Yeni Cumhurbaşkanlığı siyasi yönetim biçimimiz, Cumhurbaşkanımıza bağlı bir çok kuruldan oluşuyor. Hedef çok daha hızlı, çözüme odaklı, tabandan bilgi alarak ve bunları siyasi, ekonomik kararlara dönüştürerek milletin refah düzeyini arttırmak. Milli gelirdeki adaletsizliği giderecek, yeni siyasi yapılanma modeli içinde toplumsal barışa, huzura katkı sunmaktı.

Yeni siyasal modelin işlerliğine mani olan anında görevden alınır. Başarının önündeki tıkanıklıkları aşmada olumlu bir koz. Bu hangi durumlarda nasıl kullanılacak şimdilik bilemiyoruz.

Cumhurbaşkanımızın seçim öncesi ifade etmiş olduğu “bu kardeşinize yetki verin, faizle nasıl mücadele edileceğini göreceksiniz” demesine rağmen bugüne kadar muvaffak olunamadı; elbette tek başına yapacağı bir şey değildi. Yeni tercih edilen siyasal sistem bütün gücü ile bu sözün altını dolduracak şekilde işletilmelidir.Aksi taktirde Cumhurbaşkanının şahsi çıkışları ile bu başarılacak bir şey değildir.

Herkesin malumudur ki faizle mücadelesindeki yalnızlığını Cumhurbaşkanımız daha öncede ifade etmişti. Bize göre bu yalnızlıktan kast edilen, uygulanan ekonomik politikalar ve onların menbaı olan iktisadi modellerin faize dayalı olarak tercih edilmesidir.

Daha önceki makalelerimizde de ifade etmiştik; faizle mücadele milletin yönetimi ile birlikte iktisadi bir savaş vermesiyle mümkündür. Bu  öyle enflasyonla mücadele gibi sistemin bir hastalığı ile uğraşmakla olmaz. Bu hastalıkları üreten faizin direk kendisi hedef alınmalıdır. Bu konuda faize karşı olan sosyal demokratlar, muhafazakarlar birlikte hareket etmelidir. Bir avuç liberalin politik kabulleri, kurulu faizci sistemle artık tatbik edilmemelidir.

Değiştirmek istediğiniz şeyin kendisine entegre olarak onu değiştiremezsiniz. Bir de bakarsınız ki zamanla siz değiştirmek istediğiniz şey olmuşsunuz.

Şimdi önümüze baktığımızda şunları görüyoruz; ekonomi bütüncül olarak değerlendirilmiyor, olaylar üzerindeki değerlendirmeler genel sorun çözücü gibi lanse ediliyor. Süreçteki tahlil eksikliği öngörüyü kısıp günlük politik söylemlere dönüştürmektedir.

2018 Ocak’ta 91.3 milyar dolar olan Merkez Bankası rezervleri 10 ay içinde brüt, 66,2 milyar dolara düşmüş, 25 milyar dolar eksilme var. Nete baktığımızda 10 milyar dolar eksilme. Bu mevcut ekonomi kabullerinin üç ayağından biri olan dövizde devalüasyon cephesi olan kısmı.
Faiz cephesi %30-40 dayanan artışı var. Enflasyonda görünen %25 çıkmış ama reel enflasyon daha yukarıda. Açıklanan YEP ve enflasyonla mücadele programı maalesef sistem değiştirmeye yönelik değil. Ekim ayında 2.5 milyar iç borç ödemesi gerçekleşirken, Kasımda ödenmesi gereken iç borç 21,7 milyar lira. Bu borçlanma nasıl ödenecek?

Yeniden tahvil  çıkartıp borçlanarak ödeme yapılacak. Borç borçla çevriliyor. Buna ekonomi yönetimi denemez. Bu faizci düzenin çarkının işleyişidir. Bu borca karşılık %27’lere çıkan faizle borç bulunacak. Bir yıl gibi kısa vadede ödenmesi gereken borç 114.3 milyar dolardır. Bu borcun kamu sektörüne ait olan kısmı 24,3 milyar dolarken, özel sektörün ödeyeceği 90 milyardır. Bu rakamlar realite olarak ortadadır.

Yerel seçimler sonrası Cumhurbaşkanımız 6 aylık ekonomik süreci masaya yatırmalıdır. İkinci 6 ayda tekrar masaya yatırılması gereken ekonomik gidiş için artık kesin ve köklü kararlar almalıdır. Biz bugün ikinci 6 ayın sonucunu da görebiliyoruz. Şu anda ekonomi yönetimindeki aktörlerin bürokrasiye bağımlı öneriler ile hareket ettiğini görüyoruz. Bunun faiz düzeneğini sürdürücü olduğunu da görüyoruz. Bu Ak Parti’nin başarısının önünde temel engeldir. İşi sağa sola vuracak, savsaklayacak, geçiştirici önlemler son bulamalıdır. Ekonomide radikal kararlar alınması gerekmektedir.

Yeni siyasi sistemde, eski ekonomik model sürdürülemez.Model değişikliği, aynı arabanın bir üst modeli olarak düşünülmemelidir. Model değişikliği ile kast ettiğimiz; arabayı hızlı trene çevirmek, uçağa çevirmektir.


Baran Dergisi 615. Sayı