Hayatına satıh üstü bir bakış bile anlatacaktır size Halil Kantarcı’nın kim olduğunu:
Baba adı Ali, anne Fatma… Hayatına toptan bakıştan sonra bu sathi bilgi, Onun Hz. Hüseyin delikanlılığından bir koku taşıdığına ikna edecektir sizi...
12 Ekim 1979’da (Hicri 1400 yılında 1 ay kala) doğar Halil gönüldaşımız. Siyasi mücadeleye 1993 yılında Gültepe Lisesinde öğrenciyken bir partinin gençlik teşkilatında başlar.
14-15 Temmuz 1995 yılında Salih Mirzabeyoğlu’nun eserleriyle tanışır.
1995 yılı Aralık ayı… Emniyette kökleşmeye başlamış Fetullahçılar tarafından adresine baskın yapılır fakat evde bulunamaz. Babasıyla beraber Vatan Caddesinde bulunan İl Emniyet Müdürlüğüne gelir “Beni aramışsınız” diye. Buna rağmen “yakalandı” olarak kayıtlara düşer.
1997 yılı. 28 Şubat bir hafta evvel karar mahkemesi olacakken mahkeme başkanı hakim Ankara’ya birifing için çağırıldığı için karar 28 Şubat Cuma gününe ertelenir. İdam cezası verilir fakat yaşı 18’den küçük olduğu için bihakkın 40 sene ceza alır.
Metris, Niğde, Bandırma, Eskişehir ve nihayet Bolu medres-i yusufiyelerinde 8 sene 3 ay bulunduktan sonra yaşı 18’den küçük olduğu için dosyası ayrılır. 2004 yılında tahliye olur.
3 çocuk babası Halil Kantarcı’nın, cezaevinden çıktıktan sonra ömür boyu aksiyon temelli çoğu oluşumda, ya kurucu ya da katılımcı olarak muhakkak imzası vardır.
15 Temmuz 2016… İslam düşmanlığı temelinde Müslüman Anadolu halkının anlayışına yapılan saldırı karşısında (bunu böylece anlamış olarak) tereddüt etmeden meydanlara koşar. Sağ boynundan isabet girip sol böbrek tarafından çıkan kurşun sebebiyle şehid olur.
Şahidiz...
- Partililerin iktidar uğruna birbirinden nefret ettiği 90’lı yılların başında Ülkücüsü, MGV’cisi, şucusu-bucusu, tüm genç kitlenin henüz 14 yaşında okul temsilcisi olan Halil’i sevdiğine ve onun sözlerine itimat ettiğine, onun vesilesiyle gerçek davaya adım atan gönüldaşlarım şahittir.
- 1995 yılı Mayıs ayı… Koç ailesinin sponsor olduğu Ayasofya’daki çıplak gösteriyi protestoda Halil’in en önde, saf bir öfkeyle hamle ettiğine, orada bulunup da tanıyanların hepsi şahittir.
- 7 Ocak 2000 Bandırma operasyonu… Yaralandığımızda hepimizle tek tek öyle ilgileniyor ki, kendisinin de yaralandığını, ancak nakledildiği cezaevinde üstündekileri çıkarınca anlaşılıyor. Fedakârlık ahlâkının vücut bulmuş haline Bandırma gazileri şahittir.

Baran Dergisi 497. Sayı