Selâm ile...
Bir kaç ay önce Çin’de ortaya çıkan koronavirüs salgını geçtiğimiz hafta global bir kriz hâline geldi. Çin’in ardından İran’da ölümler yaşandı, devlet yetkilileri hastalığa yakalandı. Virüsün bir sonraki adresi ise başta İtalya olmak üzere Avrupalı devletlerdi. Virüs krizinin Avrupa’ya sıçramasının ardından Dünya Sağlık Örgütü pandemi (global salgın) ilan etti. Olağanüstü şartlar, olağanüstü tedbirleri beraberinde getirdi ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde sokağa çıkma yasakları ilan edildi, okullar ve diğer tüm sosyal alanlar kapatıldı, toplantılar iptal edildi, muhtemel yağma ve kanunsuzluğun önüne geçmek adına asker sokaklara indi. Hülasa mevcut haliyle freni patlayan bir kamyonu tedai ettiren global sistem şarampole yuvarlandı. 
 
Esasında, hâlihazırda yaşanan global siyasî, iktisadî ve içtimaî krize koronovirüs tek başına sebep olmadı, zaten sunî bir şekilde palyatif tedbirler ile hayatta tutulmaya çalışılan, türlü türlü kronik hastalıkla boğuşan sisteme virüs bulaştı. Bu krizle beraber dünya, başta 2008 krizi olmak üzere geçmişteki bir çok krizden daha büyük bir buhran ile karşı karşıya kaldı. 1970’lerden beri yeni bir şey üretemeyen, sistemi revize etmeyi dahi beceremeyen ve her şeyin “neo”suyla yoluna devam etmeye çalışan Batı medeniyeti, en büyük kudreti olduğunu düşündüğü tüm unsurların birbirine entegre edildiği sistem sebebiyle bir virüse karşı koyamaz vaziyete geldi. 
 
Hatırlarsınız, ABD’nin 2008 krizinden kurtulmak ve krizi dünyaya ihraç etmek için karşılıksız para basıp tedavüle soktuğunu belirtmiştik. FED, 2008’den 2017’e kadar tarihinde bastığı dolar miktarının dört katını basıp piyasaya sürmüştü. Bugün de aynı yöntem ile sistemi kurtarma peşine düşerek faizleri düşürdü ve piyasalarda yangını söndürmek için dolar enjekte etmeye başladı. Bu tükenmişlik ve çöküşün resmidir. 
 
Öte yandan koronavirüs ile alâkalı havada uçuşan komplo-teorilerine kısaca temas etmek gerekiyor. Zira, bu komplo-teorileri, sisteme sahip olan şer odakların her şeyi yapmaya muktedir olduğu düşüncesini cemiyete pompalıyor ki, mazallah bu düşünce insanın imanını yitirmesine kadar varır. Bir başka veçheden bakınca mevzu bahis fikirleri ortaya sürenlerin müşterek paydası, bir noktaya kadar haklı olsalar dahi meselelerin çözümü hususunda hiç bir şey söylememeleri... Koronavirüs ile beraber insanların “çip” takılmak suretiyle robotlaştırılacağı iddiası revaçta... Elbette, dünya düzeninin sürdürülemez olduğunun idrakinde olan hâkim güçler kaosu ve kaostan doğacak yeni bir düzende hâkimiyet tesisini arzu ediyor. Fakat sürecin sonunda mekanik dünya düzeni tasavvurunun kemale ermesinden ve insanların çipli birer robota dönüştürülmesinden ziyade ruhun galip geleceği bir iklimin doğması kuvvetle muhtemel. Sancılı ve zor olacak; fakat biliyoruz ki, ve iman ediyoruz ki “Allah nurunu tamamlayacaktır.” Bu noktada bize düşen Allah’ın rahmetinden pay alanlardan olmak. Allah, düşmanın bu zayıf anında Anadolu’dan beklenen zuhura ve intikamını almaya bizi memur eylesin.
 
Dergimizin kapağında koronavirüs meselesi çerçevesinde global sistemi değerlendirirken “Dünya Düzenini Perişan Etmeye Bir Virüs Yetti” manşetini attık.
 
Kapak mevzumuzu “Covid 19 ve BD-İBDA’nın Adlî Tıbb Tezi” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, insanî faaliyet sahalarının kıtalar çapında çöküşe geçtiği günümüzde, vaziyetin artık palyatif/geçici çözümlere sarılarak kurtarılamayacağını vurguluyor ve küfürbazların perdelemelerine rağmen kıtalar çapında bir ihtilâlin başladığının altını çiziyor.
 
Ekonomist Uğur Civelek ile yapmış olduğumuz mülakatta, koronavirüsün global ekonomiye etkilerini, ekonomideki belirsizliği, IMF’nin duyurduğu 1 milyar dolarlık kredi kapasitesini konuştuk. Civelek, dünya ticaretinin trafiğinin yakında değişeceğini belirtiyor.
 
Çakal Carlos (S. Muhammed), “Emperyalizmin Dünyasında Barış ve Adalet Olmaz” başlıklı yazısında muhtelif meseleler etrafında koronavirüs hadisesini değerlendiriyor. 
 
AK Parti Eskişehir Milletvekili ve AK Parti Sosyal Politikalar Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Nur Günay, dergimize vermiş olduğu mülakatta koronavirüsün yol açtığı ekonomik sarsıntıyı küresel çapta değerlendirdi.
 
Oğuz Can Şahin “Maskeli Kızıl Ölüm” başlıklı yazısında, “Ölümlü Dünya” filmi ile Edgar Allan Poe’nin “Kızıl Ölümün Maskesi” adlı hikâyesinden bahsederken, aktüel meselelere de temas ediyor. 
 
Kâzım Albay “İslâm Hukukunun Gayesi (Makâsîdu’ş-Şeriati’l-İslâmiyye)” başlıklı yazısında Tunuslu ilim ve fikir Tahir bin Âşûr’un “Makâsîdu’ş-Şeriati’l-İslâmiyye” isimli eserini tahlil ediyor.
 
Osman Temiz bu sayımızda, “Devlet-i Ebed Müddet” ve “Son Karargâh”: “Yürüyen Büyük Doğu: İBDA” ve “Başyücelik Devleti” başlıklı yazısının ikinci bölümünü kaleme aldı.
 
Ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz. 
 
Mirac Kandilinizi tebrik eder, bu mübarek gece hürmetine Allah Teâlâ’dan, global sistemin çöküşe geçtiği ve bir virüs karşısında dünya “devleri”nin çaresiz kaldığı bugünlerde, Müslümanları İslâm inkılabının madde ve mânâ şartlarına eriştirmesini niyaz ederiz.
 
Nice sayılarımızda görüşmek dileğiyle…
 
Allah’a emanet olun.