik bir saldırı başlattı. Çatışmalar hâlâ devam ederken, Rusya ve İran destekli Suriye rejiminin İdlib’e operasyon yapması ihtimali yeniden gündeme geldi.

Türkiye bir yandan bu operasyonun önüne geçmeye çalışırken diğer yandan Menbiç’e yapılacak muhtemel operasyonun senaryosuyla (!) uğraşıyor. ABD’nin çekileceğini açıklamasının ardından manzaranın daha da karmaşıklaştığı Suriye’de, İdlib’deki son hadiseler Türkiye’ye açılan yeni bir tezgâh görüntüsü çiziyor. Elbette, son derece dinamik ve şartların her an değiştiği bir ortamın hâkim olduğu bölgede, Türkiye’nin tıpkı Afrin’de olduğu gibi Menbiç operasyonu için de geç kalmış olması elinin her geçen gün zayıflamasına sebep oluyor. Eğer ki Türkiye, HTŞ ve diğer unsurları silah kullanmadan bertaraf edecek ve kendi örgütleyeceği bir yapı içinde bir araya getirecek bir formül bulamaz ve kendisine açılan bu tuzağa göre göre lades derse, hem büyük bir askeri kayıp verme hem de bölgedeki siyasi ağırlığını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Üstüne üstlük Türkiye’ye yönelik büyük bir göç dalgasından kaçamayacak. Yani sorun çözülmeyecek bilakis daha da karmaşıklaşacak.

Kapağımızda bu meseleyi işledik ve “Türkiye’ye HTŞ Dayatması! SAKIN HA!” manşetini atarak bir uyarıda bulunduk. Kapak mevzumuzu “Türkiye’nin Kronik Zaafı” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, Türkiye’nin bidayetinden beri yaşadığı kabızlıktan bir an evvel kurtulması gerektiğini söylüyor.

Kapak mevzumuz ile alâkalı olarak Gazeteci-Yazar Yılmaz Bilgen ile Uluslararası Arap Akademisyenleri Derneği Onursal Başkanı Semir Hafiz’in görüşlerini aldık. İki röportajın da Suriye’de ortaya çıkan manzara ve bölgenin içinde bulunduğu son durum hakkında malûmat sahibi olmak açısından faydalı olacağını düşünüyoruz.

Çakal Carlos (Salim Muhammed), “İdlib’de Türkiye’nin Düşmanları da Var” başlıklı yazısında Venezüella ve Fransa hakkında değerlendirmeler yaptıktan sonra Suriye’deki mevcut manzara hakkında yorumlarda bulunuyor.

Kâzım Albay, “İdeolocya ve İhtilâl” başlıklı yazısında hem yapmaya, hem yıkmaya uygun bir varlık olan insanın ihtilâlci yönünden ve bir ideolojiye sahip olmak zaruretinden bahsediyor.

Kerim Bozdağ, “Hoşbulduk Haydar Baş! Kemal Atatürk” başlıklı yazısında Amerikan Büyükelçisi General Charles Sherril’in, M. Kemal’i İngiltere Kralı VIII Henry’e benzetmesinden bahsediyor.

Bahattin Yeşiloğlu’nun “Eğitime Dâir: İçime Doğanlar” başlıklı yazısı ikinci bölümüyle devam ediyor. Yeşiloğlu bu yazısında öğretmen ve öğrenci arasındaki muvazenesizlik ile apartman kültürünün yol açtığı içtimaî erozyondan bahsediyor.

Osman Temiz, “Gal Horozu: Rene Descartes” başlıklı yazısının üçüncü bölümünde Descartes tarafından örgüleştirilen Kartezyen felsefenin en önemli argümanı olan “metodik şüphe” üzerinde durmaya devam ediyor.

Yunus Ekşi, “Ekonomi, Borç ve İman İlişkisi” başlıklı yazısında, global ekonomik modelin dayattığı şablonlara iman edercesine saplanıp kalanların ekonomik problemlere çözüm önerisi sunamayacağından bahsediyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...

Allah’a emanet olun...