Doğru düşünce olmadan doğru düşünce faaliyeti olmaz. Doğru faaliyet olmadan da yapılan hareketler, faaliyetler amacına ulaşamaz. 28 Şubat, bir zihniyetin Müslüman Anadolu insanına karşı yaptığı zulmün sembolleşmiş tarihidir. O zulmün kimi zaman saydamlaşan bedeni, 28 Şubat ile daha bir görünür hale gelmiş, suret bulmuştur. Bizce 28 Şubat ile hesaplaşmak o zihniyet ile hesaplaşmak ve sembolleşen tarihin geçmişini de masaya yatırmak demektir.
28 Şubat süreci devam etmektedir!
Farklı suretlerle görünüp, müsbete dönük bazı adımların atıldığı düşünülse de süreç Müslümanlar açısından devam etmektedir. Çünkü o zihniyetin aktörleri değişse de, sistemi, kuralları ve çoğunlukla kadroları yerlerini korumakta ve hâlâ zulümlerine devam etmektedirler.
Bizim için 28 Şubat ile hesaplaşmanın, ancak o zihniyetin bütün kadrolarıyla birlikte tasfiyesi ve müslümanca yaşamanın dünya görüşü, BD-İBDA fikir sisteminin iktidara gelmesiyle gerçekleşeceğini düşünmekteyiz.
Yaptığımız faaliyetlerin gayesini bu şekilde çerçeveledikten sonra, Yakup Köse gönüldaşımız vesilesiyle yaptığımız 28 Şubat için verilen suç duyurusunu ve süreci kısaca anlatmak isterim.
14 Yaşında gözaltına alınıp, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde idamla yargılanıp ceza alan ve yıllarca cezaevlerinde zulme maruz bırakılan Yakup kardeşimiz, kendi şahsında, zulüm gören tüm Müslümanlar için, 28 Şubat 'a dair yürütülen soruşturmaya müdahil olup suç duyurusunda bulunmaya Ankara'ya geldi.
Suç duyurusu öncesinde çeşitli basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle görüşmeler yapıldı, ropörtajlar verildi.
Ankara'da bulunan sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan görüşmeler neticesinde birçok sivil toplum kuruluşu desteklerini vereceklerini ve Yakup Kösenin yanında olacaklarını ifade ettiler. Nitekim suç duyurusu ve basın açıklaması yaparken başta;
Anadolu Ahde Vefa Derneği ve
Mazlum-Der Ankara şube başkanı avukat Şerife Hanım,
(-ki Ankara'daki sürecin başından itibaren yapabilecekleri her konuda destek oldular-)
İHH Ankara,
Memur-Sen Ankara Şubesi,
Ankara Sivil Toplum Platformu,
Eğitim Bir-Sen Şubesi,
Hukuk- Der,
Has Parti Gençlik Kolları,
Büro Memur -Sen
Ve diğer bazı kuruluşlar destek için adliyenin önündeydiler.
Basın açıklamasında Yakup Köse, kendisine yapılan zulümleri ve sürecin nasıl yürütüldüğünden bahsetti. Suç duyurusunda ise;
“Dönemin yargı mensuplarında askeri vesayetin baskısı gün yüzüne çıkmıştır. Bu çerçevede o dönemde yargı mensuplarına askerin verdiği brifingler ve o birifingler neticesinde kararlar alındığı gün yüzüne çıkmıştır. Yeni Akit gazetesinin 29 Kasım 2011 tarihli manşetinde Salih Mirzabeyoğlu’na verilen cezanın bu brifingler doğrultusunda verildiği anlaşılmıştır. Ardından Genelkurmay Başkan Yardımcılarının yargı başkanlarıyla görüşmesinin arkasından bu şekildeki davalara ağır cezaların verilmesi yargının bağımsız olmadığını göstermektedir.”
Denilerek “28 Şubat ile hesaplaşmanın o süreci gerçekleştirenlerin cezalandırılması, bunun yanında o süreçte zulme maruz bırakılanların haklarının iadesiyle ancak gerçekleşebileceği” vurgusu hâkimdi.
Yapılan suç duyurusu neticesinde basından takip edebildiğimiz kadarıyla soruşturmayı yürüten savcıların konuyu incelemeye aldıkları anlaşılıyor. Ve yine “birifiglere katılan” hâkim ve savcıların ifadeye çağıracakları basında çıkan haberlerde geçmekte.
Suç duyurusuna sivil toplum kuruluşlarının yanında basın mensuplarının da ilgisi büyük oldu. Anadolu Ajans başta olmak üzere başlıca haber ajansları ilk elden haber olarak geçtiler duyuruyu ve bir çok basın kuruluşuyla röportajlar gerçekleştirildi.
Yakup Köse ve onun şahsında zulüm gören tüm müslümanlar adına, 28 Şubatı gerçekleştirenlerin cezalandırılması ve o dönemde zulüm görenlerin haklarının iadesi ve yargı kararlarının iptali için o zihniyet ile mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi belirtelim.