“Ne aruz u nahv okudum ne hod sarf
Cehl ile itdüm heba ömri telef
Lik Keşf oldu meani vird ilah
Marifetde olmışam Hanum agah”
 
Firdevsî Tavîl, Osmanlı döneminde yaşamış, çok yönlü bir ilim adamı. Klasik mânâda bir eğitimden geçmemesine rağmen, yukarıdaki şiirinde de bahsettiği gibi kendi kendini yetiştirmiş, çok zengin bir kütüphane oluşturmuş, hatta bazı kitapları elde etmek için uzun seyahatler yapmaktan çekinmemiştir. Çok farklı konulara eğilmiş, meselâ “Davetnâme” isimli eserinde Astroloji, melekler, cinler hakkında, isimleri, görevleri gibi konularda bilgiler vererek, bunların çeşitli vesilelerle “davet” usullerini anlatmıştır. Divan edebiyatı şairleri, “ilmi nücum ve ulûm-u garîbe” gibi ilimlere ait kelime ve kavramları şiirlerinde sık sık kullandıklarından dolayı, Firdevsî Tavîl’in “Davetname”si de bu konuda araştırma yapanlar için önemli bir kaynak olmuştur. Harvard Üniversitesi bu eseri, hem tıpkıbasımını, hem de transkripsiyonunu muhtevî bir şekilde yayınlamış ki, bir vesile ile elimize geçen bu eser, onun hakkında biraz araştırma yapmaya sevketti bizi.
 
HAYATI
Asıl adının Şerafeddin Musa, Şerafeddin İsa, İlyas olduğu, genellikle Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Uzun Firdevsî veya Türk Firdevsî adlarıyla anılan tarihçi, edebiyatçı, aslına bakılırsa “ansiklopedist” gibi çalışmış ilim adamlarından biridir. Çünkü her alanda gerekli bilgileri derleyip toplamış, tarih, tıp, astroloji, tasavvuf, ahlâk, mitoloji, edebiyat, savaş, silahların tarihi, satranç oyununun incelikleri, boyacılık, menakıbname, hadis gibi alanlarda eserler telif etmiştir.
M. Fuad Köprülü’ye göre Firdevsî’nin soyu Sultan Alaeddin Selçukî’ye uzanmaktadır. Büyük dedesi Gazi Genek Bey, Sultan Alaeddin Selçukî’ye hizmet etmiştir. Osman Gazi Bilecik’i fethettiği zaman Gazi Genek Bey’e mansıp vermiştir. Orhan Gazi devrinde ölen Gazi Genek Bey’in oğlu, Gelibolu sancak beyi olan İlyas Beydir. İlyas Bey’in oğlu Hızır Bey, I. Murad devrinde Sultan Höyüğü’ne (Eskişehir) sancak beyi olmuştur. Hızır Bey’in oğlu yani Firdevsî’nin dedesi Bazarlu Bey Ankara savaşında Yıldırım Bayezid’in yanında yer alarak kahramanlıklar göstermiş, oğlu Hacı Genek Bey (Firdevsî’nin babası) ise İstanbul’un fethinde bulunduğu için kendisine zeamet olarak Aydıncık (Edincik) yöresi verilmiştir. Firdevsî, Hacı Genek Bey’in oğlu olup 1453 yılında Aydıncık civarındaki Belkıs Pınarı’nda doğmuştur.
Firdevsî on yedi yaşında iken dönemin ünlü şairi Bursalı Melîhî’den aruz dersleri almış, sonradan Türk sufisi Şeyh İlâhî’den el alarak tarikate girmiştir. Latîfî, Firdevsî’yi eğitimini Bursa’da almasından dolayı Bursalı olarak göstermiştir. Firdevsî’nin hayatı Aydıncık, Bursa, Manisa, Balıkesir ve İstanbul’da geçmiştir. Ölüm tarihi ve yeri kesin olarak bilinmemekle birlikte 1512 yılında İstanbul’da yaşadığı, eserlerinden anlaşılmaktadır.
 
ESERLERİ
Firdevsî’nin manzum, mensur ve hem manzum hem mensur karışık olmak üzere, telif ve tercüme kırktan fazla eseri vardır. Bursalı Mehmed Tahir, “Osmanlı Müellifleri”nde Firdevsî’nin ondört eserinin adını anmıştır. Firdevsî’nin eserleri öğretici, bilgi verici nitelikte olduğundan dili genellikle sadedir. Eserlerinde Türkçe unsurların, özellikle halk dilindeki kelimelerin yanı sıra Arapça, Farsça kelimelerin ve bu dillere ait tamlamaların kullanıldığı görülmektedir.
Süleymanname-i Kebir: Bu eserini Fatih Sultan Mehmed’in isteği üzerine kaleme almıştır. Ancak kitap ikinci Beyazıd döneminde tamamlanmıştır. 380 cilt tutan eserden sonra “tavîl-uzun” lakabını almıştır. Çocukluğunu geçirdiği Belkıs harabeleri ve Edincik çevresinin etkisi ile zihni Süleyman Aleyhisselam’ın hikâyeleri ile dolu olduğundan bu eseri kolayca kaleme almıştır. Eserin tamamı günümüze ulaşmamıştır.
Kutbname: Destan şeklinde yazılmış bir eserdir. 1499’da başlayıp 1503’e kadar süren Midilli baskınını konu alır. Osmanlı–Venedik savaşındaki deniz harekatını anlatan eser aynı zamanda tarihî bir kaynak niteliğindedir.
Münazara-i Seyf u Kalem: Bu eser, kılıç ve kalemin karşılaştırmasını yapar.
Kıssaname-i Süleyman Aleyhisselam: Süleymanname-i Kebir’den önce yazdığı Süleyman kıssalarını topladığı eseridir.
Silahşörname: Almanca’ya dahi çevrilen eserin Türkçe’ye tercümesi yoktur. Silahlar ve silahşörlük hakkında bilgiler içerir.
Satrancname-i Kebir: Satrancın tarihini ve tekniklerini anlatır. İçinde 77 çeşit oyun şekli vardır.
Tercüme-i Cameşüyname: Nasireddin Tusî’nin bu Farsça eserini Türkçe’ye tercüme etmiştir.
Hayatname: Firdevsî, hayatının son dönemlerinde yazdığı bu risalede ahlak ve tasavvuf konularından bahseder.
Tuhfet-ul Hadi: Şeyh Abdullah-ı İlahi menkıbesini ihtiva eder.
Hacı Bektaş Velî Vilayetnamesi: Hacı Bektaş Velî hakkında yazılmış manzum bir eserdir.
Bunların dışında, Firaset’ül İnsan, Pendname-i Eflatun, Hadikat-ul Hakayık, Tecnisat, Tali-i Mevlidi Kebir, Süleymanname vü Belkısname, Kur’ân-ı Kerim’den Tefeüle Dair Risale, Hadis-i Ahsen gibi onlarca eseri daha vardır. Bunların pek çoğu kaybolmuş, bazıları Avrupa kütüphanelerinde görülmüştür.
Eserlerini Türkçe kaleme alması, bildiği her konuda yazması, şahit olduğu veya sağlam kaynaklardan tasdik ettirdiği önemli tarihî hâdiseleri kaleme alması, Osmanlı devrinde pek rastlamadığımız şekilde günlük hâdiseleri de anlatması ve sürekli yazması, onun eserlerini bugün için çok önemli hâle getiriyor. Ne yazık ki, bir-iki eseri dışında, -ki onlar da üniversite bünyesinde yayınlanmış-, diğer eserleri kayıp veya günümüz Türkçesi ile yayınlanmamıştır.
KAYNAK: “Firdevsi-i Tavil and His Davetname”, Harvard Üniversitesi, Yakındoğu Dilleri ve Medeniyetleri Bölümü, 1995
 
Baran Dergisi 488. Sayı