“Türk’ü yoktan var ettiğini iddia eden bir zümre ve (klik) zihniyeti, Ayasofya ve Türk vatanını, göklerdeki aslî ve hakikî vatanıyla beraber satmıştır!” (N.F.K.)

Akıncılardan Ayasofya Eylemi
Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu’nun “Ayasofya’da Kıyamdayız” sloganıyla tüm Müslümanları davet ettiği Ayasofya eylemi, 1 Şubat Cuma günü gerçekleştirildi. Bazılarının “Provokasyon!.. Seçim öncesi yapılması uygun olmaz!” gibi söylemlerle desteği kırma çabasına rağmen, duyurusu bir süre önce Fatih Tuğra Duruk tarafından evvela sosyal medyada yapılan, daha sonra da birebir ziyaretler ve görüşmelerle STK’lardan destek istenen eyleme katılım yoğundu.

“Meydanda Cuma mı Kılınır Ya?”
Programa göre Ayasofya meydanında toplanıldıktan sonra Cuma namazının eda edilmesinin ardından Ayasofya’nın müze olarak tutulması protesto edilecek ve eylem sonlandırılacaktı. Meydanda Cuma namazı kılınacağını duyan bazı “hoca”ların “meydanda Cuma namazı mı kılınır? Olmaz öyle şey! İzin alınması lâzım.” dediklerini işittik. Sormak lâzım bu hocalara; “Ayasofya meydanında Cuma namazı kılınmaz da, nerde kılınır? Meydanda Cuma namazı kılmak için hangi otoriteden izin alacaksınız; büyük çoğunluğu reformist olan Diyanet’ten mi?”

Emniyetin Eylemi Engelleme Gayreti
Ayasofya’da türlü ahlâksızlığa müsaade edilmesine rağmen emniyet görevlilerinin Müslümanların protesto hakkını engelleme gayreti içerisindeydi. Ne tesadüf ki (!), namazı kıldırması ve hutbeyi okuması plânlanan iki hocanın da eyleme katılması farklı bahanelerle engellendi. Harun Çetin hoca, yazılarında demokrasiye ve oy kullanmaya karşı sabaha karşı ifade vermek üzere karakola götürülürken, Salih Diner Hoca ise hiç bir bahane gösterilmeksizin polislerin arama izni ile evine gelmesi sebebiyle eyleme katılamadı.



Anadolu’dan Ayasofya Meydanına...
Başta İbdacılar ve Aczmendiler olmak üzere, İstanbul’dan Ayasofya meydanına gelenlerin yanı sıra Müslümanların otobüs ve hususi araçlarla Anadolu’nun muhtelif şehirlerinden eyleme iştirak etmesi dikkat çekti. Aksaray’dan 25 kişilik bir kafileyle İstanbul’a gelen ve eyleme katılan dergimizin Aksaray temsilcisi Ramazan Bora, “Müslümanlar şuurlu olsa bu eylemleri yapmamıza gerek kalmaz, doğrudan Ayasofya’ya girer namazımızı kılardık; fakat ne yazık ki Müslümanlarda Ayasofya’nın açılmasını sağlayacak dirayet yok. İnşallah bir dahakine Ayasofya’nın içinde namaz kılmak nasip olur.” dedi.

“Hâkim Davaya Mahkûm Tavır Yakışmaz!”
Ayasofya’nın müzeye çevrildiği tarihte Ayasofya meydanında gerçekleştirilen eylem Cuma namazının kılınması ile başladı. Baran Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Kâzım Albayrak, Yesevî Alperen Ocakları Başkanı Kürşat Mican, Yazar Hasret Yıldırım’ın konuşmalarıyla devam eden eylemde, “hâkim davaya mahkûm tavır yakışmaz”, “Ayasofya esirse, Türkiye hür değildir”, “bağımsızlığın yolu Ayasofya’da geçer”, “Müslümanlar dik durun karşınızda leşler var”, “zincirler kırılsın Ayasofya açılsın” sloganları atıldı.  

“Fatih Ayasofya’nın Başına Gelecekleri Hissetmiş”
Yesevî Alperen Ocakları Başkanı Kürşat Mican konuşmasında, “Ayasofya Camisi Fatih Sultan Mehmet’in tapulu malıdır. Kendi vakfiyesinde açık bir dille amacı dışında kullanılmamasını istemiştir. O Ayasofya’nın bu duruma düşeceğini çok öncelerden hissetmiş ve bunu belirtmiştir.” dedi ve Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması gerektiğini söyledi. Yazar Hasret Yıldırım ise Osman Yüksel Serdengeçti’nin Ayasofya davası hakkında kısa bir malumat verdikten sonra, Serdengeçti’nin Ayasofya şiirini okudu.

Ayasofya’da Baleye İzin Var, Zikre İzin Yok
Bazı Polislerdeki Zikir Rahatsızlığı
Eylemin sona ermesinin ardından İbdacılarla birlikte en yüksek katılımı gösteren Aczmendiler, meydanda zikir çekmek istedi. Amirlerinin herhangi bir emri olmadan Aczmendilere müdahale eden işgüzâr bir polis işleri karıştırdı, gereksiz bir şekilde biber gazı kullandı. Polis bir Aczmendi’yi tartaklarken hadise daha da büyümesin diye gözaltı işlemi yapmadı. Polisin tartakladığı Enes G. hastaneden darp raporu aldı. 
 
Eylem Sonrası Gönüldaşlarla Hasbihal
Eyleme Akademya’dan Hayrettin Soykan, Sinami Orhan, Yakaza Derneği’nden Tayyar Aslan, Mehmet Ali Bayram, Cem Yılmaz ve adını sayamadığımız bir çok gönüldaş destek verdi. Oldukça bereketli geçen eylemden sonra bayrak ve pankartlar eşliğinde alandan çıkan İbdacılar, 2. Abdülhamid Han Hz. Türbesine ziyarette bulundu. Ziyaret sonrası türbenin bahçesinde bulunan Türk Ocakları’nda, gönüldaşlarla hasbihal ettik.

Masamıza sonradan dahil olan Cevdet Çimen İstanbul’dan ve geçtiğimiz 10 Kasım’da “Kemal Paşa Tatlısı” mizahı ile gündeme gelen ve 5816 sayılı kanunu ihlal ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılan Uğur Koç ile Mesut Polat da Sakarya’dan eyleme iştirak etti ve hasbihal esnasında bizleydiler, akabinde Baran Dergisi’ne bir ziyarette bulundular. 
 
“Bu, Batıcı-İslâmcı Kavgasıdır!”
Yayın Kurulu Üyemiz Kâzım Albayrak, yapmış olduğu konuşmada Ayasofya’nın ehemmiyetinden bahsederken “provokasyon” söylemlerine de değinerek “Müslüman sürünmez ezer.” dedi ve Ayasofya etrafında yaşanan kavganın İslâmcı-Batıcı kavgası olduğunu söyledi. Albayrak’ın konuşması alandakilerin heyecanını artırırken, sık sık sloganlarla kesildi. Konuşmanın tam metni şöyle:

İslâm inkılâbının gençliği, muhterem müminler...

Ayasofya’yı açacak olan ne hükümet, ne şu, ne budur. Ayasofya’yı açacak olan sadece Müslümanların iradesi, azim ve kararlılığıdır. Kimse kimseye özgürlüğünü vermez, özgürlük kazanılır.

Ayasofya’nın açılması ve İslâm’ın önündeki önemli bir setin kaldırılması için Ayasofya’yı kapatan iradenin bütün kalıntılarıyla silinmesi gerekir. Eğer işin edebiyatında değilsek aksiyonumuz bu olmalıdır. Türkiye’nin önünde ayakbağı olarak duran bu zihniyetin artık devri kapanmıştır. İstikbâl İslâm’ındır. İstikbâlimiz Ayasofya’nın bahtında doğacak güneş ile orada prangaya vurulan Fatih Sultan Mehmed’in zihniyeti tekrar dirilecektir. Bunu yapacak olanlar ise Allah Resûlü’ne âşık olan ve O’nun hadisi peşinde koşan kutlu komutanın günümüzdeki askerleri olacaktır. 
Allah Resûlü’ne savaş açan ve O’nun kutlu mesajını reddedip modernizm ve kapitalizm bataklığında yuvarlananlar Ayasofya’yı da kapatmışlardır. Batı’ya şirin gözükmek için böyle bir ihanet içine girmişlerdir. Türkiye’deki kavga Batıcı-İslâmcı kavgası olup bu mücadelenin sonunda dünya milletlerine ebedî şifayı da dağıtabiliriz. Ancak bunu Necip Fazıl’ın dediği gibi Büyük İslâm inkılabı ile sağlayabiliriz. 

Bugün Cuma ve 1 Şubat. Güneşli bir kış günü. Bir tevafuku hatırlatalım. 1 Şubat, Kemalist düzen tarafından İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun ilk gözaltına alınışıdır. Merhum mütefekkirin 28 Şubat dönemindeki çağrısı bugün de geçerlidir: “Müslümanlar dik durun, karşınızda leşler var!” 
İcazetli dava yürümez. Dost düşman herkes şunu bilsin ki, İslâmcı hareket savunmada değil, taarruzdadır. Yalvarmanın değil, emretmenin avantajına inanıyoruz. Kimseden sadaka istemiyoruz! Hakkımızı ve hürriyetimizi almaya geldik!
Şu mevzuya da temas etmek istiyorum. Her şeye provokasyon demek doğru bir tavır değildir. Bir zamanlar, her şeye “Yahudi oyunu” deme huyu vardı. Düşman düşmanlığını yapacak ama biz de pasifize olmamalıyız. Osman Gazi’nin söylediği gibi, “savaşı biz başlatır, biz bitiririz!”. Yani amacımızı çerçeveledikten sonra ve niyetimiz hâlis olduktan sonra, eğer birileri bir şey yapacaksa, o zaman “provokasyonlar da bize yarar” deriz. Ancak içimizdekilerin sık sık provokasyon söylemi ve paranoyası ile düşmanın manipülasyonu gibi davranmasını da kabul edemeyiz. Davan haksa yürüyeceksin, hiçbir hesap yapmadan, hiç kimseden çekinmeden! Şeyh Edebali’nin dediği gibi, “haklı olduğun mücadeleden korkma!”

15 Temmuz şehidlerimizi de rahmetle analım. Zira şehidler bizim işaret kandillerimizdir. Onların emanetini yere düşürmeyeceğiz ve daha ileri götüreceğiz!

Dinimizin, dilimizin, ilmimizin, ırzımızın ve mâbedimizin öcünün davacısı bir gençlik olmaya geldik! Organize eden Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu’na teşekkür ederiz. 

Batı emperyalizminin içimizde yetiştirdiği gönüllü ajanlardan ve ilmimize, irfanımıza, eğitimimize ve rejimimize vurduğu prangalardan kurtulmakla ancak hürriyet olur. Ancak o zaman İslâm âlemine ve bütün dünyaya İslâm’ın kurtarıcı mesajını ulaştırabiliriz. Emperyalizme karşı ezilen tüm halkları sahiplenebiliriz. Venezüella lideri Nicolas Maduro’ya buradan selam olsun. 

Hâkim davaya mahkûm tavır yakışmaz.

Müslüman sürünmez, ezer! 

Ya Muntakîm Allah, bizi, intikamına memur et!


Fotoğraf: Baran Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Kâzım Albayrak konuşma yaparken...

Baran Dergisi 630. Sayı