Selâm ve Duâ ile,
Eğer ki, bir kimse İslâm dairesi içinde görünür, Müslüman maskesi takar ve bu görüntüsü altında Müslümanlara zulmeder, Allah’ın ve Resûlü’nün düşmanlarıyla iş birliği içine girerse, tarihten de bir çok örneğini bildiğimiz üzere, Allah, rezil rüsva etmeden o kimsenin canını almaz... Şimdilerde Türkiye’de yaşanan hadiselerin bir tarafında yer alan Fetullah Gülen’in durumu da budur. Bu zamana kadar Müslüman maskesi altında Allah ve Resûlü’nün düşmanlarıyla işbirliği edip Müslümanlara reva gördüğü zulmün bedeli olarak rezil rüsva olmuştur, yüzüne taktığı o maskesi düşmüştür.
Bugünlerde bir hayâl âlemi içinde yaşıyor, durumunu kabullenemiyor ve çevresiyle beraber yeniden eski günlere dönmenin hayâlini kuruyorsa da, biz açık bir dille kendisine söyleyelim; BİTTİ, kaybettiniz.
Anadolu’dan başlayarak bütün bir İslâm Âleminin itikadını, efendiniz olan Hristiyan ve Siyonistlerin arzularına hizmet edecek şekilde şekillendirmeye kalktınız ve beceremediniz. Gerçek Müslümanları ve Dinin Sahibini hesaba katmayacak kadar büyük bir cehalet içindeki sizlere tavsiyemiz, böyle bir görevi tevdi edenlerin çapları da zaten ortadayken, oturup ölüm meleğinin ziyaretini beklemeniz. Sizin için hiçbir ızdırab, inanmadığınız âlem kadar acı olmayacaktır ve hesab gününüz de yakındır.
Bir de Gülen’in çevresinde bir araya gelmiş olan menfaat çetesi var; kendi organizasyonları için davet ettikleri ve otellerinde ağırladıkları insanların eş ve kızlarını, odalarına yerleştirdikleri gizli kameralarla görüntüleyip, bunlar üzerinden şantaj yapacak kadar hâyâsız olan bu kimseler için yalnız hukukî ıslâh yolları değil, ayrıca sapkınlıklarının tedavisi için tıbbî ıslâh yollarının da yürürlüğe konması gerektiği kanaatindeyiz. Devlet bunca mağdurun mağduriyetini gidermek adına üzerine düşeni yapacaktır sanıyoruz...
14 Aralık operasyonuna da bir kaç cümleyle değinelim. Demokrasi diye bugün bir taraflarını yırtanların, demokratik bakımdan meşru olan iktidarı, demokratik olmayan yollar ile devirmeye çalıştıklarını görmedik mi? Şimdi demokrasi diye zırlıyorlar ya, acınacak derecede komikler...
Hâsılı kelâm, Amerika ve İsrail’in köpeği olarak Müslüman maskesi takıp, Ümmetin itikadına göz dikmenin, zulmetmenin bedelini herkes görsün. Şükürler olsun ki, bu dinin bir sahibi var ve şükürler olsun ki, pazarlıksız bir şekilde bu dine iman etmiş mü’minler var...
Her ne kadar dış güçlerin taşeronluğunu yaparak CIA ve MOSSAD vb. kirli örgütlerin desteğini arkalarına alsalar da, Müslüman Anadolu halkının desteğini almamış hiçbir hareketin bu topraklarda barınamayacağı bugün bilinen bir gerçektir.
Dergimizin yayına hazırlandığı saatlerde gönüldaşımız gazeteci yazar Yakup Köse, evine giderken paralel çete tarafından özel bir operasyonla apar topar içeri alındı ve Metris Cezaevi’ne gönderildi. Yakup Köse cezaevine götürülürken “o Fetullah buraya gelecek” diye slogan attı. Bu slogandan da anlaşılacağı üzere, Paralel Yapı, yine İbdacılara operasyon yaparak hükümetin elini zayıflatmaya çalışıyor. Hükümetin bu hukuksuzca tutuklamaya karşı alacağı tavır önümüzdeki hafta belli olacak. Yakup Köse’nin tutuklanmasının haberinin yankılarını dergimizde etraflıca işledik.
Faruk Hanedar “MOSSAD ve CIA Ajanlığıyla Buraya Kadar” başlıklı yazısıyla kapak mevzumuzu kaleme alıyor.
Şükrü Sak, Gazeteci Mehtap Yılmaz ile bir söyleşi gerçekleştirdi. “Cemaat Yahudi Karakterli Bir Yapılanmadır” başlığıyla yayınlıyoruz.
Hür Haber yazarı Murad Çetin ile tahşiye operasyonu hakkında bir söyleşi yapıldı.
Haberx Genel Yayın Yönetmeni Cemil Barlas ile de bir söyleşi yaptık. Barlas, “Fuat Avni Cemaat Örgütünün Ta Kendisidir” diyor.
Çakal Carlos (Muhammed Salim), bu hafta “CIA İşkence Raporu Vesilesiyle” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Carlos, Ekrem Dumanlı’nın, aslında vergi ve para meseleleri yüzünden, yani yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle göz altına alındığını ifade ediyor.
Ömer Emre Akcebe, “Büyük Fikir ve Onun Büyük İş Hâline İnkılâbı: Aksiyon” başlıklı yazıyla büyük fikrin ruhunda aynı zamanda aksiyoner bir tavrın da olması gerektiğini belirtiyor.
Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun dergimizde tefrika edilen “Ölüm Odası B-Yedi”, alt başlığı “Tohum (Kim Geldi?)” olan 239. bölümü ile devam ediyor.
Fatih Turplu, Salih Mirzabeyoğlu’nun konferansının ardından, “Üç Sivrisinek ve Türkiye’nin Kültür Manzarası” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Alaka ile okuyacağınızı umuyoruz.
Gülçin Şenel, “Gerçekliğin Tasviri: Guy De Maupassant” başlıklı kültür yazısıyla dergimizde.
Baran Dergisi olarak bir okur buluşması tertipledik. 27 Aralık Cumartesi günü saat 17.00’da Baran Dergisi lokaline sizleri de bekliyoruz.
Sizler için derleyip yorumladığımız güncel haberleri de dergimizin sayfaları arasında bulabilirsiniz.
Paralel çete ve bütün işbirlikçilerine karşı “Ya Muntakim Allah, bizi intikamına memur et” duasıyla sizleri Allah’a emanet ediyoruz. “Fikri yaşamak, yaşamayı fikir bilmek” ölçüsü mucibince aksiyon-amel’den uzak kalmamak duasıyla…