Baran Dergisi yazarı Çakal Carlos, Fransa’daki cezaevinde yaptığı konuşmada Türkiye’nin daha iyi yerlere geleceğini, Türkiye’nin yakın siyasî tarihinde, absürd şeylerin yaşandığını ve bu olayda da II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Türkiye’yi Amerikan emperyalistlerinin çıkarı istikametinde sahte bazı Kemalistlerin rol oynadığına dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekrar kendi siyasî partisinin başına geçmesine şaşırdığını söyleyen Carlos, “Şaşırdım derken, bunu olumsuz bir anlamda söylemiyorum. Böyle bir şey kanunen Türkiye’de yasaktı geçmişte ve ancak geçenlerde yapılan referandum neticesinde çıkan yeni bir kanunla mümkün olabildi. Kendime de sormuş olduğum bir sorudur bu aynı şekilde. Nüfusun çoğunluğu tarafından seçilmiş bir devlet başkanı, niçin kendi partisinin de başında olamasın aynı zamanda? Elbette, devlet başkanı seçilen bir siyasî lider artık eskisi gibi ilgilenemeyecektir kendi partisiyle ve bu iş için bir genel sekreter gerekecektir hâliyle. Fakat sembolik olarak bile olsa, bu neden mümkün olmasın, değil mi? Neyse ki referandum oldu da imkân dairesine girdi artık” diye konuştu.

Türkiye’nin yakın siyasî tarihinde, Türkiye’nin hükümet sisteminde absürd şeylerin yaşandığını belirten Çakal Carlos, bu olayda da II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Türkiye’yi Amerikan emperyalistlerinin çıkarı istikametinde kontrol etmeye muvaffak olan sahte bazı Kemalistlerin rol oynadığını söyledi. Carlos, “Bunun gibi şeyleri Türkiye’nin gerçek partilerini iktidardan uzaklaştırmak ve zayıflatmak, böylelikle tüm toplumu ordu müdahalesi tehdidi altında tutmak için yaptılar” dedi.

Türk Ordusu Bir Halk Ordusudur
Türk ordusunun bir halk ordusu olduğunu ve zamanında neo-sabetayistler tarafından güdüldüğünü ve artık bazı şeylerin değiştiğini dile getiren Carlos, “Umarım devlet başkanının aynı zamanda parti başkanı da olabilmesi şeklindeki bu sembolik değişim, yeni bir Türkiye için kötü değil, iyi bir başlangıç olur. O yeni Türkiye ki, herkesin hakkı tanınıp saygı görmeli, devlet başkanı da –başkalarının mutemedi değil- gerçek bir devlet başkanı olmalıdır orada. İşte böyle bir Türkiye’nin –çoğul kullanıyorum bilerek- tüm halklarının, tüm azınlıklarının haklarını tanıyan bir devlet başkanı olmalıdır gönüldaş Erdoğan. Kürtlere de azınlık dense bile, milyonlarcasının olduğu büyük bir azınlıktır
bu. Sabetayistlerin takibatından hayatlarını kurtarmak için ülkeden ayrılan Ermeniler de yine hakları tanınacak azınlıklara dâhildir. Bu, tüm dinlerden insanların –devletin tesis ettiği kanun ve nizâma riayet ettikleri sürece- saygı gördüğü o büyük Osmanlı imparatorluğun mirasçısı Türk halkının, büyük Türk milletinin bir büyüklüğü olacaktır aynı şekilde. NATO’dan çıkmış bir Türkiye’deki daha iyi bir hayat için ileriye bakalım artık hep birlikte” dedi.

 

Çakal Carlos Kimdir?
Gerçek ismi tam olarak Ilich Ramirez Sanchez (Salim Muhammed) ... Lakabı ise Çakal Carlos. Müslüman olduktan sonra Salim Muhammed ismini aldı. 25 Mart 1949 yılında Marksist bir ailenin çocuğu olarak Venezuella'nın Caracas hastanesinde dünyaya geldi. 1966 yılında annesi ve kardeşleriyle birlikte İngiltere’ye gitti ve Londra’da üniversite eğitimi gördü. 
Carlos, uzun bir dönem Marksist gençlik örgütlenmelerinin içinde yer aldı. 1975 yılında Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin kamplarında sıkı bir eğitimden geçtikten sonra işgalci İsrail'e karşı savaşmaya başladı. Daha sonraki yıllar İsrail’e karşı verdiği mücadeleyi Batı'nın büyük şehirlerine taşıyan Carlos, İsrail’le ilişkisi olan birçok banka, dernek, gazete ve elçiliğe bombalı saldırıda bulundu. 1980 yılında dünyanın en çok aranan adamı olarak ilan edilen Carlos; CIA, Mossad, Interpol ve Fransız istihbaratını birçok kez atlatmayı başardı. 

Çakal Carlos özellikle yakalanmamaktaki başarısı, zekâsı ve cesaretiyle zamanla bir efsaneye dönüştü. Hakkında onlarca kitap yazıldı ve hayatını anlatan filmler çekildi. Viyana'daki OPEC Toplantısı esnasında aralarında 10 petrol bakanının da bulunduğu 70 kişiyi rehin alması ve olay sonrası rehineleri Cezayir'e kaçırması bütün dünyada şaşkınlığa neden oldu. Daha sonraki yıllar özellikle Fransa'ya yönelik eylemler gerçekleştiren Carlos, bir dönem Fransız devletinin korkulu rüyası haline geldi. Carlos, 25 yıl süren bir kovalamacanın ardından 1994 yılında Fransız ve Sudan istihbaratının ortaklaşa düzenledikleri bir operasyon sonucu yakalandı. Fransız hâkimler tarafından üç yıl boyunca yargılanan Carlos, karar mahkemesinde 4 saat savunma yaparak sözlerini şu şekilde tamamladı: 

"Sizler beni yargılama hakkına sahip değilsiniz. Asıl ben sizi sömürdüğünüz, fakir bıraktığınız halklar adına yargılıyorum. Benim vatanım bütün yeryüzüdür. Kardeşlerim de ezilen, sömürülen halklardır."
Mahkeme sonrası müebbet hapis cezasına çarptırılan Çakal Carlos, yargılanma esnasında tanıştığı Fransız Avukat Isabella Coutant Peyre ile evlendi. Bir zamanlar Marksizm’e inanırken daha sonra Müslüman oldu.
Halen Fransa'da bir cezaevinde tutulan Carlos, Baran Dergisi’nde her hafta yazılarını tefrika ediyor.