Selam ile…
Son günlerde, 28 Şubat dönemindeki olayları hatırlatan birtakım hadiseler yaşanıyor Türkiye'de. Onlardan biri geçtiğimiz hafta İstanbul’da, diğeri ise Aksaray’da meydana geldi. Gönüldaşımız Fahri Önder, 28 Şubat’tan kalma bir dava sebebiyle tutuklandı. Zülfikar Görür’e ise sosyal medyada Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun resimlerini, kitaplarını, videolarını ve kitap ayraçlarını paylaştığı; bu vesileyle de “İBDA-C” terör örgütünün(!) propagandasını yaptığı gerekçesiyle soruşturma başlatılıp, dava açıldı. Söz konusu davayı meslekte henüz yeni olan iki savcının açtığı ortaya çıktı.
 
Malum üç sene evvel Türkiye’de bir darbe teşebbüsü yaşanmış, Müslüman Anadolu halkının feraseti ve cesareti sayesinde bu darbe teşebbüsü bastırılmıştı. Ardından yargı kurumları başta olmak üzere birçok devlet müessesesinde FETÖ avına çıkılmıştı. FETÖ’cülerden boşalan yerlere ise Kemalistlerin yerleştiği herkesin bildiği bir gerçek… Birçok uyarımıza rağmen bunun önlemi alınmadı. Devletin toplum ile uyumlu bir forma sokulmasını beklerken, iktidarın Kemalizm’e göz kırpan tavırlarıyla beraber Kemalistler cesaret buldu ve bir geriye gidiş yaşandı.
 
Salih Mirzabeyoğlu, bu memleketin öz değerlerine düşman Kemalistler tarafından, yeni bir sistem teklif ettiği için yargılı bir infazla; “ortada bir örgüt var ve lideri de olsa olsa Salih Mirzabeyoğlu’dur” denilerek idam cezasına çarptırılan bir fikir adamıdır.
 
Çeşitli işkence ve baskılara maruz kalarak on altı yılını cezaevinde geçirdi. 2014 yılında, kamuoyunun da baskısıyla yeniden yargılama talebi kabul edildi ve tahliyesi gerçekleşti. Yeniden yapılan yargılamanın sonunda da beraat kararı verilerek, mevcut hukuk sistemi tarafından, on altı yıl suçsuz yere cezaevinde yattığı kabul edilmiş oldu.
 
Kumandan beraat etmiş ve masum olduğu yargı tarafından tescil edilmiş olmasına rağmen bugün onun devlet tarafından kontrol edilmiş bandrollü kitaplarının, resimlerinin, şiirlerinin ve hatta kitap ayraçlarının paylaşılması dahi terör örgütü propagandası sayılıyor.
 
Bugüne kadar Türkiye'de yaşanan ve yaşatılmak istenenlere bakınca, kendimizi şöyle bir soru sormaktan alamıyoruz; biz burada Müslüman bir memlekette mi yaşıyoruz yoksa Yahudi memleketinde mi?
 
Kapağımızda bu meseleyi işledik ve “Kemalistler 28 Şubat Rüyası Görüyor, Kâbusunuz Oluruz!” manşetiyle beraber "Burası Türkiye, İsrail Değil" sloganını attık. Kapak mevzumuzu Ömer Emre Akcebe, “Bu Adaletten Hiçbir Mülke Temel Olmaz” başlıklı yazısında işledi.
 
Kapak mevzumuzla alakalı olarak, Av. Hamza Uçan ile bir söyleşi yaptık. Türkiye’nin hukuk manzarasını ortaya koyan bu söyleşiyi alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.
 
Kerim Bozdağ, “Domuzbağından Kurtulmak” başlıklı yazısında kapak mevzumuzu farklı bir veçheden işledi.
 
Çakal Carlos (Salim Muhammed), “Venezüella, Latin Amerika Ülkelerinin Vaziyetini Ortaya Çıkardı” derken kendisinin Fransa’da cezaevinde tutulmasının hukuksuz olduğunu da belirtiyor.
 
Kâzım Albay, “Gemileri Yakmadan Oluş ve Kurtuluş Mümkün Olmaz” başlıklı yazısında “Mevcut rejimin müsaade ettiği sınırlar içinde İslâmcılık oynamak değil, davamızın istediği şartlarda olmaya ve ermeye bakmak.” diyor.
 
Yunus Ekşi, eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nun geçtiğimiz hafta yapmış olduğu açıklamaları değerlendiriyor. Yazısının başlığı “Cumhurbaşkanı, Ekonomiyi Nasıl Kurtarabilir?”
 
Osman Temiz’in bu haftaki yazısının başlığı “Thomas Hobbes’un Devlet Felsefesinde Leviathan Kavramı ve Şeytanın Dölü Yuda Nesebinin ‘Kristal Krallık’ Hayâli”.
 
Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.
 
Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...
 
Allah’a emanet olun...