Selâm ile…

1 Kasım genel seçimleri bu hafta yapıldı ve beklentilerin aksine Ak Parti bir oy patlaması yaparak seçimlerden tek başına iktidar olarak çıktı. Ak Parti’nin %49.5 oy oranıyla birinci parti olduğu seçimlerde, HDP ve MHP büyük bir oy kaybı yaşarken, CHP her zaman olduğu gibi yerinde saymaya devam etti. Resmi olmayan sonuçlara göre, CHP %25.3, MHP 11.9 ve HDP %10.7 oy oranında kaldı.

Her şeyden önce,  7 Haziran seçimleri sonrası bitti gözüyle bakılan Ak Parti’nin bu oy patlamasını nasıl gerçekleştirdiğini, daha doğrusu milletin Ak Parti’ye yeniden niçin bu kadar teveccüh gösterdiğini ve Ak Parti’den ne istediğini anlamak gerekiyor. Birkaç senedir global odakların yerel güçler vasıtasıyla millîleşen Türkiye’ye yapmış oldukları operasyon malûmunuz. Her ne kadar Ak Parti’nin oy patlaması yapmasının arka planında halkın istikrarsızlığın baş göstermesinden korkmasının olduğu söylense de aslolan Müslüman Anadolu insanının iç ihanet şebekelerine ve dolayısıyla global güçlere karşı verdiği mücadelede sonuna kadar gidilmesini istemesidir. Bu oy patlamasının arkasında yatan, Anadolu insanını zor zamanlarda bir araya getiren “Kuvayı Milliye” ruhudur. Yeni dönemde Ak Parti bunu asla aklından çıkarmamalıdır.

Unutulmamalıdır ki, “Van Minut”ten bu yana, MİT krizi, Gezi, 17-25 Aralık operasyonları, MİT tırları meselesi, Suruç ve Ankara patlamaları başta olmak üzere birçok irili ufaklı hâdisenin arkasında bu Hak ve Halk düşmanı iç işgalciler vardı. Bundan sonra da ilk fırsatta benzeri saldırıları yenileyecektir.

Seçimlerin hemen akabinde iç ihanet şebekesinin unsurları, sahte sevgi gösterileri çerçevesinde “kutuplaşma artık son bulsun”, “birlik ve beraberlik içinde yolumuza devam edelim” gibi söylemlerle karşımıza çıktılar. Bu sahte sevgi gösterilerine asla prim verilmemeli ve bu hainlerin en küçük fırsatta emperyalistlerle iş tutarak yeni bir saldırı girişiminde bulunacağı iyice idrak edilmelidir. Zaten bu hâl anlaşıldığında, emperyalistler ve onların yerli görünümlü işbirlikçisi “iç işgalciler” Anadolu’dan sökülüp atılıncaya kadar mücadeleye devam edilmesi gerektiği de anlaşılacaktır.

Bugün dünyadaki tüm Müslümanlar, iç karışıklıklar, savaşlar ve ekonomik sıkıntılarla cebelleşirken gözlerini Anadolu’ya dikmiş, sancağın düştüğü yerden tekrar kaldırılacağı günü dört gözle beklemekte. Nitekim 1 Kasım seçimlerinin ardından ABD başta olmak üzere Batılı devletler ve İsrail üzülürken, İslâm coğrafyası sevince gark oldu. Çünkü herkes farkında ki, bu mesele sadece Anadolu insanının değil tüm Müslümanların meselesidir. Çünkü herkes farkında ki, Anadolu kurtulmadan, ne Suriye, ne Filistin, ne Mısır, ne Arakan kurtulur! Anadolu’nun kurtuluşu ise emperyalistlerin ve uşaklarının bu topraklardan sökülüp atılmasından geçer. Bu çerçevede 1 Kasım seçimleri bir son değil, aksine yeni bir başlangıçtır. Kapağımızda bu meseleyi işledik ve “Asıl Mücadele Şimdi” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Asıl Mücadele Şimdi Başlıyor” başlıklı yazısıyla Ömer Emre Akcebe kaleme aldı.

Sezâi Kırlangıç, Anadolu’yu hedef alan emperyalist saldırıların 1 Kasım seçimleri sonrasında daha yoğun ve karmaşık bir şekilde devam edeceğini “İç Savaş Tehdidi Devam Ediyor” başlıklı yazısında işliyor.

Star Gazetesi Yazarları Ardan Zentürk ve Yakup Köse, Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Merve Şebnem Oruç ve Ortadoğu Uzmanı Ömer Turan 1 Kasım seçimlerinin neticesi ve geleceğe nasıl tesir edeceği hususundaki görüşlerini Baran okurları için paylaştılar.

Geçtiğimiz haftanın en önemli meselelerinden birisi de Koza-İpek Holding’e kayyum atanmasıydı. FETÖ ve Doğan medyası, bu mesele etrafında kara propaganda yüklü birçok habere imza atarak yaygara kopardı. Bu haberler bilhassa Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun avukatı olan Hasan Ölçer ismi etrafında yapıldı. Bu mesele ile alâkalı olarak Faruk Hanedar, “Koza Holding’e Kayyum Atanması ve FETÖ-Doğan Medyasının Yalanları” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Carlos (Salim Muhammed), “Sudan’ın Sadıklarını ve Hainlerini” ele alıyor.

Bahattin Yeşiloğlu, “Filistin Müftüsü Emin el Hüseyni” ile alâkalı bir yazı kaleme aldı.

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun Ölüm Odası B-Yedi isimli eseri dergimizde tefrika edilmeye devam ediyor. Ölüm Odası B-Yedi 285. bölümünün alt başlığı “Bizim Eczahane”...

Abdullah Kiracı, bu hafta İslâm Vakıfları’nı “Terminoloji” çerçevesinde incelemeyi sürdürüyor.

Gülçin Şenel’in Baran’ın 460. Sayısındaki yazısının başlığı “Dünya Umrunda Olmayan Yazar Neden Yazar?”

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle…

Allah’a emanet olun…


         ***

         Abonelik için tel: 0212 361 44 18