Aşağıda okuyacağınız röportaj, Bloomberg HT televizyon kanalında yayınlandı. Röportajda Davos zirvesini takip eden Cüneyt Zapsu, Davos’un gündeminin çok farklı bir noktada, Telegram-Zihin Kontrolü meselesi üzerinde olduğunu söylüyor. Zapsu, Yuval Noah Harari(*) isimli bir profesörün oturumuna katıldığını söyledikten sonra, Yeni Dünya Düzeni’nin küçük bir elit grup tarafından yönetileceğini, bağımsız düşünebilen insan soyunun yok olacağının altını çiziyor. “Biyo-kimyasal, biyo-metrik sensörlerle” insanların ne düşüneceği, ne hissedeceği ölçülüp kaydediliyor diyor. Özetle yenidünya düzeninde insan, “düşünmeyen, hissetmeyen” fakat öyle olduğunu zanneden bir hale gelecek diyor. İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun “Telegram” üzerinden verdiği “metafizik dünya savaşının”(**) Davos’ta gündeme gelmiş olması ve “Yeni Dünya Düzeni buradan başlasın” çağrısının önemi bir kez daha anlaşılıyor mu? Tehlikenin farkında mısınız? Ve bu karanlıktan çıkış yolunun adresinin?..

CÜNEYT ZAPSU: “BAĞIMSIZ DÜŞÜNEN SON İNSAN NESLİYİZ”
- 48. Dünya Ekonomi Forumu toplantılarından özel yayınlarımız devam ediyor. Yanımızda Forum’un kıdemli danışmanı Cüneyt Zapsu var. Efendim hoşgeldiniz yayınımıza. “Ayrışmış Bir Dünya” sloganıyla başladı. Dünya liderleri burada. Fransa’dan, Kanada’dan, Çin’den, tüm dünyadan liderler burada. Bugün Trump’ın da gelmesi ve yarın kapanış oturumunu yapması bekleniyor. Sizin gözlemlediğiniz, burada gelişen durum nedir?

Cüneyt Zapsu: Şimdi “ayrışmış dünya” deniyor ama aslında çok daha farklı şeyler de var. Türkiye’de sanırım şu an saat 5’i geçmek üzere. Kaç kişi seyretti bilmiyorum ama işlerine gelir ve hoşlarına giderse de, bu dediklerimi anlatsınlar. Çok değişik bir mecraya değinmek istiyorum. O da, bakın Davos’ta G-7’nin 6 devlet başkanı burada. Yedincisi Japonya’nın da bütün bakanları burada. Misalen az önce konferans merkezinde Kanada başkanı elinde çantasıyla yürüyor. Veya yanımda holde Ürdün kraliçesi tek başına geziyor. Doğrudur herkes burada vesaire ama World Economic Forum siyasi bir sirk değil sadece. Siyaset değil zaten. Bakın 90’ların başlarında ilk gelmeye başladığımda “Kök Hücre” olayı konuşuluyordu. 15 sene sonra dünyada konuşulmaya başlandı. Veyahut yine hatırlıyorum 90’ların başında Bill Gates bugünkü akıllı cep telefonlarımızdan bahsediyordu. 90’ların başlarında daha normal cep telefonları yokken. World Economic Forum biraz farklı. İzin verirseniz izleyicilerimize bambaşka bir yönünü anlatayım. Bu sene dikkatimi çeken ve beni de biraz rahatsız eden bir konu aslında. Profesör Harari’nin bir oturumuna girdim dün. O oturum hakkında bazı notlar aldım. O notlar şu yüzden. Bugüne kadar, çok değil 15-20 sene sonra, sizler kesin yaşarsınız, belki bizler de yaşarız. İnsanların bambaşka bir cins haline gelme durumu var. Yani şu anda yaşadığımız, son normal insan jenerasyonu. İzin verirseniz, notlarım var, yanlış bir şey anlatmayayım diye, o kadar hoşuma gitti ki, notlar almaya başladım. Bir daktiloya da çektim notlarımı. Çok değil 15-20 sene dedim. Nasıl ki Taş devrinden birçok değişik cinsten sonra bizim cinsimiz yani Homo Sapiens yaşayabildi. Bundan sonra da, bizden sonraki jenerasyonda, insanların bağımsız olarak yaşayamayacakları kanaati çıktı ortaya. Küçük bir elit grup idare edecek insanlığı. Sadece memleketleri değil. Yani bağımsız düşüncelerini kaybetmiş bir insanlıktan bahsediyoruz.
Tarihe baktığınızda imparatorluklar hep toprakla ölçülmüşler. Osmanlı imparatorluğu şöyle, bilmem ne imparatorluğu böyle…  Sonra 200 sene evvel ilk sanayi devrimi, makineler, makinelerin sahibi, teknolojinin sahibi insanları yönetmiş ve ilk başta toprak sahipleri aristokratlar, bir de avamlar. Sonradan kapitalistler proleterler. Şimdi ise yeni devrim, yeni çağda ve bu çok çabuk ilerliyor, datanın sahibi, verilerin sahibi çok çok küçük bir elit grubun olma tehlikesi var. Diğerleri de idare edilenler. Nasıl? Profesör Harari enteresan bir insan. Bilenler bilir, Homo Sapiens kitabının yazarı. Bizler hala korkuyoruz, işte telefonumuz heklendi, bilgisayarımız heklendi. Artık o geride kalmış bir olay. Verilerimiz heklenmekle kalmıyor.  Yavaş yavaş beynimiz heklenmeye başlandı. Başlandı bile. Şöyle ki beyin dalgaları bir takım biyometrik sensörlerle ölçülmeye başlandı. Ve bunlar elektrik akımlarına çevrilerek, veriler alınıp analiz edilmeye başlandı.  Sizin kendinizin ne düşüneceğiniz, birini gördüğünüz an hemen görüyor. Ne düşündüğünüz, ne düşüneceğinizi, nasıl reaksiyon verebileceğinizi anlamaya başladılar. Yani biyo-kimyasal sensörler var artık. Ve şundan da kurtulmak yok yani. Kurtulamazsınız. Ben bu telefonu kullanmayacağım. Sen kullanmıyorsan yanındaki kullanıyor. Yani kurtulmanın imkânı yok. Yani kurtulamazsınız da. En basit bir misal vereceğim. Sağlık… Şimdi şu aletleri takıyoruz, ben de takıyorum, kalbinizi ölçüyor bilmem ne… Neye bağlı? Samsung. Veya başka bir telefon. Ama onlar bunları her bir yerde saklıyor. Veriler ışık hızıyla gidiyor ve istedikleri kadar kopyalanabiliyor, istediğiniz yerde.
- Davos’da korkunç bir verinin ve geleceğin ve teknolojinin ağırlığı hissediliyor fakat bizim gördüğümüz Türkiye’nin ağırlığı çok fazla artık yok mu, siz ne düşünüyorsunuz? Bu konudaki görüşünüzü de alabilir miyiz?

Cüneyt Zapsu: Bizim ağırlığımız hiçbir zaman olmadı ki. Çünkü ben Türkiye’nin her zaman herkese de söyledim. Türkiye’nin eksiği PR’dır. Pazarlamadır. Ne bizim iş adamlarımız, kusura bakmayın her şeyi hükümetten şundan bundan beklememek lazım. Bizim iş adamlarımızı gördünüz mü neredeler? Yani ben şurada Türk bayrağı taşıyorum, bilhassa, inadına, birileri bir Türk görsünler diye. Yani Türk dediğiniz zaman şu anda ne düşünüldüğünü biliyorsunuz. Ama iş adamlarımız da buraya gelip, kendilerini gösterip, herhangi bir oturumda bir Türk iş adamı görmek mümkün değil.

Biraz evvel bahsettiğim şeyi izin verirsen bitireyim çünkü çok enteresan bir konu. Mesela şimdiye kadar dört milyar sene diyorlar, insanlık var. Dört milyar senede belli bir tabiî kanunlarla, Allah’ın kanunlarıyla gelişmişiz. Şimdi de tabiî Allah’ın kanunları ama tabii-doğal olmayacak. Bundan sonra artık bu biyo-teknolojinin sahipleri bizi yönlendirecekler. Yani ne yiyeceksin, ne içeceksin, ne düşüneceksin. Bu arada Prof. Harari kendisi Kudüs’te Hebrew üniversitesinde. Buna rağmen enteresan bir konu daha söyledi. Dedi ki şu anda, konuştuğumuz anda İsrail Hükümeti Batı Şeria’da her canlıyı, yani sadece insan da değil, hepsini, dünya tarihinde görülmedik bir şekilde 24 saat 365 gün kontrol altına alıyor. Görülmemiş bir şeye soktu. Ve bunu İsrail’in dışında da, bu işin ne kadar önemli olduğunu anlayıp bir kontrol bir regülasyonu haline getiren bir tek Çin var. “Batı”, daha ileri teknoloji olan devletlerde ise hala daha insan hakları, şu, bu… İnsan Hakları filan deyip devletler karışmıyor ama şirketlere kimse bakmıyor, hiçbir regülasyon yok. Çözüm: Bilmiyoruz. Ama regüle edilmesi lazım. En güzel regülasyon da açık, yani ne yapılacağı, kimin nasıl regüle edilebileceği… Son bir şey daha söyleyeyim bu konuda. Benim kızlarımdan biri ikinci master’ını yaptı bu konularla ilgili. Aylar önce bir şey söylemişti. “Baba şu anda yaşadığımız jenerasyon son bağımsız düşünen insan jenerasyonu olacak. Bundan sonra bizim çocuklarımız bağımsız olmayacak. Onları bu yeni gelen insan çağına yetiştirmemiz lazım. Dini telkinler vermemiz lazım.” Ben bunları dinledikten sonra tabii uyandım. Bunu da herkese anlatmak istedim. Davos budur bu arada. Davos sadece işte efendim dolar çıktı, bilmem ne yaptı ya da politikacılar birbirini gördü meselesi değil.

* Yuval Noah Harari, 1976 İsrail doğumlu tarihçi ve yazar. Dünyada çok satanlar listesindeki Hayvanlardan Tanrılara Sapiens ve "Homo Deus - Yarının Kısa Bir tarihi" isimli kitabın yazarıdır. Kudüs İbrani Üniversitesi’nde tarih dersleri veriyor.

** Akademya Dergisi’nin “Telegram Özel Sayısı”nda Hayreddin Soykan imzalı yazının başlığı: “Mirzabeyoğlu’nun Verdiği Metafizik Dünya Savaşı”.

Baran Dergisi 578. Sayı