Selam ile... 
Türkiye, ABD’nin Suriye’den çekileceğini açıklamasının ardından Fırat’ın doğusuna düzenleyeceği operasyonu erteleme kararı almıştı. Aradan geçen zaman bugüne kadar Türkiye’nin aleyhine işledi ve işlemeye devam ediyor.
 
Geçtiğimiz hafta üç farklı ülkede, üç farklı milletlerarası toplantı gerçekleştirildi. Türkiye bu toplantıların ikisine katıldı ve Suriye’nin kuzeyinde oluşturmayı düşündüğü güvenli bölge meselesini gündeme getirdi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan tarafından temsil edilen Türkiye, Münih Güvenlik Konferansı’nda, bırakın muhtemel bir operasyon için destek almayı, güvenlikli bölge hususunda bile diğer ülkelerin hararetli itirazları ile karşı karşıya kaldı. 
 
Suriye savaşı uzun bir süre çözümsüzlük girdabına mahkûm edilmişti. Cenevre’de oluşan çözümsüzlüğe karşın, 15 Temmuz sürecinde Batı’dan uzaklaşan Türkiye ile Rusya ve İran arasında oluşturulan üçlü grubun başlattığı Astana sürecinde çözüm adımları atılmaya başlandı. Geçtiğimiz hafta ise Astana’nın bir ayağı olan 4. Soçi Zirvesi yapıldı ve Türkiye bu zirveden istediği neticeyi alamadı. Üstüne bir de İdlib problemi ile karşı karşıya bırakıldı.
 
Fırat’ın doğusuna gerçekleştirilecek olan muhtemel operasyonun, Türkiye için hayatî bir ehemmiyet arz ettiğini ve bu operasyonun bir dakika dahi zaman kaybetmeden yapılması gerektiğini bu sayfalarda müteaddit defa dile getirmiştik. 
 
Geçen zamanın bize gösterdiği üzere geride kalan her dakika Türkiye’nin aleyhine işlemekte ve her an yeni bir problemin doğma ihtimali bulunmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’nin elinde hâlâ imkân varken bu operasyonu bir an evvel gerçekleştirmesi zarurîdir.
 
Kapağımızda bu meseleyi değerlendirdik ve “Zaman Türkiye’nin Aleyhine İşliyor!” manşetini attık. Ömer Emre Akcebe kapak mevzumuzu “Eski Ölüyor Yeni Bir Türlü Doğmuyor” başlıklı yazısında işledi. Ayrıca dergimizin 12 ve 13. sayfalarında mevzu-bahis zirvelerle alâkalı analiz-haberlerimizi de bulabileceksiniz. Kapak mevzumuz ile alâkalı olarak Kerkük’ün Sesi Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Güngör Yavuzaslan ile bir röportaj yaptık. 
 
Bu hafta Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Erzincan Müftülüğü Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen bir toplantıda sigaranın haram olduğuna yönelik bir “fetva” verdi. Biz de Ali Erbaş’ın sigaranın haram olduğuna yönelik bu açıklamasını “Siyaseten Helâl-Siyaseten Haram” başlıklı analizimiz ile yorumladık.
 
Rüstem Pehlivanlar “Prensibin Yoksa Gayen de Yok” başlıklı yazısında, siyaseten yapılan ve İslâm ahlâk ve esaslarıyla bağdaşmayan davranışlardan dem vuruyor.
 
Kâzım Albay “İslâm Toplumu Olmak” başlıklı yazısında, İslâmcı mücadelenin neresinde olduğumuzu, İslâm toplumu inşa etmenin şartlarını, ideolocya ve siyaset ile ideolocya ve ihtilâl ilişkisini anlatıyor.
 
Kerim Bozdağ “FETÖ’nün Yıkıcı Etkisi” başlıklı yazısında, Türkiye dışındaki Müslümanların Türk milletine nasıl baktığını anlatırken, FETÖ’nin bu hususta vermiş olduğu zarara da değiniyor.
 
Yazarımız Tayyar Tercan'ın Milat Gazetesi'nde yayınlanan "Vicdan Hareketi" başlıklı yazısını iktibas ediyoruz.
 
Osman Temiz, “Modern Dünyanın Bunalımı: Gal Horozu Rene Descartes Üzerinden Örgüleştirilen ve Gayesine Erdirilemeyen Ruh ve Beden Düalizmine Dair” başlıklı yazısının dördüncü bölümüyle dergimizde.
 
Baran Demir, “Şeyh Asım Ohinî ve Birketü’l Kelimât Adlı Eseri”nden bahsediyor.
Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.
Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...
 
Allah’a emanet olun...
 
Not: Geçtiğimiz hafta dergimizin orta sayfasında “İslâm’ın kurtuluş yolu Ehl-i Sünnet caddesinden ayrılan, yolunu sapıtan ve varlığını bilerek ya da bilmeyerek İslâm’ı imhaya adamış daha bir çok örnekleriyle şu anki meşhur sapıklar” diyerek bir liste yayınlamıştık. Bilhassa Nureddin Yıldız, Hayrettin Karaman ve Ali Rıza Demircan’ın bu listede olması ile alâkalı bir takım tenkidler ve geri dönüşler aldık. Mevzu bahis isimlerle alâkalı eleştirilerimiz, beyanları, yazıları ve yayınladıkları videolarla dile getirmiş oldukları görüşler çerçevesindedir; eğer aynı görüşleri taşımıyorlarsa, bu hususta bir deklarasyon yayınlamalı ve söz konusu yazı ve videoları kaldırmalıdırlar. Aksi takdirde biz söylediğimizin arkasındayız.