Şu anda Amerikan ordusu hükümetin kendilerine bir sorumluluk yükleyerek terk ettiğini hissediyor olmalı, çünkü Trump, orduyu Suriye sınırlarından çekmeye hazırlanıyor. Bu enteresan bir gelişme. Sürekli söylüyorum; Donald Trump bana göre ABD’nin bu zamana kadarki en iyi başkanı. On yıllardır devam eden Kudüs meselesini netleştirdi; bu bir şaka değil. ABD’nin Kudüs’te Büyükelçiliği olup olmayacağı tartışması Amerikan Kongresi’nin iki kanadının kararları üzerinde de senelerdir etkili oluyordu. Daha önce, Müslüman ülkelerden gelecek tepkiler sebebiyle bunun yapılabilmesine cesaret edilemiyor, müttefikleri olan Arapların buna itiraz etmesinden korkuyorlardı; ama Trump yaptı. Bu kararla beraber Müslüman olarak anılan Arap hükümetlerinin ABD ile iyi ilişkilerini koruduğu görüldü. Bir kaç istisna hariç Amerikan emperyalizminin ajanı oldukları ve Siyonistlerin yenilmesini engelledikleri anlaşıldı.

Suriye rejimi, bölgede Siyonizm’e karşı mücadele eden istisnalar arasında ve kimsenin ajanı değil. İran ve Hizbullah’ın Şii savaşçılarıyla irtibatı var. Hizbullah, mukaddes Filistin topraklarında Siyonizm’e karşı en önemli direnişçilerden birisi, diğer Filistinli direnişçi gruplar onlar kadar kuvvetli değiller.  Onun haricinde Filistin halkına silahlı destek veren iki yapı kalıyor. Bunlar İran ve Hizbullah. 

Türkiye ise ordusu on yıllarca evvel ajanlar tarafından ele geçirilmiş bir ülke. Sadece Amerikan çıkarları için NATO’nun üyesi olmak adına Kore’ye asker gönderdi. Bunu yapmasına rağmen vatansever olan başbakanları bir darbe neticesinde önce hapse atıldı, sonra idam edildi. ABD,  Gönüldaş Erdoğan iktidara gelene kadar Türkiye’yi ileri uç karakolu olarak kullandı. Erdoğan, Türkiye’nin gücünü artırarak yönetiyor. ABD, çok tehlikeli bir müttefiki olan Gülen vasıtasıyla bir darbe teşebbüsünde bulundu ve Erdoğan’ı öldürmek istedi. Erdoğan’ı Allah muhafaza etti ve şimdi öncekinden daha güçlü olarak iktidarda. 

Kürt meselesi hariç birçok meselede onun politikasını destekliyorum. ABD, Kürtleri manipüle etti; bir anda Marksist-Leninist Kürtleri silahlandırdı. Onları DAİŞ’e karşı savaşmak için kullandı; İslâm Devleti (DAİŞ) Suudi Arabistan tarafından düşmanların faydasına olacak şekilde aşırılaştırıldı.

Uluslararası hukuka göre Suriye topraklarına hiç bir gücün müdahale etmek hakkı yok. Şu an toprakları işgal altında. Suriye’deki tek yetkili Suriye hükümetidir. Ne yazık ki, bu şartlar Suriye halkının düşmanları tarafından gerçek İslâmcılar ve mücahidler birbirleriyle savaştırıldı. DAİŞ propagandası yapmıyorum; şunu söyleyeyim ki, İslâm Devleti başlangıçta gerçek Müslümanlardan oluşuyordu. Ehl-i Sünnet çizgisine bağlı bir Baasçı komutan olan İzzet İbrahim ed-Duri tarafından yönetiliyordu. Tıpkı Baran, Aylık, Furkan ve Türkiye’deki diğer gönüldaşlarım gibi ekseriyetle Nakşibendîlerden oluşuyordu. Evet, daha sonra emperyalistler tarafından yapılan müdahalelerle bu yapı bozulmuş olabilir; fakat bu durum ABD’nin İslâm devletini bahane ederek binlerce sivil insanı öldürmesini de haklı çıkarmaz. ABD ordusu ve askerleri bölgedeki büyük problemlerin başında gelir.

Amerikan ordusu her yere müdahalelerde bulunuyor, her yerde Amerikan üsleri var. Amerikan vatandaşları ekonomik olarak zor durumda ve daha iyi yaşamayı hak ediyorlar. Trump, Amerikan ordusunun her yere müdahale etme alışkanlığını değiştiriyor ve İngiltere, Fransa, Almanya kim isterse kendi ordularını gönderebilir diyor. Bu sadece başlangıç.

ABD, Dick Cheney’in manipülasyonu neticesinde Irak’ı işgal etti. Burada milyarlarca dolar harcadılar. Cheney, George Bush’a kimyasal silahlar konusunda yalan söyleyerek kandırdı, zira kendisi de kandırıldığını söyledi. Her gün Filistinlileri öldüren İsrail atom bombasına sahipken, İsrail’i vurmasından korktukları Irak’ın kimyasal silahlara sahip olmasından mı rahatsız oldular? Neticede Irak’ı işgali ve yerle bir etmeyi tercih ettiler. Irak ordusu zayıf bir ordu olmamasına rağmen hükümet içerisindeki ajanlar bu işgali kolaylaştırdı. Daha sonra işbirlikçi hükümetler kuruldu.

Bugün ise Irak’ın güneyinde yaşayan Şiiler ile Arap dünyasındaki en büyük komünist organizasyon olan Irak Komünist Partisi Irak’ı yönetiyor. 

Suriye’ye dönecek olursak. Suriye’de çok önemli Müslüman unsurlar var. Suriyelilerin büyük çoğunluğu Ehl-i Sünnet çizgisine bağlı Müslümanlar, bunların bazıları Suudi Arabistan ve ABD tarafından manipüle edilerek kullanılıyor; fakat kandırıldıkları için bu onların Müslüman olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Suriye, 1966 senesinden beri Baas tarafından yönetiliyor ve Müslümanından Hıristiyanına tüm kesimler rejime saygı duyuyordu.

Suriye’nin kuzeyinde Kürtler yaşıyor, esasında bu topluluk Anadoluludur. İngilizler ve Fransızların anlaşarak çizdikleri sınırların ardından buradan koparıldılar. Kürtler, I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Ermenilerle problemler yaşadılar. Şehid Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun dedesi de, en büyük Kürt aşiretlerinden birinin reisi ve komutan olarak bu sürecin içerisinde bulundu. Daha sonra ise Kemalist askerlerle olan çatışmalar sebebiyle binlerce Kürt, Irak ve Suriye sınırının ötesine geçti. Suriye’deki Kürtler birçok haktan mahrum bırakıldı, Suriye’de yaşamalarına rağmen kimlikleri verilmedi. Bugün ise komplike bir takım şeyler yaşanıyor ve kurulması muhtemel bir Kürt devletinden bahsediliyor. İdeolojik sebepler dolayısıyla Türkiye bu duruma karşı çıkıyor. 

ABD, Kürtleri işgal için çıkarları doğrultusunda kullandıktan sonra kendisinden bekleneni yaparak müttefiklerini sattı. Ben savaşın son bulmasını ve Türkiye’nin Müslüman bir devlet olarak büyük bir güç hâline gelmesini istiyorum. İran da önemli bir güç; fakat İran Şii bir rejime sahip. İran, Yahudiler de dahil tüm azınlıkların parlamentoda en az bir temsilcisi olmasına müsaade ediyor. Ben bir Sünnî’yim. Müslüman Arapların yüzde 70’i, Müslümanların yüzde 90’ı Sünnî; fakat Humeynî’nin gerçekleştirdiği devrimi Sünnîler gerçekleştiremedi. Umuyorum Türkiye, Kürtlerle birlikte büyük bir güç hâline gelerek emperyalistler tarafından çizilmiş sınırları değiştirecek. Bu süreçte Erdoğan’ı yalnız bırakmamak ve doğru tercihi yapmasına yardımcı olmak gerekiyor. En iyisini ümid etmek, en kötüsüne hazırlanmak zorundayız! 
 
Allahü Ekber
23.12.2018
Tercüme: Faruk Hanedar


Baran Dergisi 624. Sayı