Bu 10 Kasım’da, hükmî ceset Kemalizm’i diriltme teşebbüslerine şahit olduk; dirilmesi imkânsız olsa da. Hangi siyasî saikle, ne tür bir plânla yapıldığını bilmediğimiz bu teşebbüslerin milletimizdeki aksülameli, Tayyip Erdoğan’a yönelik teveccühü baltalamaktan başka bir şey değildir. Yapılması gereken, Anadolu’dan başlayarak bütün İslâm âleminde Kemalizm ve benzeri Batı menşeili istibdad düzenlerinin tasfiyesiyken ve 15 Temmuz’da bu tasfiye için gerekli tüm sermaye Tayyip Erdoğan’ın önüne altın tepside sunulmuşken, ne sebeple olursa olsun bugün Atatürk ve Atatürkçülük güzellemeleri yapmak kendi bindiği dalı kesmektir.

Ülkemizde FETÖ, Şamanist kafatasçı Türkçü, Zerdüşt Kürtçü, din düşmanı Komünist vs. her türlü kötülüğün tek kaynağı Kemalizm’dir. Kapağımızda da işlediğimiz üzere, Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi, Kemalizm’le hesaplaşılmadan, Kemalizm tamamen tasfiye edilmeden, köküne kibrit suyu dökülmeden, bu ülkede hiç bir mesele halledilemez; sanayiden spora, kültürden eğitime, siyasetten sanata hiç bir sahada sorunlarımız aşılamaz, bir adım ilerleme kaydedilemez. 

Anlaşılması gerekiyor ki; Selânik’i kendisine üs edinmiş olan Sabetaycı, dönme ve masonun İttihat ve Terakki adı altında Anadolu’ya taşıdığı ve bugün de can damarları kesildiği hâlde Kemalizm diye yaşatılmaya çalışılan necis zihniyet, mukaddes Anadolu topraklarından kazınmadıkça, biz daha çok sıkıntı çeker ve daha çok 15 Temmuz’lar görürüz.

Siyasî iktidar, “denize düşen yılana sarılır” hesabı, FETÖ’cülerden boşalan bürokrasiyi de bunlarla doldurarak, necis bedeni çoktan çürümüş Kemalizm cesedine hayat öpücü vermeye çalıştığının şuurunda değil.

Samimiyet mevzuunda Üstad Necip Fazıl şöyle der: “İhlâs, samimiyet, gayrı kabil-i taklittir. Bir hâli vardır ki adamın, bellidir. Taklidi kabil olmayan bir yere gelir iş...” 

Acaba, taklid-i kabil olmayan yerde miyiz?

Muhtevamıza gelecek olursak; Ömer Emre Akcebe, “Ak Parti’den Kemalizme Hayat Öpücüğü” başlıklı yazısında kapak mevzumuzu işledi. 

Kâzım Albay, “Selefîlik ve Reformculuk Üzerine” başlıklı bir yazı kaleme aldı. 

Son haftalarda Lübnan’da yaşanan siyasî hâdiseler üzerinde duran Çakal Carlos (S. Muhammed), bu hafta “Lübnan’a Askerî Müdahale Yakındır” diyor.

Bu hafta Ali Eren Hoca ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun kâinatı dil üzerinden tahlil eden eseri Ölüm Odası B-Yedi’nin bu haftaki alt başlığı “Saklanan Yüzük (Benim Büyük Meselem)”…

Cumali Dalkılıç 10 Kasım vesilesiyle, “Ucube” başlıklı yazısıyla dergimizde.

Fahri Özcan’ın bu haftaki yazısının başlığı, “Akaid-i Diniyenin Bozulmasını İsteyenler, İslâm Ümmetinden Olamazlar!”...

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri bulabileceksiniz.