Fransa, Türkiye ve Suriye’den bahsetmek istiyorum. Malûm bu hafta Macron, Türkiye’yi Suriye müdahalesi sebebiyle eleştirdi.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Türk halkının çoğunluğu tarafından seçilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı medya üzerinden Suriye’ye müdahale etmemesi hususunda açıkça uyardı. Macron’un 2018 yılında yapmış olduğu bu açıklamaya mukabil Fransa askerî kuvvetleri 100 yılda Suriye’de yüzbinlerce insanın ölmesine sebebiyet vermiştir. Yüzyılda yüzbinlerce Suriyeli öldürüldü. Kim tarafından? Suriye ile komşu olmayan, hatta Suriye ile aynı kıtada dahî olmayan, binlerce kilometre uzağındaki Fransa tarafından. Üstelik ortada insanlık adına Fransa’nın müdahale etmesini gerektiren hiçbir şey yokken, eski Fransız hükümetleri hiç kimsenin öldürmediği kadar sivil insanın ölümüne sebep oldu. Bunu Osmanlı’yı, yani Türkiye’yi işgal ederken yaptı. Sykes-Picot Anlaşması’yla, Fransızlar ve İngilizler tarafından Osmanlı toprağı olan diğer bölgeler ile Türkiye arasında sunî sınırlar çizildi. Suriye’nin Fransa tarafından işgalinden 20 yıl sonraya kadar bu sınırlar sabit kaldı. 1939’da Hatay Türkiye’ye katıldı.

Bu süreçte Suriye ve Lübnan’ı içine alan bölge Fransızlar, Irak ise İngilizler tarafından işgal edildi. Türkiye Güney’inden emperyalistler tarafından kuşatılmış bir devletti. Doğan güç boşluğunda Ürdün nehri Batı’sına Yahudiler yerleştirildi. Filistin zaten İngiliz işgali altındaydı. 1947 itibariyle İsrail’in kuruluş adımları atıldı. 1967’de ise İsrail genişletildi. Hülasa, Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün, Irak ve tüm Arap coğrafyası işgal edildi. Bölgenin sınırları İsrail’in çıkarları doğrultusunda emperyalistler tarafından dizayn edildi.

Şimdi Suriye özelinde bölgede yaşanan kaostan, bu coğrafyanın tarihî gerçeklerini ve sorumluluklarını görmezden gelen tüm politik figürler mesuldür. Ortadoğu’nun BM, NATO ve emperyalist devletler tarafından dış müdahalelere maruz kalmasına sebeb olundu. Şimdi bir takım değişiklikler yaşanırken, bazı ajan Arap devletleri ABD ve İsrail’in peşine takıldı. Bunlar emperyalizme ve Siyonizm’e ajanlık yapmakta.

Fransa tarihi, sömürgeciliğin tarihidir. Sömürmek için gittikleri Afrika’da da yüzbinlerce insanı öldürdüler, onların aç kalmasına sebeb oldular, haklarını gasb ettiler. Bugün de sözde demokrasi ve insan haklarından bahsediyorlar.

Açık konuşmak gerekirse, Türkiye’nin Suriye’ye müdahale etmesine pek sıcak bakmıyorum; fakat Fransa Cumhurbaşkanı, nasıl oluyor da Türkiye’nin bu müdahalesini eleştirebiliyor! Türkiye sınırındaki tehlike sebebiyle müdahaleyi gerekli gördü. “Demokrasi” üzerinden Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştiriyorlar. Erdoğan Türkiye’nin seçilmiş cumhurbaşkanıdır ve Türkiye, Fransa’dan daha demokratik bir devlettir. Bir örnek olarak; ben illegal olarak bir operasyon neticesinde illegal olarak burada cezaevinde tutuluyorum. 100 yılda yüzbinlerce Suriyelinin ölmesine sebeb olan bir devletin başkanı nasıl kendisinde konuşma hakkını bulabiliyor?

Fransa, önce Suriye’ye ve daha sonra da Lübnan’a 1943’te bağımsızlıklarını verdi. Bu tam bir bağımsızlık değildi, göstermelikti ve Fransa bölgede bulunmaya devam ediyordu. Fransa özel kuvvetlerinin gerçekleştirdiği terörist saldırılar neticesinde birçok insan öldü. Bu tarihî bir gerçekliktir ve Fransa hâlâ bu bölgede hakkı olduğunu iddia ediyor. Bütün dünya bugün Suriye’deki savaştan kendisine pay çıkarmaya çalışıyor.

Suriye hükümeti, topraklarının kuzeyindeki Kürt gerillalara bugüne kadar bir müdahalede bulunmadı. Kürt gerillalar diğer devletler tarafından desteklendi. Ben Kürt insanını severim ve saygı duyarım; cesaretli, dindar, saygın ve iyi insanlardır. Mevcut dünya düzeninde tanınması gereken millî hakları olduğunu düşünüyorum. Bir devletlerinin olmasını talep ediyorlar.
Fransa’nın, Türkiye’nin Suriye’ye yaptığı müdahale hakkında hiçbir söz söyleme hakkı yok. Amerika senelerdir Suriye’de ve on binlerce kişinin ölmesine sebep oldu. Şimdi de Trump başkanlığında Kürtleri, Türklere karşı manipüle etmeye çalışıyorlar; fakat Amerika’ya hiçbir söz söylenmeyip Türkiye’ye söylenmesi tam bir ikiyüzlülük. Emperyalistler, Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkelerinin desteklediği teröristleri bölgeden sözde temizlemek bahanesiyle bölgede operasyonlar düzenliyor ve politika üretiyorlar. Bölgede yaşayan, Türklerin, Arapların, Kürtlerin ve diğer milletlerin kendileri tarafından idare edilmesini istiyorlar.

Türkiye’nin yaptıklarını nasıl açıklayabiliriz? Nasıl ki, bugün ben cezaevinde yaşamıyor hayatta kalmaya çalışıyorsam, Türkiye de bugün bu karmaşık ortamda ayakta kalmaya çalışıyor. Ben analizlerimi tarihi göz önünde bulundurarak yapıyor; eğer bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin ayakta kalmasını sağlamak istiyorsa, Anadolu’da yaşayan milletin bir arada, dayanışma içerisinde hayatını idame ettirmesini sağlamalıdır. Kürtlerin ve Arapların da kabul edeceği, adil bir idare ile “Birleşik Türkiye”yi teşekkül ettirmelidir. Türkiye içerisindeki tüm işgal üsleri kapatılmalı ve yabancı askerler ile ajanlar sınırdışı edilmelidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla kaybettiği bağımsızlığı tekrar kazanmak için cesaretli davranmalıdır.
 
Allahü Ekber!
 

Tercüme: Faruk Hanedar
03.02.2018

Baran Dergisi 578. Sayı