Selâm ve Duâ ile,

Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren IŞİD adlı organizasyonun Musul’u işgal etmesi ve ardından Bağdat’a yönelmesiyle birlikte, Amerika başta olmak üzere Batıyı panik havası kapladı. Çok büyük maliyetler göze alınarak gerçekleştirilen Irak işgalinin sona erdirilmesinin üzerinden daha üç yıl bile geçmeden her şeyin Batı’nın yaptığı hesabların tersine doğru seyrediyor olması onlar için son derece can sıkıcı.

Amerika’nın tek kutuplu dünyada süper güç olarak kendi mutlak hâkimiyetini kurmak ve İsrail’in güvenliğini sağlamak üzere giriştiği Irak Harekâtından müsbet hiçbir netice alınmadığı gibi işlerin başlangıçtan daha kötü bir noktaya doğru evrilmesi son derece büyük problemleri de beraberinde getiriyor. 

Bir diğer taraftan da “terörist” olarak nitelenen IŞİD’in bünyesindeki yabancı savaşçıların Batı’daki ülkelerine geri dönüşlerinde doğacak tehdit Batı’nın korkulu rüyası olmuş vaziyette. Bir diğer taraftan da Müslümanların kısas haklarını Batılı topraklara yöneltmesi de bir diğer faktör olarak ön plana çıkıyor. 

Vietnam’dan sonra Irak ve Afganistan’da da muvaffak-muzaffer olmayan Batı dünyası ne kamuoyu, ne ekonomi, ne askerî ne de morâl motivasyon bakımından IŞİD adlı yeni tehdit unsuruna karşı sahaya inip savaşacak güçte değil. Vaziyet böyle olunca şark kurnazlığı edip bölgedeki Arab, Kürt ve Türk unsurları kendi adlarına IŞİD’e karşı tetikçilik etmeye zorluyorlar. Yâni Amerika’nın ve hempalarının teni incinmeyecek, burada Müslümanlar Batılılar adına birbirini kıracaklar ve Amerika muzaffer olacak, İsrail’in güvenliği sağlanacak…

Irak Devleti yönetimi IŞİD’in direkt hedefi olduğu için tetikçilikte en gönüllü olan da o. Kürtlerse gerek çatışıyor olmaları, gerekse kendilerine senelerdir verilen ama tutulmayan vaatler dolayısıyla bu savaşın tarafı olmaya sıcak bakıyorlar. Burada en değişik durum Türkiye ile alâkalı. Hem kendisi için herhangi bir tehdit unsuru olmamış olan IŞİD’e karşı, hem de bölge politikalarında kendisiyle çelişen bir noktada, Türkiye’nin Batılı koalisyon güçlerine iştirak etmesi Yeni Türkiye’yi kurma iddiasındaki hükümet açısından tarihî bir hata olacaktır. 

Türkiye’nin bu koalisyona iştiraki de bir garib: Türk yetkililer bir açıklama yapmadan evvel, Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry çıkıp Türkiye’nin bu koalisyonda yer alacağını açıkladı.

Hâsılı kelâm Amerika ve hempası bunca ettikleri zulüm, döktükleri kandan soğan bir tepkiyi Türkiye’yi kendilerine mayın eşeği yaparak en az zararla atlatmaya çalışıyorlar. Açık konuşmak lâzım, bu savaş Türklerin de, Kürtlerin de savaşı değildir. 

Zulmeden, kan döken, mazlumun hakkına tecavüz eden ve bugünkü manzaranın doğmasına neden olan kimse gidecek ve kendi hesabını kendisi görecek. Hiç kimse, Amerika ve İsrail adına Müslümanlara silah doğrultup, Anadolu’nun en büyük gücü olan temiz sicilini lekeleyemez. Bu millet, geçmişte olduğu gibi bugün de buna müsaade etmez…

Yukarıda söylediklerimize nazaran şunu da söylemek icâb ediyor ki, bu millet “Yeni Türkiye” söylemi etrafında kenetlenme iradesini seçimlerde göstermiş ve hükümetin politikalarını desteklemiştir. Mevcut hükümet bu durumda, kendisine yapılan tehdit ve şantajlara boyun eğmemeli, dış politikasını ABD-İsrail’in değil kendi çizdiği politik eksen içinde değerlendirmelidir. Bu bağlamda kapağımızı bu mevzuya ayırdık ve manşetimizde Salih Mirzabeyoğlu’nun “Dik Durun Karşınızda Leşler Var” ifadesini kullandık. 

Ömer Emre Akcebe’nin “Batı Âlemi ve Kuyrukçuları” yazısı ile Fatih Turplu’nun “Dik Durun Karşınızda Leşler Var” yazısı kapak mevzumuzu oluşturuyor.

Sezâi Dilbilen’in “Ve Bir Kez Daha Haçlılılar İslam’la Savaşıyor” başlıklı yazısı dergimizin sayfaları arasında...

Salim Muhammed (Çakal Carlos) “Yemen’de Aslında Neler Oluyor” balıklı yazısıyla Yemen’deki meselelere değiniyor. 

Tarık Selim, “Kosova’da Müslümanlara Yönelik Operasyonun İç Yüzü” yazısıyla Kosova’da yapılan operasyonu anlatıyor.

Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun kaleme aldığı ve bu haftaki alt başlığı “Bereketlenen Tekrar” olan Ölüm Odası B-Yedi dergimizde…

Gülçin Şenel, “Tanburi Cemil Bey: Türk Musikîsinin Genç Dâhisi” başlıklı yazısını da dergimizde okuyacaksınız. 

Her hafta “Hasta Adam Batı” başlığı altında  Batı’nın vaziyeti, haber-yorumlarımız ve diğer içeriğimiz ile bu haftanın muhtevası böyle… Bağımsız ve yeni bir anlayış ile dik duran Türkiye’de yaşamak dileğiyle Allah’a emanet olun…