Selâm ve Duâ ile,
Geçtiğimiz hafta Adımlar Dergisi bürosuna yönelik olarak bombalı saldırı gerçekleştirildi. Bu saldırı neticesinde dergi çalışanlarından gönüldaşımız Ünsal Zor şehid oldu. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Ali Osman Zor ile yine dergi çalışanlarından Cem Türkbiner ve Cüneyt Karan yaralandı. Saldırıda kullanılan mühimmatın tesir gücü o kadar yüksekti ki, dergi ofisinin bulunduğu dairenin ön ve arka cebhesi de dâhil olmak üzere tüm duvarları yıkıldı ve bina kullanılamaz hâle geldi.
Saldırının kim tarafından gerçekleştirildiği hâlen meçhul…
Bizim bu mevzuda üzerinde durduğumuz iki önemli husus var ve ikisi de Emniyet ile ilgili. Birincisi, İstanbul’un göbeğinde bir dergi bürosuna bu kadar güçlü bir bombanın kolaylıkla yerleştiriliyor olmasına bakarak gördüğümüz istihbarat zaafiyeti; ikincisiyse saldırının üzerinden bir hafta geçmiş olmasına mukabil, saldırının ardındaki fâil ya da faillerin kimler olduğunun hâlen tesbit edilememiş olması.
Bu dâvâ, ilk günden beri menfaatperestler, mamacılar, parsacılar tarafından değil, ölümü bir sevgili gibi kucaklayan yiğitler tarafından güdülmektedir ve gönüldaşımızın şehid edilmesi, bizi, ne kedere boğar, ne paniğe salar, ne de yolumuzdan çevirir. Gönüldaşımızın şehid edilmesinin bizim üzerimizdeki tek tesiri, onun makamına gıbta etmemizden ibarettir.
Gönüldaşımız Ünsal Zor’un şehadetini Rabbimiz kabul etsin. Ailesine sabır ve tüm gönüldaşlarımıza vakur bir metanet vermesini Allah’tan niyaz ederiz.
Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun, gönüldaşımız Ünsal Zor’un şehadetine yönelik değerlendirmesi, aslında başka bir söze hacet bırakmıyor:
- “Farz-ı Kifâye mânâsına uygun olarak arkadaşların üzerinden yükü aldı. Lâf olsun diye söylemiyorum, benim için hâlâ yaşıyor!”
*
Bu hafta kapak mevzumuz haricinde ehemmiyetle üzerinde durduğumuz bir başka husus ise, Ortadoğu’daki siyasî, askerî ve iktisadî münasebetlerin kaotik bir vaziyete doğru sürüklenmesi ve mevcut tez ve antitezlerin küllîyen iflâs etmiş olmasıdır. Bütün bir coğrafya “Lübnanlaşıyor”. Buna yol verenlerin hedefi her zamanki gibi malum: Parçalansınlar ki tehlike arz etmesinler. Ama ya parçalananlar?
Mevzu etrafındaki kavram kargaşasından doğan kafa karışıklığına son vermek adına, meseleyi hâll ve fasl edici bir şekilde izaha kavuşturmaya çalıştık. Bu mühim bahisle ilgili yazıyı Ömer Emre Akcebe, “Anti-Emperyalizmle Buraya Kadar - Tezlerin Tezi İslâm’ın Çağı Başlamıştır” başlığı altında kaleme aldı.
Faruk Hanedar, “Sapkın Fırkalar Arasındaki Mezheb Çatışması Kime Yarar?” başlıklı yazısında, Ortadoğu’da yaşanan hâdiseleri ele alıyor ve değişen paradigmada Müslümanların önünün açılacağından söz ediliyor.
Carlos (Salim Muhammed) da Yemen’e yapılan müdahaleyi değerlendiriyor. Yazısının başlığı “Yemen’e Müdahalenin Hatırlattıkları”…
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Merve Şebnem Oruç ile Yemen’e Suudi Arabistan öncülüğünde gerçekleştirilen operasyonu konuştuk. Oruç, “İran, kendi kuyusunu kendi kazıyor” dedi.
Bahattin Yeşiloğlu’nun “Ötekileşmemek-Ötekileştirmemek” başlıklı yazısını alaka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun dergimizde tefrika edilen eseri “Ölüm Odası B-Yedi”, “Hikemiyat” alt başlıklı 254. bölümüyle devam ediyor.
Abdullah Kiracı’nın “vakıf” konulu yazı dizisinin bu haftaki durağı “Eski Mezopotamya Medeniyetlerinde Vakıf”.
Gülçin Şenel, “Kabuğumu Çatlatmaya Çalışıyorum” başlıklı yazısıyla dergimizde…
Diğer haber-yorumlarımız ve kültür-sanat haberlerimizle birlikte bu haftanın muhtevası böyle…
Gelecek sayımızda görüşmek üzere Allah’a emanet olun…