Fransa’da yapılan bilimsel bir araştırma, şeker deposu kolanın obeziteye yol açtığını ortaya koydu.”60 Millons de consommateurs”(60 milyon tüketici) isimli dergi Fransa Ulusal Tüketim Kurumu’nun (INC) kolalı içecekler üzerindeki araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Dergi, ülkede sağlık tartışmasına yol açan sonuçların şaşkınlık verici olduğunu ve bu içeceği tüketenlerin artık daha temkinli olması gerektiği yorumunu yaptı.

En büyük tehlikenin koladaki şeker miktarıyla ilgili olduğunu belirten INC, tam 19 kola markası(Coca Cola, Pepsi, Auchan, Casino,Leader Prıce) üzerinde yaptığı araştırmada;şeker, tatlandırıcı,katkı maddeleri,kafein ve alkole rastladı.Çoğunda litre başına 100 gramdan fazla, yani 20 küpe eşit şekere rastlanırken, bu rakam Coca Cola’da 18, Pepsi’de ise 17 olarak açıklandı.”Light” kolaya gelince;tatlandırıcı miktarının “vücuda zarar verecek kadar çok oranda” olduğu belirtildi.Kurum, fazla şeker tüketiminin başta obezite olmak üzere, diyabet ve kardiyovasvükeler hastalıklara yol açtığını hatırlattı.

Bilim insanları, laboratuardaki incelemede sürpriz bir şekilde tarçın, Hindistan cevizi ve turunçgiller gibi bazı bitki ve meyvelerin bulgularını da elde etti. Kurum, bazı insanların bu bitki ve meyvelere karşı alerjik olduğunu hatırlatarak, giderek artan gıda alerjilerinin bir nedeninin de kola olabileceği belirtildi. Daha önce gazlı içeceklerde bulunduğu bilinmeyen “terpen”in doğal ürün bileşeni olarak hoş koku yaratmakta kullanıldığı keşfedildi. ABD’nin Kaliforniya eyeletinde kanserojen olarak kabul edilen fosforik asit veya amanyum sulfat karamel E150D isimli gıda renklendirmekte kullanılan tartışmalı içeriğin de kola üretiminde kullanıldığı ortaya çıktı.

En şaşırtıcı veriyse kolada alkole rastlanması oldu. Aralarında Coca Cola,Pepsi Cola,Coca Cola-Light Coke ve Coke Zero’nun da bulunduğu 10 içecekte alkole rastlandığını belirten uzmanlar, bu oranın ülkede alkollü içecek  kabul edilen yüzde 1.2 oranından çok daha düşük 0,001 oranında olduğunu bildirdi.

28 Haziran Sabah Gazetesi haberi. Sabah Gazetesi Ahmet Çalık grubuna bağlı bir gazete. Başbakan Tayyip’in gözde zenginlerinden. Şu anda yandaş medya tarafında gözükmekte ve yayın politikasıyla başbakanı desteklemekte. Liberalist köşe yazarlarının çoğunluk teşkil ettiği gazete Batılı hayat tarzını Anadolu insanına zerketmekte. Magazin ekiyle çıplak kadın –erkek  fotağraflarını  göstermek suretiyle bir fuhuş albümü niteliği taşımakta. Eşya ve hadiselere her insan kendi görüş zaviyesiyle bakar ve ona göre anlamdırır. Eşya ve hadiselerde süzülmesi gereken yer buna göre belirir. Batılı hayat tarzı hazza göre benmerkezci bir yaşamı idealize eder. İnsanların bu hayatı sürdürmesi için sağlıklı ve genç kalması gerekir. Bu hayat tarzında fertler yaşamak için yemezler yemek için yaşarlar. İslami bir hassasiyeti gözeten bir gazeteci bu haberi “KOLADA ALARM: ALKOL ÇIKTI” DİYE VERİRDİ.”Ancak içkiyi hayat tarzı ve özgürlük sembolü olarak algılayan Sabah Gazetesinden böyle bir şey beklemek safdillik olurdu. Sahi Başbakan Tayyip’in sevgili damadı mücahit Sadık Albayrak’ın oğlu nerde çalışıyordu.

Gazetenin aynı sayfasında “Hedef, bir milyon obezi zayıflatmak” başlıklı bir haber. Obeziteyle mücadele projesini açıklayan Sağlık Bakanı Akdağ , hedefin bir yılda bir milyon şişmanı zayıflatmak olduğunu söyledi.Ücretsiz adım ölçer cihazı vereceklerini belirten Akdağ, “Günde 10 bin adım atmalıyız” dedi. Sağlık Bakanı Akdağ, AOÇ tesislerinde düzenlediği basın toplantısında, obeziteyle mücadele için başlatılan kampanyayı tanıttı.

YÜZDE 35’İMİZ OBEZ

Şişmanlık ve hareketsizlik konusunun toplumun gündemine sokulması gerektiğini, Dünya Sağlık Örgütü’nün çalışmasına göre Dünya’da her yıl 3 milyona yakın insanın aşırı kiloya bağlı hastalıklardan hayatını kaybettiğini vurgulayan Akdağ, obezitenin tansiyon, şeker, kalp gibi sağlık sorunlarına yol açtığına dikkat çekti.

Bakan Akdağ, tüm dünyada ve Türkiye’de fazla kilonun görsel değil sağlık problemlerine yol açtığını belirterek, Dünya nüfusunun yüzde 25’i Türkiye nüfusunun ise yüzde 35’i aşırı kilolu yani obez olduğunu kaydetti Türkiye’de kadınların erkeklerden daha fazla obez olduğunu belirten Bakan Akdağ, kampanyayla ilk bir yıl içinde obez nüfusun yüzde 5’inin zayıflatılmasını amaçladıklarını söyledi. Buna göre ise yılda 1 milyon obezin zayıflaması hedefleniyor.

Bakan Akdağ, sağlıklı bir yaşam için yemeği azaltmanın yanı sıra egzersizin de önemini vurgulayarak  “Günde 10 bin adım atmalıyız. Bunun için vatandaşlarımıza ücretsiz adım ölçer dağıtacağız. Bununla ilgili alım sürecini başlattık, Bakanlar Kurulu’ndan yetki istiyoruz” dedi. Akdağ aile hekimlerinin obeziteyle mücadeleye katkısı için düzenlemeler getireceklerini, kronik hastalıklar, sigara ve obezite konularında başarılı olan aile hekimlerine pozitif performans verilmesinin öngörüldüğünü, bununla ilgili düzenlemenin TBMM’nin gündemine alındığını söyledi

İNDİRİMLİ BİSİKLET

Bakan Akdağ, obeziteyle mücadelede yerel yönetimlere de büyük görev düştüğünü belirterek İçişleri Bakanlığı ile görüştüklerini bisiklet satılması konusunda çalışmaların yapılabileceğini kaydetti. Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeğinin tüketilmesini hararetle tavsiye ettiğini belirten Akdağ, zayıflama haplarıyla ilgili de vatandaşları uyardı. Obeziteyle mücadelede gıda ve reklam sektörüyle işbirliği içinde bazı tedbirler alınacağını, ancak bunun orta vadede düşünüldüğünü ifade eden Akdağ “Kısa vadede öncelikle bireysel farkındalığı artırmak ve bireyin tüketeceği kaloriyi kendisinin azaltmasını orta vadede daha sağlıklı ürünlerin üretilmesi, yüksek kaloriye karşı endüstrinin ve reklam sektörünün daha hassas olmasını sağlamaya yönelik tedbirleri sektörle birlikte geliştireceğiz “ dedi.

GÜNÜMÜZ DÜNYASI: BUHRAN

“Günümüz dünyasında, fert, fertle toplum, toplum yapısıyla devlet yapısı, devletle devletler, bir toplumdaki çeşitli sosyal gruplar ve sınıflar arasındaki ilişkiler, kısaca; fert hayatı ve onunla iç içe olan sosyal hayatın her türlü  “münasebet” ve “oluş-kuruluşları” hakkında en çok duyulan kavram “buhran”dır… Buhran, özellikle emperyalist ülkelerin ekonomiye bağlı siyasi ve stratejik yarar anlayışlarının “az gelişmiş ülkeleri” düşürdüğü halin ifadesi olmanın ötesinde, bilindiği gibi, bütünden parçaya ve parçadan bütüne kadar her türlü münasebet ve oluşu kuşatıcı dünya çapında bir görünüşün ifadesidir.”  Böyle diyor Sayın Salih Mirzabeyoğlu tüm hastalıkların kökenini göstererek ne olmamamızın adresini de belirtiyor. Hafızam beni yanılmazsa şöyle bir haber okumuştum ABD’de yıllık 300 milyar dolara yakın insanlar zayıflamak için para harcıyorlar. Yerken para harcayan zayıflarken para harcayan insanlar topluluğu. Bu yüzyılın adı diyetisyenler ve psikologlar yüzyılı olsa sanırım hata yapmış olmayız. İnsanlar akın akın bilim adamı kisvesi altında görünen bu adamlarda şifa arıyorlar ve paralarını bunlara aktarıyorlar. Tanzimattan beri batıdan başka hiçbir yere bakmayan cumhuriyetle birlikte dozajını artırarak devam ede gelen Menderes-Demirel-Özal-Tayyib çizgisiyle küçük Amerika olma telaşıyla gelinen bir süreç. Ve bu süreçte tüm değerlerinin içi boşaltılmış ve obezite olmuş Anadolu insanı. Bakan Akdağ’ın iyi niyetli bu hareketi başarıya ulaşamaz. Çünkü kuşanmış olduğun değerler bozuk, bu değerlerin kendisi hastalık üretici. Bu değerler gösteriş budalası yapan ne kadar tüketirsen o kadar adamsın dedirten bir sistem. Reklamlarla insan nefsini azdırıdığı bir hal. O yüzden vaka öylesine göstermelik tedbirlerle önlenecek gibi değil. Bir yaşam tarzının kuşanılması, bir ahlakta başka bir ahlaka geçilmesi meselesi... Bunun çaresini göstermeden önce Bakan Akdağ’a tavsiyemiz şudur. Niyetinizde samimiyseniz öncelikle ürettikleri malları insanları aldatıcı şekilde üreten ve pazarlayan firmaların tepesine binin ve olanca gücünüzle olanları defaatle afişe edin.

HER ŞEYDE OLDUĞU GİBİ KURTULUŞ: BAŞYÜCELİK DEVLETİ

Evet, bütün Anadolu’nun ve İslam Dünyasının kurtuluş reçetesi Başyücelik Devleti. Ehil olanların, kendi mevzularında eser sahibi insanların yöneteceği bu devlette öncelikle bütün insanların kafa ve gönüllerine Allah Resulün ölçüleri telkini bir tarzda nakşedilecek. Bunun yanında bu medeniyete uygun hayatın yaşanacağı mekânlar oluşturulurken aykırı yerlerde berhava edilecek. Herkes dilediğince hayat sürsün, özgür olsun şeytani tesellisine asla ve asla yer verilmeyecek. Hiç bir sistem kendisini yıkıcı bir hareket e izin vermez. Evet, şimdi isterseniz küçüğünden büyüğüne kadar her insana öğretilecek ölçüler prensibinden misaller vererek yazımızı sonlandıralım.

HADİSLER

Allah resulü(sav) asırlar öncesinden “Ümmetim hakkında en çok korktuğum şeyler: Göbek bağlamak, çok uyku, tembellik ve yakin iman azlığıdır”

Efendimiz döneminde doktora ihtiyaç duyan çok az kişi varmış.”Tıbbi Nebevi” de bununla ilgili olay şöyle anlatılır: Asrısaadette, hükümdarlardan biri peygamber Efendimize hizmet için bir doktor göndermiş. Bu Doktor, Efendimizin yanında uzun süre kalmış ve hastaları tedavi etmek için beklemiş. Fakat tedaviye çok az kişinin ihtiyacı olduğunu görünce geri dönmek için izin istemiş. Peygamber Efendimiz de az hastalanmanın sebebinin ,”ashabın iyice acıkmadıkça yeme k yememesi ve yemekten tam doymadan kalkması” olduğunu söylemiş.

 “İnsanoğlu midesinden daha kötü bir kap doldurmuş değildir. Ona 3-5 lokma yeter. Bu onun ruhuna kuvvet, bedenine metinlik verir. Yemek yemek isteyen kimse midesinin üçte birini yemek, üçte birini su ile doldursun, birini de boş bıraksın”

 “Tıka basa yiyenin kalbi katı, hikmetten yoksun ve hakkı unutucudur”

 “Karnı aç, kalbi kanaatkâr ola ve hakkı zikreden kimse Allah’a yakındır”

 “Tok karnına yemek haramdır ve hastalıktır”

“Midenizi aç bırakın ki bu sayede kalbinizde marifet nurları parlasın. Hikmet nurlarıyla dolsun, yerde ve gökte olanları sizin bu halinize sevinirler”

TOKLUĞUN 10 AFETİ AZ YEMENİN FAZİLETLERİ

Kim marifet yoluna girmek, hayvan ve bitki mertebelerinden çıkıp kâmil insan derecesine çıkmak, nefsini yüceltip kalbini temizlemek ve ruhunu cilalamak isterse, ilk önce midesini haran lokmadan muhafaza etmesi gerekir. Marifet yoluna girmenin başlangıcını buradan yapmalıdır.

1-Midenin haddinden fazla doldurulması kalbi katılaştırır, karartır ve nurunu söndürür.

2- Fazla yemek ilmi ve anlayış azlığına yol açar.

3-Çok yiyen kimse ibadetinden zevk alamaz.

4-Çok yiyen kimsenin ibadeti azalır. Çünkü çok yemek bedene ağırlık ve uyku verir. Hisler ve kuvvetler durur. Uykuya dalarak Allah’a ibadetten uzak kalır. Böyle bir insanın atılan leşten farkı mı olur?

5-Çok yemekte harama düşmek tehlikesi vardır.

6-Çok yemek kişinin ahrete olan bağlılığını azaltır.

7-Çok yemek, ölüm hastalılığının şiddetli olmasına sebep olur. Peygamberimiz buyuruyor ki:”Ölüm hastalılığının şiddeti kişinin dünya lezzetlerinin azlık ve çokluğuna göredir. Yemek ve içmekte dünya lezzetlerinden sayılır. Bunları çok yapan ölüm hastalılığının şiddetini artırmış olur.”

8-Çok yemek yemekte arlanma ve kınanma vardır. Çok yemek şehveti artıracağı gibi faziletleri de terk ettirir.

9-Çok yemek uzuvların gerektiğinden fazla çalışmasına, kısa zamanda yıpranmasına ve gereksiz yere bozulmasına sebep olur.

10-Çok yemenin, yenilecek şeyin kazanılması, getirilmesi, hazırlanması, yenilmesi, sindirilmesi, gereksiz kısmının dışarı atılması gibi birçok külfetleri vardır.

Hele ki Ramazan’ın nefsi kabartmak sanıldığı günümüzde söylediklerimizin daha bir kıymetli olduğunu düşünüyoruz.