Siyasî ve içtimaî buhranı bulut gibi düşünecek olursak, o bulutun sis hâlinde üzerine çöktüğü diyar Ortadoğu ve daha kesif hâl aldığı yer ise Suriye’dir. Suriye’deki iç savaşı kızıştıran ve birbirlerine güç yettirecek takatleri olmadığı için tayin ettikleri vekiller üzerinden Suriye’de bilek güreşi yapan global güçler, aslında bir bakıma içinde bulundukları aczi beyan etmektedirler. Günümüz dünya siyasetinde başat güç olarak tanımlanan Amerika Birleşik Devletleri de dâhil olmak üzere, Rusya, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler, aralarında yaşadıkları çıkar çatışmalarını bile doğrudan görmekten aciz bir vaziyette bulunuyorlar. Bu acziyet, daha aciz bir durumda olan Suriye gibi kargaşanın hâkim olduğu bir yerde ancak dolaylı yoldan hesablaşmanın vesilesi oluyor.

Geçtiğimiz haftalarda Amerika, İngiltere ve Fransa ittifakının Suriye’de kimyevî silah kullanıldığı iddiasını bahane ederek gerçekleştirdiği saldırı da, saldırının kendisinden ziyade böylesi büyük bir güç odağının aczini beyan edişi bakımından değerlendirilmeli. Suriye’deki iç savaşa direkt yahut vekâleten müdahil olan Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin gibi ülkeler, eğer ki gerçekten de iddia ettikleri gibi, çevresiyle beraber, siyasî ve askerî bir güç olsalardı, bugün Suriye’deki savaş çoktan sona ermiş ve illâki bir kazananı olmuştu. Bununla beraber, Suriye’de yaşananlar her ne kadar takatten kesilmiş yahut kesilmeye başlamış global güç odaklarının içinde bulundukları acziyeti beyan ediyor olsa da, aynı güç odaklarının kendi çıkarlarından başka hiçbir şeyi tanımaksızın giriştikleri dolaylı da olsa bu kavga, süratle dünya çapına yayılacak çok kıyıcı ve korkunç bir savaşı da peşinden getirmeye namzettir. Çünkü yaşanan kaos ve menfaat merkezli bakış açısı, Suriye’ye özel değil, dünya çapında sorun teşkil etmektedir. Bunun yanı sıra, yaşananlar karşısında siyasîlerin milletlerini bir arada tutmak amacıyla izledikleri popülist söylem ve siyaset de, dünyayı kasıp kavurmak üzere pusuda bekleyen ateşe götürüp benzin dökmeye benziyor.

Yazının tamamı için TIKLA

Ömer Emre Akcebe - Baran Dergisi