Bu hafta kısa kısa Venezüella, Mısır, Etiyopya ve Yemen’de yaşanan hadiseleri değerlendireceğim.

Venezüella ile başlamak istiyorum. Venezüella yer altı kaynakları bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biri. Buna rağmen bugün bir Amerikan Doları, bir milyon Venezüella Bolivar’ı ediyor ki Bolivar, 1940’larda çok güçlü bir para birimiydi. Dolayısıyla Venezüella her zaman ABD’nin dikkatini çeken bir ülke oldu. Devrime içeriden ihanet edilip de Chavez’in suikasta uğramasının ardından kötü gidiş hızlandı. Chavez’e yapılan ihanet sebebiyle Maduro da bir suikasta uğramamak için son derece dikkatli davranıyor. Chavez rejimi, dünyanın halkı tarafından en çok sevilen hükümetinin Venezüella’da doğmasını sağlamıştı. Bazı kriminal tipler, o günlerden bugünlere gelinmesine sebep oldu. Ordu, devrimi destekliyor; fakat artık kontrolü sağlamakta güçlük çekiyor. Yapılan bazı politik hatalar da kriminal tipler vasıtasıyla gerçekleşen tahribatın tuzu biberi oldu. Venezüella teslim olmadığı için bunlar yaşanıyor. Ailelerimiz fakir insanlar değildi; refah düzeyleri yüksek, dürüst insanlardı. Bugün gelinen durum inanılır gibi değil. Maalesef Venezüella’nın durumunu sık sık konuşmaya devam edeceğiz.

Mısır, Etiyopya ve Yemen’den de bahsedelim.

Bölgede Suudi Arabistan’ın pozisyonu çok önemli. Suudlar, Yemen’in Şiileri olan Husilerle savaşıyor; Husiler tarihî bağları ve inançları sebebiyle İran tarafından destekleniyor. Suriye’de de Suudi Arabistan ve İran’ın rekabeti söz konusu. Mısır’ın şu anki pozisyonuna da dikkat etmeliyiz. İllegal askerî bir rejim tarafından yönetilen Mısır’ın tavrından da memnun olmamız mümkün değil. Mısır rejimi de Suudi Arabistan gibi ABD’ye bağlı hareket ediyor. Yapmış olduğu milyon dolarlık anlaşmalarla para üzerinden ABD’ye bağlandı. Dolayısıyla hainlik yaparak İsrail ile güvenlik meselesi çerçevesinde anlaştılar, ihanetleri de devam edecektir. Mısır, geçmişte Yemen’e başarısız bir müdahalede bulunmuştu, o dönemde Yemen İngiliz sömürgesi konumundaydı. Yemen konusuna bakışlarına bunun da tesiri var. Britanya, Roma İmparatorluğu’nun ardından dünyanın gelmiş geçmiş en dâhi kolonyal imparatorluğuydu. Roma İmparatorluğu, şu anda İtalya sınırlarında kalan küçük bir bölgeden doğup dünyaya hükmetmişti.

Yemen her zaman karışıklığın yaşandığı bir bölge olmuştur. Son birkaç yılda Yemen’in güney bölgesine tonlarca bomba atıldı. Suudi Arabistan’ın başını çektiği bir koalisyon tarafından bu bombalamalar yapıldı. İran ise isyancılara karşı Husilere roket ve sair silah yardımında bulundu; fakat bu yardım Amerikan uçaklarıyla, füzelerle yapılan saldırılara karşı neredeyse hiçbir anlam ifade etmiyor.

Mısır, Suudi Arabistan ve ABD’ye karşı bağımlılığı ve örtüşen karşılıklı çıkarları olmasına rağmen Yemen’e doğrudan müdahaleyi reddetti. Amerika da doğrudan değil, Yemen’de denenen hükümete destek vererek dolaylı yollarla müdahalede bulundu. Eski lider Ali Abdullah Salih’i tekrar iktidara getirmek istediler; fakat Salih öldürüldü. Suudi Arabistan, Yemen insanını kölesi olarak kullanmaya devam etmek istiyor. Bölgede çatışmaları durdurmaya çalışıyormuş numarası yapsa da yangının başlıca sebebi Suudi Arabistan. Hac mevsimlerinde mukaddes mekânlar olan Mekke ve Medine’nin güvenliği Siyonist bir şirket tarafından sağlanıyor. İsrail, Suudi Arabistan’ın baş müttefikidir.

Vehhabî değilim ve Vahhabî aşırılığını sevmem. Bu zümre, ABD’nin desteğiyle idareyi elinde tutmaya çalışan hain bir azınlık. Bu radikal zümrenin ilkel ve İslâm ile bağdaşmayan bir din anlayışı var. İslâm, hoşgörülü bir dindir; tarih boyunca Vahhabîlerin şu an yaptığı kadar adaletsizlik yapmamıştır, diğer inançlara tolerans göstermiştir.

Etiyopya’ya gelecek olursak. Etiyopya, sadece İtalyanlar tarafından işgale uğramış bir memlekettir. Etiyopya’nın tarihte uzun yıllar ve yine bugün Hıristiyan fanatikler tarafından yönetildiği bilinir, esasında bütün Batı devletler de Hıristiyan fanatiklerin elindedir. Bölgede Müslümanların da azımsanamayacak sayıda olduğunu belirtmek gerek. Özellikle Etiyopya’nın bir eyaleti olan Eritre’de Müslümanlar zulüm görüyor. Burada Eritre Kurtuluş Cephesi kurulmuştur. Bu mücadele uzun yıllar devam etmiştir. Ayrıca Somali’de de gerçek Müslümanlardan oluşan bir cephe Etiyopya’ya karşı mücadele etmiş, Etiyopya ile Somali arasında “Ogaden Savaşı” yaşanmıştır. Etiyopya bu hafta yeniden Somalili Müslümanlara karşı saldırıya geçti. Mısır, Sudan ve Etiyopya üçgenine de dikkat etmek gerekiyor.

Son olarak Türkiye’ye değinelim. Erdoğan, şu an dünyadaki en önemli liderlerden birisi. ABD’nin uşaklığını yapmayan sayılı liderlerden biri. İsrail’in müttefiki olan Gülenist hainler üzerinden ABD ile çatıştılar. Türkiye ile ABD arasındaki gerginlik Evanjelik klik üzerinden devam ediyor. Umudum, Erdoğan’ın doğru yolunda ilerlemekten geri durmayacağı ve Türkiye’yi özlenen o güçlü günlerine döndüreceği yönünde.

Allahü Ekber!
 
04.08.2018


Baran Dergisi 604. Sayı