Selam ile…
Geçtiğimiz günlerde Türkiye, Suriye’nin kuzeyine bir operasyon gerçekleştirdi ve hem sahada hem de masada ABD’ye karşı başarı elde etti. Tam bir hususta iktidarın icra ettiği politikaları övecekken, aynı iktidar “Halk nazarında kazanmış olduğum teveccühü nasıl nötr vaziyete getiririm?” dercesine adımlar atıyor. Daha dün sahada icra edilen ve masada kazanıma dönüştürülen Suriye politikasının memlekete faydalarını konuşurken, bugün iktidarın “yobaz Kemalizm”e (Atatürkçü Kemalistlere) ve “ılımlı Kemalistler”e (FETÖ’cülere) verdiği hayat öpücüğünü konuşuyoruz.
 
Bu hafta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, Ardahan’da yılın belli dönemlerinde M. Kemal silüeti oluştuğu iddia edilen yer, doğal sit alanı olarak tescil edildi. Akabinde FETÖ’nün medya yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, haklarında “müebbet hapis cezası” verilen Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan, Yargıtay’ın bu kararı bozmasının ardından yeniden görülen davada, FETÖ’ye yardım ve yataklık yaptıkları delillerle sabit olmasına rağmen adli kontrol şartıyla tahliye edildiler, Mehmet Altan hakkında ise beraat kararı verildi.  

Öte yandan, geçtiğimiz hafta ülkedeki azgın azınlık, yani adıyla sanıyla “putperest” Kemalistler, 29 Ekim bahanesiyle ancak “ilkel toplumlarda” görülebilecek şenaatlara ve rezaletlere imza attılar. 

CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Ayasofya ile Sultanahmet Camileri arasındaki alanda, Ulu Hakan Abdülhamid Han’ın türbesinin yanı başında konser düzenledi. Yine aynı gün bir grup azgın Kemalist metroda sarıklı ve cübbeli Müslüman bir genci taciz etti. Bunlar sadece haberimiz olanlar.
Bu memleketin düşmanları tarafından halkımıza zerk edilen Kemalizm zehri ile yabancılaşan ve yıllarca Müslümanlara zulmetmesine rağmen tatmin olmayan, aynı zamanda Müslümanlardan da it gibi korkan Kemalistlerin son günlerdeki azgınlıklarının sebebi, Kemalistlere ve FETÖ’cülere verilen hayat öpücüğü… Bu durumu kapağımıza taşıyarak “Din, Dil, Kültür, Millet ve Bağımsızlık Düşmanları-Don Koklayanı da Bir Puta Tapanı da…” manşetini attık.
 
Kapak mevzumuzu “Cins Cins Ahbesin Çocukları ‘Mutlak Fikir’e Düşman” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, yargının ihanet şebekelerine sunî teneffüs yaptığını ifade ediyor ve “Erdoğan’ın ve başında bulunduğu siyasî iktidarın bir karar vermesi gerek. Ya küfre avans vermeye devam edecek ve hâli hazırda her geçen gün erimekte olan seçmen kitlesinin çözülme sürecini hızlandırmak suretiyle kendi eliyle siyasî kariyerini kendisi bitirecek yahut artık olması gerektiği şekliyle Türkiye’de esaslı bir rejim değişikliğinin hayata geçmesi için harekete geçecek.” diyor.
 
Enes Bayramoğlu, “Masum FETÖ’cü Yoktur Fırsatını Bulamamış FETÖ’cü Vardır!” başlıklı yazısında İBDA bağlılarının yıllar önce FETÖ’yü ifşa etmiş olmasına dikkat çekerken, Bülent Arınç’ın yaptığı son konuşmalara sert tepki göstererek, Arınç’ın da en az Akın Öztürk ve Semih Terzi kadar katil olduğunu vurguluyor.
 
Kerim Bozdağ “Bir Şey Her Şey!” başlıklı yazısında Amerika’nın başını çektiği NATO ve Batı dünyası ile birlikte yaklaşık 80 ülkenin DAEŞ bahanesiyle her yerde Müslüman avına çıktığını, öte yandan da DAEŞ’in kendi ilan ettiği devletin sınırları dışında kalan ve kendisine biat etmeyen herkesi katli vacip kâfirler zümresine dahil ettiğinin altını çiziyor.
 
Çakal Carlos (S. Muhammed) Irak’tan ve geçtiğimiz hafta öldürüldüğü duyurulan DAEŞ lideri Bağdadî’den ve Irak’ın vaziyetinden bahsediyor.
 
Bu hafta orta sayfamızda 2 Kasım 1917 yılında yayınlanan ve İsrail’in kuruluşunun ilk somut adımı olan “Balfour Deklarasyonu” ile ilgili bir çalışma yaptık.
 
Bu sayımızda, dergimizde ilk kez yazısı yayınlanan, Sudan Uluslararası Öğrenci Birliği Temsilcisi Osman Salih Mahmud, “İslâm Ümmeti’nin Umudu Türkiye” başlıklı yazısında Türkiye’nin bugün dünya devlerine kafa tuttuğunu ve onlara karşı dik durduğu gibi ilerleyen süreçte de geçmişte olduğu üzere tüm Müslümanları kucaklayacağını ifade ediyor. Mahmud ayrıca başta Müslümanlar olmak üzere dünyadaki tüm mazlum toplumların Türkiye’den gür bir sâdâ beklediğini dile getiriyor.
 
Said Bulut “Haçlı-Siyonist İttifakı: NATO” başlıklı yazısında ABD ve NATO’nun, bir yandan Türkiye ile ittifak içinde olduklarını iddia ettiğini, öte yandan da Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden PKK/YPG’ye destek verdiğini bahsediyor.
 
Dr. Ali Mazak ile 70’li yılların sonlarında Yüksek İslâm Enstitüleri’nin akademik hüviyete kavuşturulması için yapılan boykotlar üzerine konuştuk. Dönemin şartlarını aktaran mülakatı alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.
 
Ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz.
Mevlid Kandilinizi tebrik eder, Allah-u Teâlâ’dan Müslüman Anadolu halkını İslâm ihtilâl ve inkılabının madde ve mânâ şartlarına eriştirmesini niyaz ederiz.
 
Nice sayılarımızda görüşmek dileğiyle…
 
Allah’a emanet olun…