Osmanlı Düşünce Dünyası, Türkiye’de Ruhçu ve Maddeci Görüşün Mücadelesi, Aristo Metafiziği ve Gazali Metafiziğinin Mukayesesi” gibi eserleriyle tanınan düşünce tarihçisi Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay, yeni çıkan “Batı Aklına Karşı Türkiye” adlı eseri münasebetiyle geldiği CNR Kitap Fuarı’ndaki imza gününün ardından Baran Dergisi’ni ziyaret etti.

Aylık dergisi başyazarı Mevlüt Koç, Baran ve Aylık dergisi yayın kurulu üyeleri ve yazarları, Büyük Doğu Fikir Ocakları (BDFO) Gen. Bşk. Özden Yılmaz’ın da katıldığı özel programda Prof. Bolay, son kitabını kaleme alış gayesini, muhtevasını ve takip edecek eserlerinde hangi mevzulara temas edeceği noktasında önemli paylaşımlarda bulundu.



“Üç Akıl”
Türkiye ve dünyada seyreden siyasi ve sosyal süreçlere dair önemini koruyan “sömürgecilik ve terör” meselesini felsefi boyutlarıyla değerlendirdiği “Batı Aklına Karşı Türkiye” eserinde Prof. Dr. Bolay, konuşmasında ilk olarak sömürgeciliğin dini ve tarihi kaynaklarını açıkladı.

Batı terörünün Katolik ve Protestan kaynakları yanında, Yahudiliğin Eski Ahid’inden de çarpıcı veriler ortaya koyan hocamız, modern tarih anlayışını ve modern düşünce pratiğini çeşitli açılardan sorgulayan değerlendirmelerde bulundu. Batı aklını, Descartes’in Romalı filozof Seneca için kullandığı “müşrik akıl” nitelemesinden hareketle tasnife giriştiğini ifade eden Prof. Dr. Bolay, Hristiyanlığın “teslis inancı”na bağlı aklını “müşrik akıl”, Allah’a, peygambere ve dine inanmayanların aklını “münkir akıl” ve Allah’ın birliğine, peygambere ve kitabına inananların akılını “mü’min akıl” olarak adlandırdığını ifade etti.



“Sömürgecilik ve Terör”
Kitabını “15 Temmuz aziz şehid ve gazilerinin anısına” ithafen kaleme alan Prof. Dr. Bolay, aklın “nur” mânâsına vurguda bulunurken, eserinde “mümin akıl”ın, Allah’ın “mümin” isminin milletimizin fertlerine aksedişini ifade etmeye çalıştığını söyledi.

“Batı terörünün kaynakları”nı açıklarken muharref Tevrat’tan bazı cümlelere dikkat çeken Prof. Bolay, Siyonistlerin tahripçiliği, ayırımcılığı, toplu cinayet ve kıyımları hakkında, “Bu milletleri Rab senin önünde ele vereceği ve senin de onları vuracağın zaman, onları tamamen yok edeceksin, onlarla hısımlık da etmeyeceksin” diktesini örnek gösterdi.

Batı terörüne Hristiyan kaynaklardan da örnekler veren Prof. Dr. Bolay, Haçlı Seferleri, engizisyon, otuz yıl savaşları, yedi yıl savaşları, Endülüs’teki Müslüman katliamı ve I. ve II. Dünya Savaşı’nı sıraladıktan sonra, 90’lı yıllarda Müslümanların yeniden hedef ve düşman ilan edilerek ABD öncülüğünde haçlı saldırılarına maruz kaldığını hatırlattı. Prof. Dr. Bolay, Batı’nın “müşrik akıl”nın Rönesans’la birlikte yeniden canlanışının filozof Francis Bacon’la başlatılabileceğini söyledi.

“Batı’da Çeşitli Akıl Tanımlamaları”
İngiliz filozof Francis Bacon’un, “Tanrı vardır ama bu işlere karışmamalıdır” sözünden hareketle yeryüzünü sevk ve idareye kalkışan Batı düşüncesinin, sömürgeciliği meşrulaştırmak için çeşitli akıllar yürüttüğünü söyleyen Prof. Dr. Bolay, bu akla binaen Batı sömürgeciliğinin “tabiat kanunları”nın gereği olduğunun iddia edildiğine dikkat çekti.

İskoç filozof David Hume’a göre, “tutku ve hırsların kölesi” şeklinde tanımlanan akla karşı Alman filozof Kant’ın akıl tanımının, “iyinin ve kötünün belirleyicisi kriter” olduğuna işaret edildiği sohbette Prof. Dr. Bolay, Faydacılık teorisinin kurucusu John Locke’un, insan zihni için “boş levha” tezini ileri sürdüğünü, Şüpheciliği metodlaştıran Descartes’in ise, zihnin “doğuştan bilgi”ye sahip, matematik ve geometriyle kesin veriye ulaşan bir yapı olarak kurgulandığını belirtti.



 “Pozitivizm Mânâyı Örtüyor”
Pozitivizmin, sathi ve tek tip toplumu hedefleyen, insan hayatındaki problemleri sadece “nasıl” sorusu etrafında cevaplandırmaya çalışan, varlığın ve yaradılışın mânâsını örten düşünce yapısına dikkat çeken Prof. Bolay, Fransız filozof A. Comte’un, “Pozitivizm, nasıl’ları iyi bilir, fakat niçin’lerle hiç ilgilenmez. Çünkü niçin’ler, deneme üstüne ve Allah’a kadar uzanan bir sebep araştırmasına götürür” ifadesine vurgu yaparak, “Batı aklının çocuğu pozitivizmi” kavramanın önemi üzerinde durdu.

Hegel’in “Tarihte Akıl” adlı eserinde, “geist” kavramından hareketle “mutlak akıl”dan bahsedildiğini ve tarihte bu aklın Alman milletinin liderliğiyle gerçekleşeceğinin aynı eserin sonunda iddia edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Bolay, F. Nietzche, K. Popper, A. Weber gibi düşünce adamlarının görüş ve tezlerini özetledikten sonra dinleyicilerin sorularını cevaplandırdı.



Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Gazi Üniversitesi Felsefe Bölümü’nün de kurucusu olan, 1950’li yıllardan bu yana yayımlanan çok sayıda makale ve eserleriyle, muhtelif çözüm ve tekliflerde bulunan Prof. Dr. Bolay, “Milli Akıl” adıyla hazırladığı yeni kitabına ilave olarak, bir dizi kitap çalışması içinde olduğunu da açıkladı.

Sohbet sonrasında, “dergilerinizde alaka çekici meselelere temas ediyorsunuz” diyen Süleyman Hayri Bolay hem alâkamızdan hem de sohbet sırasında dinleyicilerin hâl ve sorduğu sorulardan çok memnun kaldığını belirtti.