Gün geçmez ki ülkemizde bir kadın cinayeti işlenmemiş olsun. İnsanlık tarihinde bu tür yüz kızartıcı vahşetlerin işlendiği İslam ülkeleri içinde, Türkiye başı çekmektedir ne yazık ki... 

Halkın, her şeyi unuturcasına kendini politikaya kaptırması, kültür konusuna, ahlâka ve manevî alandaki etkinlik ve çalışmalara yeterince değer ve önem vermemesi, hazin olduğu kadar düşündürücüdür de…

Ülkenin yarası derindedir. Kadın meselesi de bunun asli bir parçasıdır; diğer meselelerden tecrit edilemez. Büyük bir ruhî buhran yaşamaktayız. Bunların yüzeysel birtakım pansumanlarla tedavisi mümkün değildir. Bu yüzden, sırf politik açıdan yapılan hizmetin sınırlı kaldığını söylemekte bir sakınca yoktur. Hatta politikacılar, körü körüne partizanlıktan ve iktidardayken ellerindeki imkânlar nedeniyle kendilerine gösterilen gayr-i samimi saygıdan öte, halkın gerçek sevgisi ve takdirine dayanan bir saygınlık kazanamıyorlar günümüzde. Politika için politika mesleği, demokrasi rejimini de diğerleri gibi içten yaralayan bir ahlâk sorunu olarak duruyor insanlığın önünde.

Sadece annelerimiz ve kız kardeşlerimiz değil, kaderin karşılaştırdığı bütün kadınlar, hayatımız üzerinde etkilidirler. Onlara büyük değer vermeliyiz. İslam’ın, inkârcıların iddia ve görüşlerinin aksine, kadınlara büyük ve sağlam yer vermesi, kadınla erkeğin birbirini bütünlemesindeki sır, toplumun, toplum olmasında kadınların büyük rollerinin olması, onlara oldukça önem vermemiz gerektiğini, hanım görevlinin hakkını korumakta, erkekleri gerilerde bıraktığını da...

Yıllarca başörtüsü diye bir problemin kavgası ve politik alanda mücadelesi verildi. Sonunda geldiğimiz noktada, birçok kavramın içinin boşaltıldığı gibi bunun da içinin boşaltıldığı görülmektedir. Oysaki ülkemizde kendi temel değerlerimiz ve kültürümüzle bağdaştırılması ve uzlaştırılması için gerekli kurumların oluşturulması ve altyapının hazırlanması, ciddi hizmet iddiasındaki iktidarların görevi olmalıydı...

Her yaş ve kesimdeki yurttaşın, kişiliğini zenginleştirmesi imkânını sağlayacak kuruluşları çoğaltmak ve artırmak zorunluluğu, tüm iktidarların temel ve asli görevleri arasındadır.

Düşünce hayatının ölü olduğu yerde, yavaş yavaş ekonomik hayat da çökmeğe mahkûm olur ve ölmeye başlar. Yeni sayfalar açmak gerekli hayatta… İşte şairin portresini çizdiği kadın modeli ve ülkemiz yaşantısına, yepyeni, taptaze, güçlü ve renkli bir hava getirecek ve aydınlık bir ortam oluşturacak ideal kadın figürü…

“Sen bir rüya geceleyin gündüzün
Sen bir yağmur, hazin, ince                                 
Sen şarkılarca büyük, uzun
Sen yolunu kaybeden yolcuları üzerine
Bir ömür boyu yağan, bir ömür boyu karsın.”


Baran Dergisi 658. Sayı