Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan’daki İslâm İşbirliği Teşkilâtı toplantısı dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan sorulan sorulara dikkat çekici cevaplar verdi.
Arakanlı Müslümanlara yapılan zulme değinen Erdoğan, Türkiye’nin yaptığı yardımları anlattı. Eski Bakan Zafer Çağlayan’ın adının ABD’deki Zarrab dosyasına eklenmesine tepki gösteren Erdoğan, ikili ilişkilerin daha da güçlendirilmesi gerektiği hususunda Trump ile görüştüklerini belirterek Arakanlıların yaşadığı drama ABD’nin hassasiyet göstermesinin önemli olacağını söyledi. Almanya ile ilişkilerin düzelip düzelmeyeceğini soran gazetecilere, asla taviz vermeyeceğiz bizim sorunumuz Alman yönetimiyle cevabını verdi.

Erdoğan ayrıca, Rusya’da alınacak S-400’lere, Astana sürecinde Rusya ve İran’la mutabık bir şekilde yola devam edildiğine, CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun silahlı insansız hava araçları hakkındaki açıklamalarına ve Kuzey Irak’ın bağımsızlık için aldığı referandum kararına da değindi.

Uçaktaki gazeteciler arasında bulunan Star Gazetesi Yazarı Gönüldaşımız Yakup Köse Erdoğan’a, 28 Şubat darbesinde yaşadıklarını kaleme aldığı kitabını hediye etti. O dönem 14 yaşındayken idama mahkûm olan gönüldaşımızın kafası usturayla kazınmış hâlini gören ve öfkelenen Erdoğan, “O FETÖ denilen ahlaksız takımı, o namussuzlar nelere imza atmadılar” dedi.

Yakup Köse, uçakta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 28 Şubat’la alakalı şu soruyu yöneltti: “28 Şubat haksız yargı kararları hakkında bir soru sormak istiyorum. O dönem birçok insan mağdur edildi. 22 yıldır içerde olanlar var. Bunlar FETÖ’cü hâkimler ve savcılar tarafından mahkûm edildi. Ergenekon ve Balyoz’a yeniden yargılama kararı verilirken maalesef 22 senedir içerde olanların yeniden yargılama talepleri bir türlü gündeme alınmıyor. Bu konuda Adalet Bakanlığı’nda çalışma var mı? Cezavindeki insanlar, sivil toplum kuruluşlarının ve medyanın mağduriyetlere ilgi göstermediğini düşünüyor. Mağduriyetler hakkında neler yapılmalı?”

“Bu sorudan dolayı çok teşekkür ediyorum” diyen Erdoğan, şu yanıtı verdi: “Mağduriyetlerin giderilmesini hatırlatma hususunda tabiî ki medyaya da önemli görev düşüyor. Yakup bey, bu ülkede üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir durumu anlattığı kitabını bize hediye etti. 14 yaşında bir çocuğun idama mahkûm olması düşünülecek bir şey değil. Benim de idama mahkûm edilmem istendi ama son anda yırttım. Bizi de apar topar götürüyorlardı. Niye şu yatırımı yaptık diye idamımızı istediler. O meşhur savcı vardı, Nuh Mete Yüksel. Baktık bizim idamımızı istedi, Allah’tan adil bir hâkime rastladık da, bir de nöbetçi mahkeme çıkardılar. Dedim tezgâhı kurdular herhalde. Gerçek adalet sahibi olan Allah. Orada kararı verdi ve işi yırttık. Şimdi Yakup’un kitabına bakınca çok üzüldüm, bir hâkim bir savcı 14 yaşındaki masumu nasıl idama mahkûm eder. Kendisi 11 yıl cezaevinde yatmış. O FETÖ denilen ahlaksız takımı, o namussuzlar nelere imza atmadılar. Sadece onlar değil. Yani beni de oraya götürenlerin verdiklerini size kimliği hakkında bilgi versem şaşarsınız. Adalet diye gezenlerin kimlikdaşları bunlar.”