17 Nisan'ın Filistinli mâhkumlar günü olarak adlandırılması vesilesiyle öncelikle Filistinli mahkûmları hatırlatarak başlamak istiyorum bu hafta. Bir Filistinli olarak doğmuş olmasam da, bir Filistinli mahkûm olarak öleceğim. Filistin davasına ömrünü adamış Filistinli bir mahkûm... Filistinli mahkûmların birçoğu özgürlüklerine kavuşmayı beklerken hapishanelerde hayatını kaybetti. Sadece işgal altında Filistin topraklarında değil, bazı diğer Arap ülkelerinde de... Böylece hepsini yâd etmiş olalım.
***
Dün aynı zamanda Suriye Arap Cumhuriyeti’nin de kuruluş yıl dönümüydü. Bugün, apaçık belli olan bir vaziyet var ki, o da Suriye’nin Esad ailesinin ve destekçilerinin yaptığı hatalar sebebiyle berbat bir hâlde olması. Suriye bağımsız bir devlet; Rusya ve İran tarafından destekleniyorlar, Lübnan’ın bir kısmı da destekçileri arasında sayılabilir. Birilerinin ajanı olduklarını yahut birilerinden emir aldıklarını düşünmüyorum. Suriye hükümeti Ortadoğu’daki sayılı bağımsız hükümetten biriydi. Mısır gibi ülkeler, büyük hatalar yaptılar, Libya’da olduğu gibi bir çok sahada yanlış tarafta durdular. İsrail ile yakın ilişkiler geliştirip Gazze ile sınırı kapatmıştı Mısır. Halbuki sınırların açık olması onlar açısından bir problem teşkil etmiyordu, buna mukabil Mısır Gazze ile sınırlarını kapattı. Suriye ise genellikle Filistinli mültecileri kabul eden bir devlet konumundaydı. Bu sadece Suriye hükümetinin değil, halkının da tavrıydı aynı zamanda. Suriye’yi çok iyi bilen birisi olarak söylüyorum ki, Suriye insanı gerçekten saygı duyulması gereken bir topluluk; dayanışmacı ve dost canlısı insanlardı. Belki de, emperyalistlerin Suriye’yi yaşanmaz bir ülke hâline getirmesinin sebeplerinden birisi de budur. Emperyalistler, saf ve temiz Suriye halkını, Suriye rejimindeki yozlaşmayı kullanarak manipüle ettiler. Emperyalistlerin bu manipülasyonu yaparken en önemli aracı Suudi Arabistan ve bazı diğer Körfez ülkelerinin parasıydı, arka planda ise CIA aklı vardı ve tabiî ki en arkada ise İsrail. Buna mukabil, abisinin bir kazada ölmesi neticesinde istemediği iktidar kendisine kalan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı hâlâ koltuğundan edemediler. Ümit ediyorum ki, Suriye’de barış tesis edilir. Şunu da hatırlatalım; Suriye’deki boşluktan faydalanarak güçlenen mücahidler Suriye yoluyla Irak’a girmişlerdi.

Şu tarihî bir gerçektir ki, Suriye rejimi işbirlikçi bir rejim olmadığı için bugüne kadar hep ortadan kaldırılmak istendi. Ben bir Baas Partisi mensubu değilim ve Hafız Esad rejimini de müteaddit defa tenkid etmişimdir. Zamanında bizimle birlikte hareket etmekten kaçındılar, çünkü Amerikalıları bizi ülkeden çıkmaya zorluyorlardı, biz de çıktı. Ardından bizim hakkımızda soruşturma başlatıldı. O dönemde Araplar arasında bize saygı gösteren ve sahip çıkan tek kişi Ürdün Kralı Hüseyin oldu. Allah ona rahmet eylesin. Kendisi üç kere öldürülmek istendi. 1991’den sonra gönüldaşlarımızla dayanışma içerisinde olan tek devlet Ürdün’dü. Devrim karşıtıydılar, Britanya ve elbette ABD ile çok yakın ilişkileri vardı, İsrail ile de işbirliği içerisindeydiler. Burada bir tenakuz var gibi fakat şöyle düşünün, Erdoğan başbakan olarak iktidara ilk geldiğinde Türkiye ordunun yönetimi altındaydı, ordu mensupları İsrail ile çok yakın ilişkilere sahipti ve dayanışma içerisindeydi. Erdoğan da İsrail ile ilişki geliştirmek zorunda kaldı. Bu vaziyet Erdoğan’ı Siyonist ve Filistin davasının düşmanı yapmaz.

Ümid ediyorum İdlib bölgesindeki problem de kalıcı olarak çözülür ve Türkiye, Irak, Suriye ve diğer Müslüman halkların ortak düşmana karşı mücadele etmesi için zemin oluşur. Neler olacağını tam olarak bilmiyorum; fakat yüzleşeceğiz ve Allah’ın bizimle beraber olduğunu biliyoruz.
***
Koronavirüs vakalarının görülmeye başlandığı Venezüella, dünyanın en zengin ülkelerinden birisiyken kötü yönetim, hükümet dışı organizasyonlardaki yozlaşma ve dış kaynaklı sabotajlar sebebiyle günlük milyonlarca varillik petrol üretim kapasitesine mukabil harabeye dönmüş vaziyette. Bu şartlar altındaki Venezüella’da yiyecek, içecek ve ilaç bulmak son derece zor; buna rağmen direniyorlar. Venezüella’da bir takım sabotajlar yapılana kadar çok iyi bir sağlık alt yapısı vardı, şimdi de insanların enfekte olması bekleniyor. Venezüella halkı koronavirüsle mücadelede yalnız bırakılıyor. Bu gerçekten inanılmaz. Allah Venezüella hükümetinin, Başkan Maduro’nun ve sürekli telefonda konuştuğum ailemin yardımcısı olsun. Ailem fakir değil, yine de durum onlar için de kolay değil.

Venezüella nüfusunun yurtdışında olan yüzde 80-90’lık kısmının geri döndüğünü, üstelik virüse yakalanmış şekilde geri döndüğünü düşünün neler olur? Kolombiya hükümeti Venezüellalıları ülkelerine geri gönderiyor ve aralarında hasta olanlar da var. CIA bu komplonun hazırlayıcısıdır. Niçin Kolombiya’yı seçtiler? Kolombiya’da benim görüştüğüm iyi insanların hepsi suikasta uğradı, her gün yeni suikast haberleri geliyor. Bunun arkasında kim var? Ben yokum, siz de yoksunuz. Kim? Kolombiya rejimi ülkenin tüm kaynaklarını sömürüyor. Bunların geçmişte Panama’yı para için ABD’ye satan Amerikan destekçilerinden hiç bir farkı yok.

Doktorlarıyla nam salmış olan Küba, dünyadaki hemen hemen tüm ülkelere medikal yardım gönderiyor, elbette Venezüella’ya da gönderiyorlar. Ekvador’da ise Kübalı doktorlar hain olarak anılıyor. İsmi Lenin olan; fakat ne kardeşim Lenin, ne de Rus devrimci Lenin ile hiç bir alâkası olmayan bir hain tarafından yönetilen ülkede, salgın sebebiyle sokaklar cesetlerle doldu.

Dünyadaki bir çok ülkeye göre çok daha iyi bir sağlık sistemine sahip olan Türkiye de koronavirüs ile mücadelesini sürdürüyor. Virüs sebebiyle ölümler dünya genelinde her geçen gün artıyor. Dünya iki ayda on yıllarca gerçekleşmeyen radikal değişimleri yaşadı. Dünyanın insan haklarına en saygılı ülkesi sayılan Fransa’da Nazi kamplarına benzer bir mahpusluk yaşıyorum. Buna rağmen mücadelemi, direnişimi devam ettiriyorum. Türkiye’deki gönüldaşlarım da direnişini devam ettirecektir, onlar için Allah’a dua ediyorum. Baran yayınlanmaya devam ediyor; fakat posta servislerindeki yavaşlama sebebiyle birkaç haftadır geç ulaşmaya başladı. Büyük, sanayileşmiş ülkeler bir türlü normale dönemeyen hasta hükümetlere sahipler.
 
Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah! 
 18.04.2020


Baran Dergisi 693.Sayı