Selâm ile...
Geçtiğimiz hafta Esad rejiminin ve arkasındaki Rusya’nın İdlib’e yönelik saldırıları devam ederken, Türkiye de askerî sevkiyatı sürdürüyordu. Şam-Halep-Lazkiye şehirlerini birbirine bağlayan M4 ve M5 karayollarının kesişim noktasında bulunması sebebiyle stratejik ehemmiyeti haiz Serakib’in Türkiye’nin desteklediği SMO’nun eline geçmesinin ardından Rusya ve Esad rejimi Türk askerine yönelik bir saldırı gerçekleştirdi. Türk kamuoyunda ve dünyada infiale yol açan bu saldırıda 36 askerimiz şehid oldu. Bu vesileyle bir kez daha 27 Şubat Perşembe günü mübarek Regaib kandilinde şehid olan askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. 

Bu saldırının akabinde Türkiye, Avrupa’dan alamadığı destek sebebiyle mültecilerin Avrupa’ya geçişini serbest bırakırken, diğer taraftan Esad rejimine karşı Bahar Kalkanı harekâtını başladı. Zaman zaman dozu yükselen Bahar Kalkanı harekâtında Türkiye SİHA’ları yoğun bir şekilde kullanmak suretiyle rejime ciddi kayıplar verdirdi ve verdirmeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esad rejimine Soçi ve Astana mutabakatları çerçevesinde çizilen sınırın dışına çıkması için verilen sürenin sona ermesinin ardından bir açıklama yaparak “Türkiye, bugünü ve geleceği bakımından tarihî ve hayatî bir mücadele içerisindedir. Neticeleri en az 100 yıl önceki kadar büyük olacak bir mücadeleden, ülkemizin ve Milletimizin menfaatlerini koruyarak zaferle çıkmak için gece gündüz demeden çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı. 

İdlib meselesinde yükselen sıcaklık termometreleri patlatacak, ipleri kopartacak noktaya getirirken, taviz vermenin “ölüm” mânâsına geleceği bir atmosferde bulunuyoruz. Müslümanlar ve diğer tüm mazlum milletler yüzünü Anadolu’ya dönmüş ve Anadolu’dan tek ses çıkması gerekirken, içerideki Esad Şebbihaları ile Rus ve Amerikan aşıkları “savaşa hayır” tabelası altında açıktan memleket düşmanlığı yapıyor. Bu memleket ve bu memleketin insanıyla kalbî mânâda hiçbir bağı olmayan zevata, “Türkiye’de ne işiniz var?” diye bizim sormamız gerekirken, onlar “Suriye’de ne işimiz var?” sualini sorma cüretinde bulunabiliyor. Bu vaziyetin müsebbibleri de bir zahmet bunun muhasebesini yapsınlar. Ama biz çözümü peşinen söyleyelim; topyekûn bir anlayış ve sistem değişikliğine gidilmediği takdirde, eğitim sistemi hain yetiştirmeye, yaşadığı topraklarla hiç bir kalbî bağı kalmamış, Batı hayranı insanlar üremeye devam edecektir.

Kapağımızda İdlib meselesi çerçevesinde “Artık Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak” diyoruz; bunu mücadeleden galib çıkmak duasıyla ve galib çıkamazsak nelerin yaşanabileceğinin idrakinde olarak söylüyoruz. Kapak mevzuumuzu “Şartlar Müslümanları Türkiye’ye İtiyor” başlıklı yazısında Ömer Emre Akcebe kaleme aldı.

Bu hafta akademisyen Barış Adıbelli ile “Bahar Kalkanı Harekâtı”nı, Suriye’deki güç dengesini, Türk dış politikasının ahvâlini konuştuk. Adıbelli, Soçi ve Astana’ya dönüşün İdlib’deki problemi çözmeyeceğini söylüyor. 

Talat Duman, “Arı Hikâyesi (Yeni Dünya Nizamı. Şimdi!)” başlıklı yazısının ikinci bölümünde kılıçarılardan ve İdlib şehidlerin bahsediyor. 

Yayın kurulu üyemiz Kâzım Albayrak, meşhur Akıncı Güç ile Gölge dergilerinin emektarlarından Yalçın Turgut Balaban ile bir mülâkat yaptı. Mevzubahis röportajda Yalçın Turgut, 1970’lere damga vuran Gölge dergisi, Müslüman öğrencilerin onur mücadelesi olan Yüksek İslâm Enstitüsü (YİE) boykotları, Akıncı teşkilâtları ve Akıncı Güç, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun Üstad Necip Fazıl ile tanışması ve İBDA’nın sanat mevzuuna bakışı gibi bir çok mesele konuşuldu; alâkayla okuyacağınızı düşünüyoruz. 

Çakal Carlos (S. Muhammed), Türkiye’nin Libya’ya daha çok dikkat kesilmesi gerektiğini söylüyor ve Libya’da yaşanan bazı hadiselerden bahsediyor.

Oğuz Can Şahin, “Suriye, İçimizdeki Yahudiler ve Mösyö Macron” başlıklı yazısında İdlib’te yaşanan hâdiseler ve “Suriye’den çekilelim” diyerek imza toplayan güruha yapılması gereken hususları ele alıyor.

Sinami Orhan, “Tarihî Fırsat” başlıklı yazısında İdlib meselesinin Türkiye’ye sağladığı imkâna temas ediyor.

Bahattin Yeşiloğlu, “Yavaşla” başlıklı yazısında memleketimizin temel problemlerinden biri olan eğitim sistemini tenkid ediyor. 

Bu hafta muhtevamız böyle... Nice sayılarda buluşmak dileğiyle. Allah, hak yolunda savaşanları muzaffer etsin!