Selâm ile...

Yeni bir Baran Dergisi ile karşınızdayız.

Bu hafta gündemdeki mesele Balyoz Davası’nın kararı... Bu dava neticesinde bir çok emekli ve muvazzaf subay ceza alırken, ordu içerisinde devletin idaresinin kendisinde olduğunu sananlara da büyük bir balyoz inmiş oldu. Burada asıl mesele ise ordunun bu darbe planlarını tek başına yapamayacağı ve geçmişte yaşanan darbelerde de tek başına yapmadığıdır. Keza sermaye grupları ve dış mihrakların tam  desteği alınmadan darbe yapılamayacağının da göstergesidir Balyoz Davası...

Konuşulması ve yargılanması gereken tetikçilerden çok azmettiricilerdir; azmettiricilerin cezalarını bulmalarıdır. Bu azmettiricilerin kimler olduğundan bahsederken, İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun 2001 yılında DGM’de yaptığı tarihi savunmadan bir noktalama koyuyoruz: “T.C. içinde yaşayan 3000 aile; hukukda bunların çıkarına göre, siyaset de, ordu da, polis de...” Kapağımızı da bu minvalde çerçevelendiriyoruz ve diyoruz ki: “Balyoz Davası Bitti: Tetikçiler İçerde, Azmettiriciler Nerede?”

İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun 6 No’lu DGM’de yapmış olduğu tarihî savunmasını dergimizin ücretsiz eki olarak sizlere sunuyoruz.

Sezâi Kırlangıç, “Türkiye’nin Kanını Emenler, Karamehmetler Gurubu” başlıklı yazısında Anadolu insanını iliklerine kadar sömüren bir sermaye grubunu ele alıyor. Yazısında “Forbes Türkiye, 'En Zengin 100 Türk' listesini açıkladığında 2009'da 2,9 milyar dolarlık servetiyle listenin ikinci sırasında yer alan Mehmet Emin Karamehmet'in servetini 4 milyara çıkararak birinci sıraya yerleştiği görüldü. 4 milyar dolar ne kadar gerçek? Çünkü Karamehmetlerin servetinin bunun iki katı kadar olduğu tahmin ediliyor, nihayetinde İsviçre bankalarında para saklama alışkanlığı ilk kez Karamehmetler tarafından iş dünyamıza kazandırıldı” diyor.

Adalet Eski Bakanı Av. İsmail Müftüoğlu, Balyoz Davasını ele aldığı “Masonluğun Gücü” başlıklı yazısında “Ordu komutanları, kolordu komutanları, kuvvet komutanları mahkum edilirken, onların başında bulunan bahis konusu komutanlar hakkında hiçbir işlem yapılmaması vicdanları daha çok sızlatmakta, hatta yargının yerilmesine neden olmaktadır” diyor.

Ömer Emre Akcebe, “Millî Ekonomi Politikası(zlığı)” başlıklı yazısında Türkiye’nin en büyük sorunu olan millî politika üretememenin iktisadî sahada da ne denli zararlar meydana getirdiğini işliyor.

Salim Muhammed (Çakal Carlos), “Basın Esas Savaş Sahasıdır” başlıklı yazısında “BARAN veya diğer yayın organlarındaki Türk gönüldaşlarımızın cesaretine ve çalışma azimlerine hakikaten hayranım. Ancak bu yayınlar, basında önemli bir referans mercii hâline gelmeli” diyor.

Ebubekir Sifil’in “Mezhepsizlik Dinsizliğin Köprüsüdür” başlıklı yazısını önemine binâen iktibas ediyoruz.

Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun “Ölüm Odası B-Yedi” eseri dergimizde tefrika edilmeye devam ediyor. 124. bölüm ve “HATT-I MÎR-ÂLİ” alt başlığı ile devam eden eserin bu bölümünü de büyük bir alâka ile  okuyacağınızı düşünüyoruz.

Yavuz Bülent Bakiler ile yaptığımız ve geçen hafta birinci bölümünü yayınladığımız söyleşiye kaldığımız yerden devam ediyor. Yavuz Bülent Bakiler, “Mirzabeyoğlu’nun Fikirleri Türkiye’yi Ayakta Tutan Fikirlerdir!” diyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derlemiş olduğumuz haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek hafta görüşmek üzere...

Allah’a emanet olun...