Selâm ve duâ ile…

ABD’nin ve peşine taktığı suç ortaklarının İslam düşmanlığı; İsrail’in, Çin’in, Tayland’ın, Myanmar’ın Müslümanlara yaptığı zulümler son yıllarda daha da arttı. Kâfirler birliği menfaat için bir araya gelmeyi başarıyor; ama Müslümanlar öncelikli olan birlik meselesinin gerekliliğinin şuurunda değil. Bırakın idrak etmeyi devletler bazında buna dair ciddi anlamda en ufak bir kaygı dahi görünmüyor. Her ne kadar ümmette bir birlik talebi varsa da bu siyasî sahaya sirayet edemiyor. Bu durum sadece memleketimiz açısından değil, bütün İslâm âlemi için geçerli. Elbette zamanın dışına düşmüş fikirlerle İslâmî anlayışı ihyâ mümkün değildir. Şu kadarını söyleyelim, İslâm’ın hayatın her şubesine nüfuz edici vasfının idrakine varamayıp, İslâm’a Muhatap Anlayışın gerekliliğini anlayamayan bir İslâmî entelijansiya bırakın İslâm âlemini kurtarmayı, kendini dahi kurtaramaz. Bunun için “İslâm birliği” derken, bunu kuracak  fikrî altyapının ortaokul seviyesinde bir kompozisyon çapında olamayacağı aşikârdır; bunun bir diyalektik, bir metodoloji gerektirdiği herkesçe anlaşılmalıdır.

70 senedir, Üstad Necip Fazıl’ın ve Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun sistemleştirdiği Büyük Doğu - İBDA İslâm’a Muhatab Anlayış dünya görüşü işte bu birliği tesis edecek, onun zeminini hazırlayacak, her yönüyle inşâ edecek yegâne tekliftir, fikir ve aksiyon hareketidir. İttihad-ı İslam için Büyük Doğu - İBDA’nın teklif ettiği “Başyücelik Devleti” modeli, her geçen gün şiddetle kendisini dayatmaktadır.  Üstad Necip Fazıl’ın da dediği gibi; “Ya ol, ya öl!” devresindeyiz. Yine buna istinaden Salih Mirzabeyoğlu’nun “Şartlar Türkiye’yi tarihi misyonunu üstlenmeye zorluyor” sözünü birkaç haftadır tekraren hatırlatıyoruz. 

Kapak yazımızı Ömer Emre Akcebe, “Hangi İslâm Birliği” adı altında kaleme aldı. 

Salim Muhammed (Çakal Carlos), bu haftaki yazısında “Birleşmiş Milletler’de Beş Devletin Hükümranlığına Artık Yeter” başlıklı yazısıyla dergimizde…

M. Taha İnci, “Cezaevlerindeki Müslümanları Hatırlayanınız Var Mı?” başlıklı yazısıyla unutturulmak istenen cezaevi gerçeğini bir kez daha gündeme getiriyor.

“HSYK Seçimlerinden Sonra Yargı Bizi Yargılar Mı?” başlıklı yazısıyla Yakup Köse HSYK hakkında birkaç not düşüyor.

Yeni Akit Gazetesi’nde yazılarını takip ettiğimiz Mustafa Özcan ile memleketimizin ve ümmetin meseleleri etrafında “Müslümanlara Savaş Açanlara Karşı İttihad-ı İslam’ı Yeniden Tesis Etmeliyiz” başlıklı bir röportaj gerçekleştirdik.

Sezâi Kırlangıç, “Mesele IŞİD Değil Hâlâ Anlamadınız Mı?” yazısını dergimiz sayfalarında bulabilirsiniz.

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun Baran Dergisi’nde tefrika edilen eseri “Ölüm Odası B-Yedi” alt başlığı “Uçurtma - Yelken” olan 231. bölümü ile devam ediyor.

Gülçin Şenel, “Yaşadığı Kadar Yazdı: Cahit Sıtkı Tarancı” başlıklı yazısıyla Cahit Sıtkı’yı anlatıyor.

Her hafta olduğu gibi haber-yorumlarımız ve kültür-sanat haberlerimizi de dergimizde bulabilirsiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle…

Allah’a emanet olun…