Bu hafta Bolivya’nın eski devlet Başkanı Evo Moreles hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. Görevi terk etmesinin ardından bir çok insan onun geri dönmesini arzu etti. Çünkü Morales Bolivya’nın güçlenmesi gibi bir çok doğru şey yaptı. Eğer devlet başkanı olarak devam etseydi muhtemelen onu öldüreceklerdi. Nitekim bir darbe teşebbüsünde bulunuldu, o ülkesini kurtarmaya çalıştı ve nispeten başarılı da oldu. En azından hâlâ hayatta ve ülkesini terk etmek zorunda kalsa da Meksika’da özgür. Geçtiğimiz gün tedavi maksadıyla Küba’ya gitti.

Bolivya’da, kongrede bir değişiklik olmadı, aynı kongre vazifesine devam ediyor. Kirli ve hain bir kadın ise başkanlığı ele geçirdi. Bolivya’nın yeni devlet başkanı olan bu Evanjelik kadın Brezilya’daki Bolsonaro’ya yakın birisi. Her yerde Amerikan ajanları iktidara getiriliyor. Jeanine Anez, kendi devlet başkanına ihanet ederek kendisinin yeni devlet başkanı olduğunu ilan etti. Fakat kongre yoluna devam ediyor ve kongrenin çoğunluğu Evo Morales destekçilerinden müteşekkil. Morales, son derece akıllı bir politik hamle ile mevzunun neticelenmesine müsaade etmeden bu şartları oluşturdu. Doğru adımlarla binlerce insanın hayatını kurtardı. Böylece içerisinde hainlerin bulunduğu ordu maksadına ulaşamayacak. Beyaz yahut beyazlar denilen resmî görevliler ülkeyi kontrol edecek. Buna mukabil Morales’in ülkeyi terk etmesinin yanlış bir adım olduğunu düşünmüyorum; çünkü kongre aynı şekilde çalışmaya devam ediyor. Bolivya halkı tarafından seçilen millî meclis... Venezüella’ya değil de Meksika’ya gitmesi de son derece doğruydu. Küba’ya da uzak değil. Meksika devlet başkanı yasal ve seçimlerle iktidara gelmiş bir devlet başkanı. Doğru tarafta durmaya; fakat ekonomik sebeplerle ABD ile ilişkilerini de iyi tutmaya çalışan birisi. Küba’ya yakın olduğundan tedavi olmak için Küba’ya gitti, sağlığının ne durumda olduğunu bilmiyorum; fakat tedavi olduğu heyet kendine Bolivya’da bakan doktor heyeti.

 Bolivya’da ne olduğunu tam olarak bilemiyorum. Umuyorum bir iç savaş yaşanmaz; çünkü böyle bir ihtimalde binlerce yerli hayatını kaybedecektir. Şu an iktidarı ele geçiren hükümetin ise iktidarda kalamayacağı aşikâr. Neticede Bolivya’da bir seçim yapılacak ve seçimlere girebildiği takdirde Evo Morales kazanacaktır. Ülkenin çoğunluğu hâlâ onu destekliyor.

Öte yandan enteresan şeyler de oluyor. Kübalı doktorları Bolivya’dan sınır dışı ediyorlar. Bunun hakkında daha önce konuşmuştum, Kübalı doktorlar ellerinden geldiğince herkese yardımcı oluyorlar. Ücretsiz sağlık hizmetleri ve ilaç temin ediyorlar. Dolayısıyla bu insanları menfi yönde etkileyecek bir adım. Kübalı doktorlar en ücra köşelere kadar gidiyordu, Bolivyalı doktorlar bu konuda yeterli değil.
ABD tarihinin şu ana kadarki en iyi devlet başkanı olan Trump, kendisi Hıristiyan olmasına rağmen kızını bir Yahudi ile evlendirdi. Kızı Yahudi oldu. Üstelik damadı bir Siyonist ajanı. Bir Hıristiyan nasıl Yahudi olabilir? Gerçek Musevîlere bir şey söylemiyorum; fakat Siyonist Yahudiler Musevî değil. Onlar öldürmek için yaşıyorlar. Musa Aleyhisselam’ın yolundan gittiklerini ve Yehova’ya inandıklarını söylemelerine rağmen Yaratıcıya isyan ediyorlar. Biz ise onlara karşı direnişe devam ediyor ve zaferin bizim olacağını biliyoruz. Yaşananlar bunu gösteriyor. Daha evvel de bahsetmiştim, Türkiye’deki Yahudileri iyi bildiğimi düşünüyorum. Türkiye’deki Yahudiler Siyonist değiller. Türkiye’yi seviyorlar. Bunlar Seferad orijinli Yahudiler.

Bu mücadelenin neticesinin nasıl olacağını bilemiyoruz. Ümid ediyorum, yeterince yaşar ve görürüz. FHKC’nin 1969’da deklare ettiği gibi, Filistin’de uygun bir devlet kurulduğunu görürüz. Müslümanların, Hıristiyanların ve Yahudilerin birlikte yaşayabildiği bir Filistin devleti... Neden olmasın? Nehirden denize, Ürdün’den Akdeniz’e uzanan bir Filistin devleti...

Bolivya’dan ve Filistin’den bahsettik, Meksika ve Venezüella’nın bahsi geçti. Hepsinin müşterek noktası, çektikleri sıkıntılarda hainlerin büyük pay sahibi olması ve yönetimlerin büyük hatalar yapması. Mesela ben Venezüella’daki hainler sebebiyle hâlâ Fransa’da cezaevindeyim. Para için ihanet eden ve ülkeyi harabeye çeviren insanlar... Fakat buna mukabil iyi ve kaliteli insanlar da var.

Türkiye’ye gelirsek; ideolojik olarak bir çok farklılığımız olsa da, gerçek bir Müslüman olduğunu bildiğim Başkan Erdoğan ile aynı safta bulunuyoruz ve kendisi Türkiye’yi yeniden bağımsızlığına kavuşturmak için mücadele ediyor. Ümid ediyorum, bir kazaya kurban gitmezse -öldürülmezse- bu mücadelenin neticesinde Türkiye bağımsızlığını kazanacak. Yeniden büyük ve güçlü bir devlet inşa edecek. Bu yolda en önemli adım ise Türkler ile Kürtler arasında probleme müsaade etmemek; çünkü bu ancak emperyalistlerin işine yarar.

Erdoğan’ın tüm politikalarını desteklemiyorum; fakat “La ilahe illallah Muhammeden Resûlullah” diyen bir Müslüman olarak onun yanlışlarını düzeltmesini ve zafer kazanmasını ümid ediyorum. Sınırlarını yabancı askerlerden temizlemiş bağımsız bir Türkiye’ye, dış baskılardan kurtulmuş tam bağımsız bir Venezüella’ya erişeceğiz. Uzun bir mücadele hayatının ardından özgür bir şekilde Venezüella’ya dönmeyi ümid ediyorum. Elbette bu olursa, Türkiye’deki gönüldaşlarımın da bunda katkısı büyük olacak. Emperyalizme ve Siyonizm’e karşı verilen mücadelede önemli şahsiyetlerden biriyim. Kumandan Mirzabeyoğlu gibi... Allah ona rahmet eylesin. Kendisi hiç bir baskıya boyun eğmedi ve mücadelesini hayatı boyunca sürdürdü. Ben de onun gibi düşmanlarımızdan korkmuyorum.

Zafer bizim olacak!
Allahü Ekber!
 
07.12.2019
Tercüme: Faruk Hanedar


Baran Dergisi 674. Sayı