Eski Mısır’da iyi, doğru ve güzeli temsil ettiğine inanılan Osiris ile İsis ve çocukları Horus’un karşısında kötü, yanlış ve çirkini temsil ettiğine inanılan Seth her ne ise, bugün iyi, doğru ve güzeli temsil eden İslâm karşısında konuşlanandır ki, kötü, çirkin ve yanlışı temsil etmektedir. Aynı şekilde, “Allah indinde din İslâmdır” Mutlak Ölçüsü çerçevesinde “İstikbal İslâmındır” mânâsı Kim’de tecelli ettiyse iyi, doğru ve güzel olan odur ve onun karşısında konuşlananlardır ki, -bize göre bu kimseler, Şeytanın elçileri konumunda olan ve Telegramcı fahişe veyahut da burulmuşların/hadım edilmişlerin hamisi Siyonist Hıristiyan-Yahudi Batı medeniyetinin muktedirleridir-, kötü, çirkin ve yanlışı temsil etmektedirler.

“Horus’un gözü, matematiksel anlamı itibariyle Tanrı’nın birliği ile doğrudan ilişkilendirilmektedir. Şöyle ki; bir bütün 2’ye bölünürse 1/2, bu da 2’ye bölünürse 1/4 elde edilir. Bu şekilde devam edilerek 2’ye bölme işlemi sonucunda sırasıyla 1/8, 1/16, 1/32 ve 1/64 elde edilir. Bu parçaların hepsi toplandığında sonuç, 63/64 çıkmaktadır. Buradan çıkan sonuç şudur ki, bir bütün sürekli 2’ye bölündüğünde toplam değerde hiçbir zaman sonsuzluk hariç, birliğe asla ulaşılamaz; çünkü bir olan sadece Mutlak’tır (Tanrı’dır). Horus’un gözü de, “glif” diye isimlendirilen 6 parçadan oluşmuştur. Bu 6 parça da sırasıyla1/2’lik kısım duyma, 1/4 lük kısım görme, 1/8’lik kısım düşünme, 1/16’lık kısım koklama ve 1/32’lik kısım tatmayı, 1/64’lük kısım ise gözyaşını (merhamet) temsil eder. Ve toplamları 63/64’tür. Anlaşıldığı üzere beş duyu ve düşünce sistemi rasyonel şekilde Horus’un gözünde anlam bulmuştur.(1)

“Horus’un gözünün altında yer alan kıvrım (1/32’lik kısım), insanın Tanrı’ya ulaşmasındaki yolu, 1/64’lük, gözyaşı gibi duran şekil ise Tanrı’nın merhametini simgeler.

“Horus’un gözü, Antik Mısır’da şifa kaynağı olarak da kullanılmıştır; bunun sebebi gözlerden çıkan enerjinin çok güçlü olduğuna inanılmasıdır. Anadolu kültüründeki nazar boncuğunun da Horus’un gözünün bir versiyonu olduğu yönünde tartışmalar bulunmaktadır.

Tedaisi, erdirici nazar ve göz değmesi! Erdirici nazar, meselâ Allah Resûlü’nü gören veya Allah Resûlü tarafından görülen Ashab’ın, Peygamberlerden sonra en yüksek mertebeye çıkması. Veli’nin bir nazarı ile kemale erme durumları!.. Nazar değmesi ise, “Nazardan Allah’a sığınmak lazımdır” şeklinde kaydı düşülen Mutlak ölçü! Kem gözden sadır olan nazar insanı mezara kor!

“Horus’un gözü, 3. göz olarak da isimlendirilmektedir. Bunun sebebi, bu şeklin, insan beynindeki talamus(2) bölgesine benzemesidir. Evet; görme ve duyma merkezlerinden aldığı sinyalleri beyne yönlendiren beynin ara merkezi konumundaki talamus şeklinin, Horus’un sembolik gözüne çok benzerliği çok dikkat çekicidir.

“Horus’un gözü, Antik Mısır’da şansı da temsil ederdi. Antik Mısırlılar iyi şeylerin 3’er 3’er olduğuna inanırlardı, bu Horus’un gözünün 3 parçasına, yani üst göz kapağı, alt göz kapağı ve gözün kendisinden oluşan 3 parçaya atfen oluşan bir düşünceydi.

Tedaisi, yaratılışın aslının üçleme-teslis üzere olması!
“Her ne kadar gözünü babası Osiris’e vermiş olsa da, gözün asıl sahibi Horus’tur. Horus, ölüler arasında saygı gören ve ölülerin gözünü açarak onların görmelerini ve ebediyete doğru yol almalarını sağlayan bir tanrı olarak kabul edilir.(3)

Not: “Reçete” kelimesinin asıl kaynağının Eski Mısır olduğuna dair bilgiler var. “Horus’un Gözü” ya da daha bilindik adıyla “Tanrı Ra” ve onu temsil eden “Ra’nın gözü” sembolünün, reçete kelimesinin menşei olduğu söylenir. Horus’un gözünün basit bir şekli olan R harfi, Galen’den günümüze ilaç reçetelerinde (R ya da Rp) şeklinde kullanılmaktadır. Tıp tahsilinin bir kısmını İskenderiye’de tamamlayan Galenus’un, hastalarını iyileştirebilmek için kullandığı bazı mistik semboller yanında Ra’nın Gözü Hiyeroglifinden de bir telkin aracı olarak faydalandığı rivayet olunur. Galenus’u örnek alan hekimler de aynı yolu takip ettiklerinden, bu sembol, zamanla esas kaynağından uzak diyarlarda ne anlamı olduğu bilinmeden, daha sade çizgilerle ifade edilmeye başlanmıştır. Temelde makyajıyla zaten R harfine benzeyen Horus’un gözü, şeklî çizgilerin basitleştirilmesiyle tamamen R harfinin şeklini almıştır. Bu sebepledir ki eczacılığın Ortaçağ’da ayrı bir dal olarak ortaya çıkışıyla R’ye yeni bir anlam uydurulmuştur. Bu dönemde tıp dili Latince olduğundan, hekimin Eczacı tarafından hazırlanmasını istediği ilaçların terkibini yazdığı reçetelere “alınız” anlamına gelen “recip” kelimesinin ilk harfi olduğu ileri sürülmüştür. Daha sonra Fransızca’nın Avrupa’da tıp dili olarak kullanılması sırasında yine aynı anlama gelen recipez’nin iki harfi Rp kullanılır olmuştur.

Not: Arapça Rı harfinin ebced değeri 200’dur… 200: İki yüz; iki yanak; yüzün ruh mânâsından mülhem iki ruh; iki insan; ruh ve beden; zahir ve batın; erkek ve kadın; ay ve güneş; gece ve gündüz; cennet ve cehennem; iyi ve kötü; hasta ve sağlıklı; dünya ve ahret; maddî ve manevî; İdris ve İlyas!
Not: İki yüzlü; iki ruhlu; riyakâr!.. Hem dünyaya ve hem de ahirete bakıyor olmak! Hâlbuki Allah, cennet karşılığında dünyayı satın almıştır. Dünyada Allah’ın istedikleri yapmanın en makul izahı! Mümin kimsenin tek gözlü, yâni onun üçüncü göze sahib olması dünyadan müstağni bir şekilde ahireti gözlüyor olmasındandır. Kâfir de ise bunun tam tersi söz konusudur. Nefs taifesinin dünyada ilâh olmak istemesinin temelinde de böyle bir mantık yatmaktadır. Yeryüzünde Allah’ın hükümlerine düşmanlıklarını ve Allah’a inanan müminlere ise Laiklik sistemini dayatmalarını bu çerçevede değerlendirmek icâb eder… Tedaisi, Deccal’in tek gözlü olması!

“İnsanlık tarihi boyunca, İslâm’ın Ehl-i Sünnet damarı hariç, hemen her kadim kültür ve medeniyette göz figürü kötülükleri savan güçlü bir tılsım olarak kabul edilmiştir. İslâm’ın Ehl-i Sünnet damarı göz değmesini inkâr etmez, lâkin kem gözden korunmayı “Nûn vel-Kalem” Sûresinin okunup üflenmesine ve hassaten, nazardan Allah’a sığınmak lazım geldiği Mutlak ihtarından hareketle de, Allah’a havale eder. Çünkü kem göz insanı mezara kor!.. Söz konusu göz figürüne Yahudi, Hıristiyan ve Anadolu kültürlerine eklemlenmiş bazı sapık taifenin yanı sıra, Budist ve Hindu toplumlarında da rastlanmaktadır.

Evet; çok eski zamanlardan bu yana insanlar, kötülüklerden korunmak istediklerinde nazar boncuğuna iltifat etmekten geri durmamışlardır. Yeni doğmuş bebeklerden, bindikleri ata, hatta, evlerinin kapılarına ve dahi çocuk beşiklerine kadar nazar boncuğu denilen sözde tılsımlı bir nesneyi bir şekilde bir yerlere iliştirivermişlerdir. Nazar boncuğu geleneği bugün bile Anadolu’da hâlâ yaşamaktadır.

“Eski kültürlerde yaygın olarak rastlanan ve bir sapık inanış hâlinde “Fatma Ana’mızın Eli” ismiyle de Anadolu insanına yutturulmaya çalışılan Hamsas adlı tılsım veya ikon, nazar boncuğunun değişik bir versiyonudur. El ayasında göz sembolü, her şeyi gören gözün gücü veya iktidarına işaret eden bir sembol olması kuvvetle muhtemeldir. Hamsas, beş parmağın ve avuç içinin belirgin bir şekilde görüldüğü, ortasında bir göz işareti bulunan bir tür el ikonudur. Bazı kültürlerde mavi nazar boncuklarına ek olarak, Hamsas tılsımları da pencere ya da kapıların kenarlarına korunma amacıyla asılmaktadır. “El”in ilâh ile ilişkilendirilmesi ve Hamsas’ın tam orta noktasına bir göz yerleştirilmesi “ilahî göz” mânâsına “üçüncü göz”e bir atıf olduğu düşünülebilir.

“Söz konusu tılsım veya ikon Anadolu’ya geldiğinde bazı değişimlere uğramıştır. Bugün Anadolu’da her yerde görebileceğimiz nazar boncuğu aslında Horus’un gözü kökenlidir. Horus’un gözü, birçok toplumda yaygın bir inanışı ifade eden nazar ve göz değmesine karşı koruyucu olacağına inanılan nazar boncuklarına da esin kaynağı olmuştur. Nazar boncuğunun niçin Ehl-i Sünnet anlayışı tarafından dışlandığını bu çerçevede değerlendirmek lazım gelir. İslâm dışı kavimlere benzememek lazım geldiği hadisle sabit!

Hadis meali: “Kim bir kavme benzerse, onlardandır.” (Ebu Davud, 4031)
“Nazar boncuğunun izleri Mısır’a, M.Ö. 4800-M.Ö. 5000 yıllarına kadar uzandığını bilmek gerekiyor. Dünyadaki tüm kötülükleri gören Mısır imparatoru Osiris’in gözünün, yoksulluğu ve cehaleti uzaklaştırdığına inanılırdı. Oğlu Horus, gözlerini açtığında ortalığın aydınlandığı (iyilik) kapattığında karanlık (kötülük) olduğu düşünülürdü.

“Horus’un gözünü simgeleyen hiyeroglif resim eski Mısır’da uzak görüşlülüğün, beden dokunulmazlığının ve sonsuz doğurganlığın simgesi olarak çok kere gemi, araba mumya, vazo gibi nazardan korunması gereken gereçlerin üzerine işlenmiştir. Mısırlılar önem ve değer verdikleri hemen her şeyi koruyabilmek için üzerine Horus’un gözünü çizmişlerdir. Bu çizimler daha sonra Anadolu’ya ulaştı ve büyük bir ihtimalle de onu ilk defa Fenikeliler (M.Ö. 2500-M.S. 65) cam üzerine işlemişlerdir.”(4)

“Güneş tanrısı Osiris’i öldüren Seth’den öç almak isteyen Horus’un gözü, kavga sırasında aynı zamanda amcası olan karanlıklar ve kötülükler tanrısı Seth tarafından parçalanır. Bilimlerin ve tıbbın kurucusu olan Toth (ki eski Yunan kültüründe Hermes, İslâm kültüründe ise Hazret-i İdris Aleyhisselâm ile ilişkilendirilmektedir)(5) parçaları toplar ve gözü eski haline getirir. Ancak 1/64’lük parçası eksiktir ve bu parça, Toth’un büyü ve sihir gücü tarafından tamamlanır.(6)

Not: Yukarıda sözü edilen 1/64’lük parça, yâni eksik olan parça 6. Çakra’ya işaret eder ve “üçüncü göz” sembolüyle ifade edilmiştir. Bu mevzunun, Toth’un İdris Âleyhisselâm ile ilişkilendirilmesinden mülhem, İdris Âleyhisselâm’ın 16 yıl riyazetle ruhunu bedenine galib kılması neticesinde gökyüzüne, daha doğrusu güneş feleğine yükseltilmesi ve daha sonra da İlyâs Âleyhisselâm olarak yeryüzüne inip Elçilik vazifesini tamamlaması ile bir ilgisi var mıdır? Bir ilgisi varsa, Hint mistisizmindeki Kundalini Yoga’nın arka planında da İdris Âleyhisselâm’dan kırıntılar aramak lazım gelir. İslâm tasavvufundaki nefs terbiyesi sülûkunun Hint mistisizminden devşirilen değil, Nebevî olduğunu bilmek gerekiyor. Meselâ Nakşiliğin üzerine bina edildiği Nefs Terbiyesi seyr u sülûku, Allah Resûlü tarafından Hazret-i Ebu Bekr (R.A.)’a talim ettirilmiştir.
 
Dipnotlar
(1) https://indigodergisi.com/2017/03/horus-un-gozu-matematik/
(2) Talamus, diensefalonun bir parçasıdır. Koku duyusu hariç, tüm sistemlerden gelen afferent impulslar için bir kapı olarak kabul edilir. Ayrıca amaca yönelik bilinçli davranışlardan sorumludur. Vücuda gelen çeşitli uyaranlara bir çeşit filtre görevi yapar. Bu sayede konsantrasyon sağlanabilir. Talamus, koku dışında tüm duyu bilgilerinin toplandığı ve beyin kabuğundaki (korteks) alanlara gönderildiği istasyondur…
(3) http://giztok89.blogspot.com.tr/2013/07/horusun-gozu-nasl-ortaya-ckt.html
(4) https://insanveevren.wordpress.com/2011/06/26/horusun-gozu-wedjat-sembolu/
(5) “Thoth Bilgeliğin Tanrısı. Yazma, Akıl ve Ay Tanrısı özelliği ile anılmıştır. İbiş kuşu başıyla resmedilmiştir ve elinde bir dolmakalem ve her şeyi kaydettiği parşömenler vardır. Hiyerogliflerin ve simyanın onun insanlığa armağanı olduğu söylenir. Yunan Tanrısı Hermes ile özdeşleştirilmiştir. Hermes’in ise Hazret-i İdris Aleyhisselâm ile özdeşleştirildiği malumdur. Bir görüşe göre, “tarot” kelimesi de Thoth’un adından türemiştir. Eski Mısır’da İbis kuşu ya da Babun Maymunu’yla özdeşleştirilmiş olan tanrı Thoth, tüm Mısır tanrıları arasında bilgeliğin, bilginin, ilimin, düşüncenin tanrısı olarak gösterilmiş ve yazının, yazıcıların, papirüslerin, mürekkebin, kalemin koruyucusu olarak tanımlanmıştır. Bu nitelendirmelere paralel olarak İbis başlı Thoth, aynı zamanda eski Mısır mitlerinde tanrıların kâtibi olarak anılır… Antik Mısır’da İbis kafalı Thoth’un iki önemli kült yerinden biri ülkenin kuzeyinde Delta bölgesinde, öteki de Orta Mısır’daki Hermopolis’de yer almıştır. Büyük İskender’in ölümünden (İ.Ö. 322) sonra başlayan, Mısır’daki Ptolemeler (Makedon kökenli krallar) devriyle beraber, Mısır’a gelen Yunan kökenliler, Tanrı Thoth’u kendi tanrıları Hermes’le özdeşleştirmişler, bu nedenle de Thoth tapınaklarının bulunduğu yerlere Hermopolis adını koymuşlardır. Hermopolis mitolojisine göre İbis kuşuyla simgelenen Thoth’un kuluçkaya yattığı yumurtalarından biri çatladıktan sonra, içinden güneş doğmuş ve bu güneş göğe yükselerek evrendeki yerini almıştır. Yine, antik Hermopolis mitolojisinin bir başka teolojisine göre, evren Thoth’un sözleriyle oluşmuştur.
(6) http://www.kolektomani.com/eski-misirin-gizemli-kusu-ibis/


Baran Dergisi 535. Sayı