Selâm ile...

15 Temmuz darbe ve işgal teşebbüsünün Müslüman Anadolu halkının ferasetiyle hayra tahvil edilmesinin ardından, geçmişte FETÖ’cüler tarafından tasfiye edilen Kemalistlerin öncülüğünde, Müslümanlara ve cemaatlere karşı bir algı operasyonu başlatıldı. Güya darbeyi püskürtenler Kemalistlermiş ve FETÖ “İslâmî” bir cemaatmiş gibi, akla ziyan bir genellemeyle tüm İslâmî cemaatlere medya vasıtasıyla Kemalistler ve yancılığını yapan mezhepsiz, modernist ve her nevi Müslüman görünümlü sapık tarafından saldırılmaya başlandı.

Her şeyden evvel bilinmelidir ki; I. Dünya Savaşı sonrasında tüm dünyada “batılılaşma ve modernleşme”nin genel adı olarak literatüre giren Kemalizm bir “Batı projesi”dir. Kemalizm’e memleketimizde yüklenen misyon ise yönetim tecrübesi başta olmak üzere bir çok açıdan İslâm dünyasına liderlik etme potansiyeli haiz Anadolu’dan İslâm’ı süpürmek olmuştur. Bu doğrultuda Müslümanlar sürekli baskı altında tutulmuştur.

Kemalizm’in tabiatı icabı “yoz” kadrolardan oluşması, diğer bir deyişle yozlaşmasının kaçınılmaz olmasının getirdiği bir netice olarak Türkiye’deki Batıcı denetimin gitgide gevşemesi ve bu yüzden İslâm’ın yükselişini önlemekte yetersiz kalmaya başlamasıyla ABD, Türkiye için yeni bir arayışa girmişti. Böylece Soğuk Savaş’ın son demlerinde miadını dolduran Kemalizm’in yerine Ilımlı İslâm’ın, yani Ilımlı Kemalizm’in, artık meşhur adıyla “FETÖ”nün ikame edilmesi için düğmeye basmıştı. Böylece Müslümanların içinden çıkan biri vasıtasıyla ifsad edilmiş bir İslâm anlayışı yerleştirilecek ve Müslümanlar yuları Batı’nın elinde olan bu satılıklar aracılığıyla idare edilecekti. Tıpkı İngilizlerin daha 19. Asrın ortalarından itibaren reformizmi/mezhebsizliği destekleyip Müslümanları içeriden güçsüz kılmaya çalıştığı gibi...

2000 ila 2010 yılları arasında Kemalistler ile ılımlı İslâmcıların karşı karşıya geldiği Ergenekon ve benzeri çatışmaları bu zaviyeden değerlendirmek gerekir. Dolayısıyla tıpkı Kemalizm gibi ılımlı İslâm da bir Batı projesidir ve bu veçheden bakıldığında rahatlıkla “FETÖ’nün Babası Kemalizm’dir” diyebiliriz.

Tekrar 15 Temmuz sonrası yaşananlara dönecek olursak; 15 Temmuz Müslüman Anadolu insanının Batı’ya ve tüm işbirlikçilerine başkaldırısıdır. Bu öyle bir başkaldırıdır ki sadece bizim değil tüm dünyanın kurtuluşu adına ateşlenen bir fitil mesabesindedir. Bu memlekette yaklaşık 80 yıl Müslümanlara zulmeden Kemalistlerden sonra, başımıza yine aynı kökten gelen FETÖ gibi bir bela musallat oldu diye, tam da FETÖ’cülerin tasfiye edildiği demlerde Batıcı Kemalistlere tekrar devlette yer açmak, Müslüman Anadolu insanının davasına ihanettir! Keza Kemalistler gibi mezhepsiz, reformist ve nevi İslâm tahripçisine ve en başta tüm bunların ipini elinde tutan “Üçbin aile”ye prim vermek de aynı mânayı taşır. Bunların getirileceği makamları adam bulunamıyorsa boş bırakmak, şu an yapılmak istenenden daha evladır.

Bugün yürütülen FETÖ mücadelesi, sadece bir grup sapkına karşı değil, yüz yılı aşkın süredir bizi prangalar ile yaşamaya mahkûm eden emperyalistlere karşı tüm mazlumları kurtarmaya namzet bir mücadeledir. Böylesi bir kavga ise 15 Temmuz’da Müslüman Anadolu’nun kazandığı zaferin üzerine çöreklenen menfaatperestlerle değil, ancak ve ancak bu milletin öz evlatları ile yürütülebilir. Bu meseleyi kapağımıza taşıdık ve “FETÖ’nün Babası Kemalizmdir! FETÖ ile Beraber Kemalizm de Tarihin Çöplüğüne... Bu Mücadele Menfaatperestlerle Yürütülemez!” ifadelerini kullandık.

Kapak mevzumuzu Ömer Emre Akcebe “Ak Sütün İçindeki Ak Kılı Kim Ayıklayacak?” başlıklı yazısında işledi.

Osman Temiz, “Paralel Kim’in Paraleli” başlıklı yazısının birinci bölümünde FETÖ elebaşı Gülen’in Üstad Necip Fazıl mukallitliğinden bahsediyor.

Kâzım Albay, “Allah-İnsan İlişkisini” ele alıyor.

Çakal Carlos (Salim Muhammed), “Fransa’daki Saçmalık, Brezilya’daki Karışıklık” başlıklı yazısında Tahar ben Jelloun’un France 24 kanalına verdiği bir röportaja ve Brezilya’da yapılan bürokratik darbenin akabinde başlayan gösterilere değiniyor.

Bu hafta Milat Gazetesi Yazarı Dr. Hüsamettin Aslan ile bir söyleşi gerçekleştirdik. FETÖ, Cerablus Operasyonu, Brezilya ve dünya düzeni gibi meseleleri konuştuğumuz söyleşiyi alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun yeni eseri Ölüm Odası B-Yedi dergimizde tefrika edilmeyi sürdürüyor. Bu hafta yayınladığımız 329. bölümün alt başlığı “Zaman (Çarşı-Pazar)”...

Fatih Turplu, “Doğru Yanlış Bildiklerimiz” başlıklı yazı dizisinin dördüncü bölümünde “Muaşeret” meselesine giriş yapıyor.

Abdullah Kiracı, “Vakıf Çeşitleri”ni incelemeye devam ediyor.

Gülçin Şenel, “Akademya Kültür, Sanat ve Eğitim Derneği Kuruldu” başlıklı yazısıyla dergimizde.

Ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberler ile beraber bu haftanın muhtevası böyle...

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...

Allah’a emanet olun.