Durban’dan kalkıp Arjantin’e giderken tahmin ettiğimiz gibi yükleme limanına zamanında varamamıştık. Bunun üzerine kiracımız Güney Amerika sahillerine yaklaşmamızı, çünkü bu bölgede yük çalışması yaptığını söylemişti. Nitekim kısa zamanda yeni seferimiz belli olmuştu ve aynı limandan yani Arjantin’den yükleme yapıp İspanya ve Portekiz limanlarına buğday taşıyacaktık.

Sefere zamanında yetişmek üzere gayret etmiştik lakin Atlantik fırtınaları yakamızı bırakmamış fakat sonunda ikinci yarışı kazanmış, yükleme limanına zamanında varmıştık. Bu durum vaktiyle Ege denizinde yaptığımız gemi yarışlarını aklıma getirdi.  

Bahriyeli bir büyüğümden ve aynı zamanda kader arkadaşı olduğumuz bu kaptan ile giriştiğimiz bir yarıştan bahsedeyim. Zira denizlerde özellikle ticaret gemilerinde böyle şeylere pek rastlanmaz. Fakat Donanmada iken özellikle Deniz Kurdu tatbikatlarında askeri gemiler arasında yarışlar olurdu.

Tersaneden henüz çıkmış yani makinelerinin bakımı yapılmış gemiler kendi aralarında yarışırlardı. Önce borda nizamı ile ilerlenir, Filotilla Komodorunun (Aynı tip savaş gemilerinin bir araya geldiği nispeten küçük filonun komutanı) telsizden verdiği “başla” emriyle birlikte, gemi kazanları maksimum düzeyde çalıştırılarak azami sürate çıkılırdı.

Böyle bir yarışta 32 knots (knots = 1 saatteki kat edilen deniz mili) hıza ulaşmamıza rağmen diğer gemi ile girdiğimiz yarışı kaybetmiştik. Şu an İzmit’te müze olarak kullanılan TCG Gayret gemisi ile buna benzer çok hatıram olmuştur. Dileyenler yaklaşık 7 yıl görev yaptığım bu gemide ve donanmada yaşadığım hatıraları “Bahriyede 15 Yıl” isimli kitabımdan okuyabilirler.

Bahriyeden ayrıldıktan sonra yine böyle bir yarışa girdik. Büyük bir konteynır şirketinde kaptanlık yapıyordum. Bahriyede “Gazi” lakaplı Necdet Kaptan da aynı şirkette çalışıyordu. Tevafuk bu ya, Çanakkale Boğazında karşılaşmıştık. Üstelik aynı yöne doğru seyir yapıyorduk. Ben “Wanda A” isimli gemi ile İzmir’e, Necdet Kaptan ise “Sami A” adlı gemi ile Tunus’a doğru gidiyordu.

Telsizle görüşerek Necdet Kaptan’a yarışa var mısın? diye sordum. Bana “varım” dedi. Eğer kazanırsa ona bir tepsi baklava ısmarlayacağımı söyledim. Kuralları ben belirledim, o da kabul etti.

İki gemi ile beraber Çanakkale boğazından çıkmıştık ve “boğaz seperasyon hattının bitimi” denilen noktaya gelmiştik. Yarışı da o noktadan itibaren başlatacaktık. Bozcaada’yı kim önce bordalarsa, o galip gelecekti.

Başmühendisi köprüüstüne çağırarak yarışa gireceğimizi ve makineye “Allah ne verdi ise yüklenmesini” söyledim. Elinden geleni yapacağını söyleyerek aşağıya kumanda odasına indi.

Benim gemim 24 yaşındaydı ve Doğu Almanya tersanelerinde inşa edilmişti. Necdet Ağabey’in gemisi ise aynı yaşlarda ve İtalyan yapımı bir ro-ro gemisi idi. Daha sonra ro-ro’dan yani kamyon ve TIR taşıyan gemiden, konteynır taşımacılığına dönüştürülmüştü.

Yarış başladı ve ben yavaş yavaş öne geçmeye başladım. Zira daha önceden ağır yakıta geçmiştim. Fuel oil yakıtı; ağır yakıt olarak ifade edilir ve açık denizde kullanılır. Boğaz geçişleri ve manevralarda ise daha hafif olan dizel oil kullanılır, bu yakıt ile manevra yapmak daha uygun fakat maksimum sürate çıkmak daha zordur.

Yavaş yavaş arayı açıyordum. Necdet Kaptan’a “baklavayı unut” deyip gemisi ile dalga geçmeye başladım. (Hâlbuki bu gemiden ayrıldıktan sonra Sami A gemisine ben kaptan olmuştum). Yarış bir hayli eğlenceliydi. Her iki geminin personeli küpeşteye çıkmış yarışı heyecanla takip ediyordu.

Necdet Kaptan benim neşeli halime kızarak “acele etme birazdan ağır yakıta geçeceğim, o zaman görürsün” dedi. Bu arada bir milden fazla öne geçmiştim. Bu arada Gemiler hangi yakıtı kullanır? Günlük yakıt harcamaları kaç tondur? Sorusunu cevaplandırayım:
Günümüz gemi dizel motorlarında ve buhar kazanlarında ham petrolden elde edilen sıvı yakıtlar kullanılıyor. Bu yakıtlar fuel oil, dizel oil ve nadir olarak da bu iki yakıtın karıştırılmasıyla elde edilen blend oil’dir.

Diesel Oil, ham petrolün damıtılması sırasında 200-300ºC kaynama aralığında alınan ana ürün olup, diesel motorlarda kullanılıyor. Ham petrolün damıtılması ile elde edilen fuel oil, rafinerilerde damıtma kulesi denilen çelik silindir içinde üretiliyor. Damıtma için ham petrol ısıtılarak kuleye sevk ediliyor ve bünyesindeki hidrokarbonlar çeşitlerine göre ayrılıyor. Farklı yapıdaki hidrokarbonlar, damıtma kulesinin farklı bölümlerinden alınıyor. Kulenin en altında 380ºC’ye kadar kaynamayan ağır bakiye toplanıyor. Bu bakiyenin çeşitli şekillerde harmanlanmasından, farklı viskozitelerde ağır yakıt veya fuel oil adı verilen yeni ürünler elde ediliyor.

Gemi işletme giderlerinin büyük bir kısmını yakıt giderleri oluşturduğu için hem gemi makinelerinin performansı hem de çıkabilecek problemlerin getireceği yüksek maliyetler, yakıtlar için belirlenmiş standartlara uyulmasını gerektirmektedir. Makinenin özelliklerine göre, makine üreticilerinin belirttiği yakıtları almak performans ve arızalar açısından büyük önem taşır.

Fuel oil’in en önemli yanı, nispeten ucuz olmasıdır. 1973 yılındaki petrol krizinde, 1 varil ham petrolün fiyatının 40 doların üzerine çıkması, işletmeci ve gemi şirketlerini distile yakıtların yerine daha ucuz yakıt arayışına itmişti. Ardından pahalı dizel oil yerine, viskoz ve kükürt oranları yüksek fakat ucuz fuel oil kullanılmaya başlandı. Bu yakıtların kaliteli olmayanlarının kullanımı sonucunda, gemideki makineler büyük oranda etkilendi. Tüm bunlar, gemi dizel yakıtları konusunda birtakım standartların oluşturulmasını gerektirdi.

Denizcilik şirketlerinin teknik departmanları için kötü yakıtların makineler üzerindeki etkileri bir kat daha önem kazandı ve gemilere yakıt seçimi konusuna daha fazla özen gösterildi. Denizcilik sektöründe yakıt siparişi verilirken sadece viskozite değerinin yeterli olmadığı, yakıtın diğer özelliklerinin de önemli olduğu anlaşıldı. ISO çalışma grubu 1987 yılında deniz yakıtları için ilk uluslararası yakıt standardını yayınladı. ISO 8217’nin son revizyonu 2005’de yayınlandı. Şuanda birçok yakıt alıcısı yakıtını ISO 8217 2005 standartlarına göre sipariş etmektedir.
Bazı üretici firmalar artık yakıtları, Bunker C adına ek olarak ‘Ağır Fuel Oil’ ‘Bunker Fuel Oil’ ve ‘Marine Fuel Oil’ şeklinde isimlendiriyor. Bu yakıtlar yüksek viskoziteli olup, dünyanın birçok yerinde çok ucuza satılmaktadır. Bazen ucuz yakıtlardan daha düşük viskoziteli yakıtlar da bulunuyor. Bunlara ‘Intermediate Fuel’ veya ‘Orta Fuel Oil’ adları veriliyor.
Devam edecek...

Baran Dergisi 534. Sayı