Sandıklı demokrasilerde âdettir...

Seçimlere giderken iştirakçi partiler, özellikle nakdî vaatlerle süslenmiş albeni tepsileri ellerinde, meydanlara fırlayıverirler. Egemen siyasetin yapısından bilinir ki, halkın büyük çoğunluğu, yoksunluğunu çektiği çeşitli ihtiyaçlarından ötürü nakde muhtaçtır. Siyasanın muhtaçlara bol keseden savurduğu halka kısmî rahatlık getirici maddî destekler, sistemin ortak unsurları tarafından nasıl olsa geri alınacaktır. Ver gitsin, biraz oyalansınlar…

Dar ve sabit gelirli seçmenlere, ki genelde halkın hemen hemen tamamını oluşturur, siyasanın vaatleriyle yapılan iyileştirici maddî destekler ömürsüz olup, etkinliği de kısa sürede kendiliğinden hissedilemez hale gelir…

Seçim dönemleri bir anlamda vaat mevsimidir. Vaatlerin lehdarı, görüntüde siyasanın biraz oyalanmasını istediği vasat halk kesiti olup, gerçekte, geri besleme kanallarından desteklenen, sermaye kesimidir.

Bundan ötürüdür ki, şüphesiz dikkatlerinize de çarpmıştır, siyasetin bütün aktörlerince yapılan vaatler, bila istisna hep paraya çevrilebilir maddiyatla ilgili olmuş ve sermaye kesimine yönelik çıplak desteklerden söz eden görülmemişti.

Zira;
Karar süreçlerinde siyasî yetki sahibi güç, eşyanın tabiatındandır, istihdam kanallarını açık tutsa da, gerçekte sermayenin istekleri doğrultusunda çalışır. Emeğin üretim gücünden gelen haklarının toplumun belirli katmanlarının lehine filtrelenmesi de dâhil olmak üzere…

Sistemin kendi siyasî yapısının, güçler ayrılığının çarpık pratiğinde meydan bulan olumsuzluklar ve problemler, bu kez bünyedeki dengesiz siyasetin mevcut kurumlarıyla çözümlenmesine çalışılırsa da, sonuçta, bir sonraki seçimlerin kampanya dönemine tehir, karar kılınır…

Asgari ücretin 5000 liraya çıkarılması, her haneye iki anahtar temini, oy başına başkalarının verdiğinden beş lira üstünde fiyat teklifi, erken emeklilikler, aflar ve uflarla birlikte binlerce yeni istihdam kapıları birbirlerini takiben bir sonraki sıralı kampanya dönemlerine aktarılır…

Aslında, gelir dağılımının güvenli ve sağlam teminatı üretim safhasında bulunur. Bunun dışında çeşitli hadiselerin vesile kılınarak ve düşünülerek yapılan palyatif iyileştirici yamaların, az gelişmiş ülkelerin sandıklı demokrasilerinde, kullanım ömrü, bir atımlık oy süresini, asla geçmez, geçemez…

Asgari ücretlerin üç-beş binlere yükselmesi, maaş ve ücretlere gerçekten yapılan hatırı sayılır zamlar, yönetim tarafından üretimin daha planlama safhasında düşünülüp gerçekleştirilmediğinde, kampanyalık niteliğini taşırlar. Pazara çıkıldığında da görülür ki, bunların etkisi, bir atımlık barut misali, geçicidir…

Bu seçim döneminde vasat halk, ki seçmenlerin çoğunluğunu teşkil eder, nankörlüğe kalkışmasın. Geçmiş dönemlere nisbet az buçuk kazançlı ve karlı çıkmadı…

Bakalım bayram ikramiyelerinin yanında maaş ve ücretlere yapılan zamlar ve maddî ve manevî desteklerin raf ömrü, önümüzdeki kampanya günlerine kadar etkisini koruyup sürdürebilecek mi?


Baran Dergisi 597. Sayı