Cumhurbaşkanı gönüldaş Erdoğan’ın Almanya ziyaretini yorumlayacağım. Bu hem Türkiye, hem de Almanya için özel bir ziyaretti. Almanya’da bir çok Türk bulunuyor. Bilhassa 1950 ve 1960’larda yüzbinlerce Türk Almanya’ya göç etti. Bunların bazılarıyla tanışma fırsatım oldu.

Türkler hakları için pek mücadele etmiyorlar. Yabancı işçi statüsünde çalışıyor ve Almanların onlara hak ettiği ödemeleri yaptığı söylenemez. Türkler elli yıl önce daha dayanışmacı ve organizeydiler. Almanya, endüstride ucuz işçiye ihtiyacı olduğu için yabancı işçi olarak göçmenlerin ülkeye girmesine müsaade etti. 

Erdoğan’ın bazı davranışlarını kritik etmek istiyorum. Ben Stalinist bir Komünist iken Erdoğan’ı tanımıyordum; fakat biliyorum ki Erdoğan bir Türk vatanseveri, gerçek bir Müslüman, kesinlikle münafık değil. Malûm, İslâm coğrafyasında Müslüman olarak bilinip öyle olmayanlar da var. Müslüman Kardeşler ideolojisini benimsiyor. Müslüman Kardeşler esasında ihtilalci bir yapıya sahip. İslâmî kurallarla yönetilen bir düzen kurmayı deniyorlar; fakat Müslüman olmayanlara saldırmıyorlar. 

Bana sorarsanız Erdoğan bir çok hata yaptı. Almanya’da bulunan bir Türk gazetecinin basın toplantısına katılması hususunda da yanlış yaptı. Mevzu bahis gazeteci Kemalist bir gazeteci, Gülenist değil ve bence ajan da değil. Elbette sorulacak her soruyu cevaplamama hakkı var; fakat muhalif basına sahip olmak önemlidir. Muhalif haberlerin yapılması faydalıdır. Kumandan Salih Mirzabeyoğlu da Türkiye’de yaşananları tenkid ediyordu. Muhalifler yapılan yanlışlara dikkat çekerler ve bu kesinlikle gereklidir. 

Venezüella’nın da şu an içinde bulunduğu durumun sebeplerinden birisi bu. Maduro liderliğindeki Venezüella şu anda dünyanın en büyük finansal trajedilerinden birisini yaşıyor. Bir benzerini Almanya 1920’lerde yaşamıştı. Şu an dünyanın en büyük ekonomik güçlerinden birisi olan Çin de böyle durumu tecrübe etmişti. Şimdi de Türkiye böyle bir tehlike ile karşı karşıya. Maduro, bir çok defa Türkiye’ye geldi, bu güzel bir şey. Üstelik benim gibi bir Bolivaryan olan yoldaş Maduro ile Türkiye idarecileri arasında ideolojik bir akrabalık yok. Erdoğan öncesinde Türkiye rejiminin ABD ile bir problemi yoktu, bu da onun kimsenin ajanı olmadığını gösteren şeylerden biri. Erdoğan, M. Kemal’den bu zamana Türkiye’nin en güçlü ve önemli siyasî kişiliği. 

Erdoğan’ın yanlışlar yaptığını söyledim. Suriye meselesinde bir çok yanlış yaptı. Biraz daha dikkatli ve ılımlı politika ile barış sağlanabilirdi. Türkiye’deki Kürtlerin manipüle edilmesi dolayısıyla bu hususta da bir takım yanlışları oldu. Kürt nasyonalist hareketinin temsilcilerini cezaevlerine gönderdi. Onların ideolojik farklardan dolayı yaptıkları siyasî muhalefete müsaade edebilirdi. Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde Kürtlere yönelik operasyonlar düzenledi. Onların içerisinde Amerikan emperyalizmine ve Siyonizm’e hizmet eden ajanlar olduğu doğru; fakat hepsi öyle değil. Kürt hareketinin içerisine nüfuz ederek onları manipüle ediyorlar. 

Gönüldaş Erdoğan, ona muhalif olan vatansever basını da muhafaza etmelidir. İdeolojik bir takım farklılıklardan dolayı fikir ayrılıkları olabilir; fakat bu da onların hakkıdır. Erdoğan’ın onların gözünde bir diktatör olarak algılanması ise yanlış. Hükümetler basını kontrol etmeyi ister, bunu anlayabiliyorum, çünkü bu dünyanın her yerinde olan bir şey. Sovyetler Birliği de tüm basını kontrol altında tutuyordu. 

Ümid ediyorum ki, Erdoğan daha uzun seneler demokratik seçimlerle iktidarını devam ettirecek. Üstelik Kürtlerin büyük bir çoğunluğunun oyunu alarak ve onların haklarını vererek bunu sürdürecek. Türkiye, tekrar tam bağımsız bir ülke hâline gelecek. Şu anda bağımsız bir ülke değil; yabancı üsler ile işgal edilmiş durumda. Almanya ile de bu hususta problemler yaşadı. Almanya, Türkiye’den çekiniyor. Çünkü Almanya’da üç milyon Türk yaşıyor. 

Türkiye, Venezüella ile ilişkilerini devam ettirmeli. Başkan Maduro, gerçekten bağımsız bir lider. Siyonist yahut emperyalist ajanı değil. Unutulmamalı ki, Venezüella, İsrail Gazze’de terörist saldırılar gerçekleştirdiğinde karşılıklı ilişkileri tamamen kesen tek devlettir. Ayrıca, Türkiye tarihinde önemli bir yeri olan Jön Türkler içerisinde de Yahudiliğin farklı mezheplerine mensup olanlar vardı; fakat bunların hepsinin ajan ya da hain olduğunu söyleyemeyiz.
Tekrar ediyorum; gönüldaş Erdoğan ve Türkiye’nin yanındayız.
 
Allahu Ekber!
29.09.2018


Baran Dergisi 612. Sayı