Selâm ile...

16 Mayıs 2018... Bir fikir ve aksiyon dehasının “Ölüm Odası”ndan çıkıp perde ardına geçtiği tarih...

Kumandan Salih Mirzabeyoğlu, bu toprakların insanı için her şeyden önce samimiyet demekti. Bir Müslüman olarak inanmanın, davanın ıstırabını yüklenmenin dirayeti Kumandan Mirzabeyoğlu’nun hayatına bakıldığında tüm şiddetiyle görülür.

Tüm insanlığa insanca yaşamanın nasıl olacağını, nasıl insan olunacağını gösterircesine bir hayat süren Salih Mirzabeyoğlu, sadece Müslümanların hâkim olduğu yeni bir dünya düzeni teklif ettiği için değil, aynı zamanda o düzenin tesisi adına aksiyonda bulunduğu için de tehlikeliydi. Sümsük, ezik, pasifize edilmiş Müslüman tipinin yüzüne gerçekleri tokat gibi çarpan adamdı! Sözü haddinden fazla uzatmaya gerek yok, zira ne kadar konuşsak Salih Mirzabeyoğlu’nu tarif etmek için kelimelerimiz kifayetsiz kalır.

Fikir ve aksiyon adamı Salih Mirzabeyoğlu’nun vefatının ilk sene-i devriyesi münasebetiyle hazırladığımız bu sayımızda, “Kumandan Salih Mirzabeyoğlu: Fikir ve Aksiyon Dehası!” manşetini attık. Ömer Emre Akcebe, “Bir Aksiyon Devi Kumandan” başlıklı yazısında Salih Mirzabeyoğlu’nun hayatından kesitlerle çağına nasıl tesir ettiğinden bahsediyor.

Mevlüt Koç’un, Aylık Dergisi’nin 176. sayısında yayımlanan “Kelâmın Sırlarına Ermiş Yüce Bir Ruh” başlıklı yazısını ehemmiyetine binâen sizler için iktibas ettik.

Bu hafta, gazeteci, yazar, akademisyen ve sanatçılara Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun vefatının sene-i devriyesi vesilesiyle “Salih Mirzabeyoğlu denilince hatırınıza ilk gelen nedir?” sualini yönelttik. Verilen cevapları büyük bir alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz. Ayrıca dergimizin orta sayfasında Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun kısa bir biyografisini sizlerle paylaşıyoruz.

Kerim Bozdağ, “Düşman Baltasını Bilemek” başlıklı yazısında Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan gibi isimlerin son siyasî çıkışlarını değerlendiriyor.

Kâzım Albay, “Selefîlik, Oryantalizm ve Modernizmin Ortak Noktası” başlıklı yazısında sapık akımların Ehl-i Sünnet vel Cemaat düşmanlığı müşterek paydasında nasıl buluştuklarını anlatıyor.

Nazif Keskin, “Modernizm, Çağdaşlık ve Demokrasi” başlıklı yazısında Batı’nın diğer toplumların nasıl “öteki”leştirdiğinden bahsediyor.

Osman Temiz, “Ümit ve Korku Ekseninde Berzahtan Taşan Mânâ: Ahid Sandığı veya Tabut-u Sekîne” başlıklı yazısıyla dergimizde...

Baran’ın 644. Sayısında ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle...

Allah’a emanet olun...
***
 
Fransa’da cezaevinde tutulmasına mukabil her meselede fikirlerini cesurca ifade eden ve ifşalarda bulunan Carlos’un ses kayıtları son bir kaç aydır elimize bir hayli sorunlu ulaşmaktaydı. Konuşmaların anlaşılamamasının yanında hatlar sürekli kesiliyor ve tekrar telefon bağlantısı kurulmaya çalışılıyordu. 641. sayımızda Carlos’un yazısını yayınlayamamıştık, diğer sayılarda da anlaşılmadığı için tercüme etmediğimiz kısımlar için okurlarımızdan özür dilemiştik. 642. sayıda da yazarımız Çakal Carlos’un ses kayıtlarındaki problem sebebiyle tercümede zorluklar yaşandığını, hatta kimi ses kayıtlarının tercüme edilemediğini dile getirmiştik. Bunun Fransız devleti tarafından yapılan bir sabotaj olabileceğini de eklemiştik.

Fransa, zaten son derece zor şartlarda hayatını devam ettiren Carlos’un dışarı ile irtibat kurmasını kısıtlamak için elinden geleni yapmaya devam ediyor. Bu hafta ise Carlos’un konuşması Fransız devleti tarafından tamamen sansürlendi. Bu sebeple Carlos’un yazısını yayınlayamıyoruz.