Selam ile...

Ayasofya’nın müzeye çevrilmesinin 84. yıldönümünde, 1 Şubat 2019 Cuma günü, Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu, Ayasofya’da Kıyamdayız sloganıyla bir eylem organize etti. Ayasofya önünde kılınan Cuma namazını müteakip yapılan eylem ve basın açıklamasında, Ayasofya’nın Fatih Sultan Mehmet’in şahsî mülkü olduğundan, Fatih’in Ayasofya vakfiyesini aslî hüviyetinin dışına çıkaranlara etmiş olduğu bedduadan ve Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılması gerektiğinden bahsedildi.

Üstad Necip Fazıl’ın dediğiyle;

“129 yıl boyunca dışarıdan Batı emperyalizmasının, içeriden de onların sadık ajanları sıfatıyla Yahudilerin, kozmopolitlerin, dönmelerin, masonların ve nihayet hepsinin birden ana sermayesi ve gönüllü fedaisi halinde, adı Türk, küfür tip ve zümrelerinin idare ettiği bu cereyan Ayasofya’yı müzeye çevirmekle, sağlık müzelerindeki bal mumundan frengili suratlar şeklinde, Türk’ün öz ruhunu da müzeye kaldırmış oldu.”

2010’lu yılların başlamasıyla birlikte Türkiye, emperyalizme karşı bir mücadeleye girişti. Bu mücadelede önemli eşik taşlarını geçmesine mukabil hâlâ tam olarak bağımsızlığını tesis ettiğini söyleyemiyoruz. Dolayısıyla esaretimizin göstergesi olarak camiden müzeye çevrilen Ayasofya da mahkûmiyetten kurtarılamadı. Zira Rusya ve ağzından salyalar akıtarak gözleyen Yunan’ın yanı sıra ABD her sene yayınladığı raporlarla Türkiye’ye Ayasofya konusunda emir ve direktiflerde bulunma cesareti gösteriyor.

Esasında eylem sırasında atılan “Ayasofya esirse Türkiye hür değildir” sloganı bahsettiklerimizi özetliyor ve Türkiye’yi bir “müdir fikir” etrafında teşekkül etmiş müesseseler üzerinde yükselen yeni bir devlet anlayışına taşıyacak ve Ayasofya’yı esaretinden kurtaracak bir iradenin çok yakında ortaya çıkacağı ümidini koruyoruz.

Kapağımızda Ayasofya eylemi vesilesiyle bu meseleyi değerlendirdik ve “Emperyalizme Verilecek En İyi Cevap Ayasofya Camiini Açmaktır!” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Emperyalizmin Rehin Tuttuğu Ayasofya” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, ABD’nin yayınladığı 2016 ve 2017 “Dinî Özgürlükler Raporu”nda Ayasofya’ya dair olan ayrıntılardan bahsederken eylemi görmezden gelen Türk basınına ve siyasîlerine “Ayasofya bölücü değil bütünleyicidir” mesajını veriyor.

Carlos (Salim Muhammed), “Sivil Savaş Provokasyonu Sürüyor” başlıklı yazısında Venezüella’da yaşanan hadiseleri ve ABD’nin sivil savaş çıkarmak için provokasyonlarda bulunmasını değerlendirmeye devam ediyor.

Venezüella meselesi vesilesiyle global sistemin içerisinde bulunduğu durumu Aylık Dergisi yazarı Mevlüt Koç ile konuştuk. Koç, “Batı’nın Venezüella’da Yaptıkları Modern Küstahlığın Keyfî Vandalizmidir!” diyor.

Kerim Bozdağ, “Baran, Aylık, Akademya ve Furkan” başlıklı yazısında İbda fikriyatına nisbetle hareket eden yayın organlarını takip etmenin zaruretinden bahsediyor.

Bahattin Yeşiloğlu, “İçime Doğanlar: Eğitime Dair” başlıklı yazılarına devam ediyor. Bu hafta, sık sık Doğu Türkistanlılara yaptığı zulümle gündeme gelen Çin devletinden bahsederken, bunun üzerinden eğitim manzaramızı resmediyor.

Yunus Ekşi, “Büyük Oyun” başlıklı yazısında dijital bankacılık sisteminin hangi maksatla kullanılmaya başlandığından bahsediyor ve bu hususta uyarılarda bulunuyor.

Osman Temiz, “Modern Dünyanın Bunalımı: Gal Horozu Rene Descartes Üzerinden Örgüleştirilen ve Gayesine Erdirilemeyen Ruh ve Beden Düalizmine Dair” başlıklı yazısının ikinci bölümüyle dergimizde...

Oğuz Can Şahin, “Roman Okurken” başlıklı yazısında bizim edebiyatımızda çok geç yer edinmeye başlayan roman türüne nasıl bakılması gerektiğinden bahsediyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...

Allah’a emanet olun...