Selam ile...
Türkiye, ABD’nin Suriye’den çekileceğini açıklamasının ardından Fırat’ın doğusuna düzenleyeceği operasyonu erteleme kararı almıştı. Aradan geçen zaman, Türkiye’nin aleyhine işledi. O günden bugüne kadar ABD, “Çekildik, çekileceğiz” diyerek Türkiye’ye oyalama taktiği uygulamaya devam ediyor. Bir yandan Türkiye ile görüşmelere devam ederken, diğer yandan da Türkiye’nin şiddetle karşı çıkmasına rağmen YPG’ye silah ve mühimmat desteği vermekten vazgeçmiyor.

2019 yılı içerisinde üç farklı ülkede, üç farklı milletlerarası toplantı gerçekleştirildi. Türkiye bu toplantıların ikisine katıldı ve Suriye’nin kuzeyinde oluşturmayı istediği güvenli bölge meselesini gündeme getirdi; fakat Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan tarafından temsil edilen Türkiye, Münih Güvenlik Konferansı’nda, bırakın muhtemel bir operasyon için destek almayı, güvenli bölge hususunda bile diğer ülkelerin hararetli itirazları ile karşı karşıya kaldı.

Toplantından, “Güvenli bölge” hususunda destek alamayarak ayrılan Türkiye, ABD ile görüşmeleri artırdı ve geçtiğimiz günlerde Suriye’de bir güvenli bölge oluşturma konusunda ABD ile mutabakata varıldı. Fakat mutabakatın neleri kapsadığı hakkında net bir açıklama yapılmaması birtakım endişe ve tereddütleri de beraberinde getirdi.

Rusya ise bir taraftan Türkiye ile müttefik gözüküyor; diğer taraftan da, muhtemelen Türkiye’nin ABD ile anlaşmasından duyduğu hazımsızlık sebebiyle, muhalifi olduğu Esed rejimine destek vermekten geri durmuyor. Rusya, Kurban Bayramı sırasında İdlib’e yoğun saldırılar düzenledi ve bu saldırılara hâlâ İdlib’e günde 300 civarı füze fırlatarak devam ediyor. Rusya tarafından desteklenen Esed güçleri de, geçtiğimiz günlerde TSK konvoyunun geçtiği güzergâha bombalı saldırı düzenledi.

ABD ve Rusya, çıkarlarının uyuşmadığı yerlerde Türkiye başta olmak üzere müttefik oldukları hiçbir devleti sırtından vurmaktan çekinmiyor. Tarihte bu iki yüzlülüklerin birçok örneği mevcut. Biz de tarihin tekerrür etmemesi için bunları hatırlatıyor ve “Güvenli Bölge Rusya ve ABD’nin Olmadığı Yerdir!” ikazını manşetimize taşıyoruz.

Kapak mevzuumuzu “Türkiye’nin Her Yerinden Çelişki Yağıyor” başlıklı yazısında değerlendiren Ömer Emre Akcebe, Türkiye’nin tutarsız siyasetinin sebeplerine değinerek, bu tutarsızlıklar ve çelişkilerin çözüme kavuşturulması için Türkiye’nin, yapılan işleri birbirleriyle verimli kılacak gaye ve vasıta bir fikir sistemine bağlanması gerektiğini vurguluyor.

Gazeteci Murat Akan’la, Türkiye’nin ABD ile varmış olduğu “Güvenli Bölge” mutabakatı üzerinden, bölgenin geleceğini ve Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yapacağı muhtemel operasyonu konuştuk.

Çakal Carlos (S. Muhammed) Jeffrey Epstein’in şaibeli ölümünden bahsediyor.

Kerim Bozdağ, “İbda En Önde Millet Her Yerde” başlıklı yazısında Kemalizm’in FETÖ maskesinin ardına gizlenmiş olduğuna ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardında Kemalist zihniyetin olduğuna değiniyor.

Atilla Özdür, “İstanbul-İzmir Arası Kaç Saat?” başlıklı yazısında, geçtiğimiz günlerde açılan İstanbul-İzmir otobanı üzerinden, yabancı sermaye ortaklığını tenkit ediyor.

Kâzım Albay, geçtiğimiz haftalarda yapmış olduğu Sivas gezisi vesilesiyle “Gezen Tilki Yatan Aslandan Daha Kârlıdır!” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Bahattin Yeşiloğlu, “Kurban Vesilesiyle II” başlıklı yazısında, kurban ile Allah’a yakınlaştığımızdan bahsederken; bir taraftan da teknoloji ile birlikte gelen ve kültürümüzü deforme eden unsurlardan bahsediyor.

Osman Temiz’in bu haftaki yazısının başlığı ise “İngiliz Aydınlanmasının Ana Karakteri Empirizm/Tecrübecilik Üzerine II”.

Şakir Diclehan, “Kadın Cinayetleri” başlıklı yazısında, İslâm’ın kadına verdiği ehemmiyete değiniyor.

Ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de dergimizin sayfalarında bulabileceksiniz.

Nice sayılarımızda görüşmek dileğiyle...

Allah’a emanet olun...