Selâm ve Duâ ile…

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu İstanbul'da en son 1988 yılında  bir konferans vermişti. O konferansta, Filistin meselesini detaylıca ele almış, bir takım kınamalarla geçiştirildiğini ve ümmetin başına gelen zulümlerin bizim Türkiye olarak kendi tarihî misyonumuzu kaybetmemize bağlı olduğunu ifade etmişti. Irak-Amerika, Kürt meselesi, Birleşmiş Milletler "Domuzlar Diktatoryası",  NATO "Emperyalist İşgâl Gücü" meselelerinin perde arkasını detaylıca anlatmıştı mezkur konferansta. 

Bilindiği üzere Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu, “Bugün mücerret tefekkürde getirdiğim bahisleri, bir fizikçi, bir kimyacı, bir matematikçi, bir ressam, bir müzisyen, bir hukukçu, ne türlü alâka ile karşılayacak diye heyecanlanıyorum, bakıyorum  ki kaval çalmışım...” diyerek insan ve toplum meselelerine dâir kaygılarını bütün eserleri içinde işlemiştir. 28 Şubat zulmünün, yani İslâm karşıtlığının Müslüman avına dönüştüğü zamanlarda, hiçbir şekilde fikrinden taviz vermemiş, Allah ve Resul düşmanlarını rahatsız etmiştir. Kendi rahatını davasının rahatsızlığında bulan Mirzabeyoğlu, bu dik duruşunun bedelini idama mahkum edilerek görmüş, ömrünün 16 senesini hapishanede geçirmiştir. Sonrasındaki süreç herkesin malûmu… 

Yapılan hukuksuzluk ortaya çıkmış ve 22 Temmuz 2014 tarihinde Bolu F Tipi Cezaevi’nden tahliye edilmiştir.

Ve bugün seneler sonra ilk defa başka bir konferans düzenleniyor. Bu öyle bir organizasyon ki, kendisiyle, yani fikriyle, halkımızın arasına çekilen duvarları kıracağına inanıyoruz. Gerek dergimiz, gerek yazılı ve görsel basında ilan edilen ve Türkiye’nin dört bir yanına sayha sayha yayılmış, adeta “tiyatro bitti” cümlesini en iyi şekilde manalandırdığı “Adalet Mutlak’a” ismiyle bir konferans. 

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu, Büyük Doğu-İBDA fikriyatını örgüleştirmeye başladığı ilk yıllarda “Fikirsiz olmaz” diyordu; bugün de öyle… Edebiyattan insan ve toplum meselelerini kapsayan her ihtisas alanı için söyleyecek sözü, teklif ettiği “anlayış sistemi” ile bu sefer 29 Kasım saat 17.30'da Haliç Kongre Merkezi’nde olacak…

Biz de bu mevzuyu kapağımıza alarak bu tarihî günü “İstanbul’da Büyük Buluşma, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu Sevenleriyle Buluşuyor” başlığıyla manşetimize taşıdık.

Kapak yazımızı Ömer Emre Akcebe kaleme aldı. Yazısının başlığı , “Adalet Mutlak’a”… 

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun davasının ve mücadelesinin kısa bir özetiyle beraber günümüze kadar gelinen süreci ele alarak değerlendiriyor. Bu hafta sonu planlanan konferans hakkında da kısaca bazı bilgileri de bu yazı içerisinde bulabilirsiniz. 

Kapak mevzuum ile alakalı olarak Nazif Keskin ağabey ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Bu söyleşiyi alaka ile okuyacağınızı umuyoruz. 

M. Taha İnci, Mirzabeyoğlu’nun dört kitabını “Mütefekkirin Eczanesinden” başlıklı yazısıyla anlatıyor.

Çakal Carlos (Salim Muhammed), bu hafta “ Ortadoğu’daki Savaşın Arka Planı“  isimli yazısında Ortadoğu’da gelinen nokta itibariyle arka planına dikkat çekiyor…

Fatih Turplu, “Sanat, Edebiyat, Kumar ve Dedikodu Üzerine” başlıklı yazısıyla, sanat, fikir ve aksiyon adamlarının eserleri görmezden gelinirken “kafamızdaki renk renk nispet ve mânâ tonlarının ne türlü törpülendiğini ve silindiğini ve her şeyin nasıl bir gaga şangırtısına terkedildiğini” ele alıyor.  

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun dergimizde tefrika edilen “Ölüm Odası B-Yedi”, alt başlığı “Afiş (Surette Gizlenen Mânâ)“ olan 236. bölümü ile devam ediyor.

Bir türlü gündemde önemli bir yer edinemeyen CIA'ye çalışan ajanlar ile alâkalı yazar Celal Fedai ile söyleşi gerçekleştirdik. Fedai,  “Büyük devletler ajanları farkedip amacına uygun bir şekilde kullanır” meselesini özlü bu şekilde ifade etti. Söyleşiyi alâka ile okuyacağınıza inanıyoruz. Bu mesele etrafındaki haber-takibimiz sürecek. 

Yazarımız Gülçin Şenel ise bu hafta Alman bestekâr ve müzisyen Mozart’ı ele alıyor. 

Sizler için derleyip yorumladığımız güncel haberleri de dergimizde bulabilirsiniz.

Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere Allah’a emanet olun.