Bu yıl “Rengârenk bir ahenk” başlıklı 8. Limmud Kültür Festivali 10-11 Kasım tarihlerinde Ulus Özel Musevi Lisesi’nde gerçekleşti. Yaklaşık 1400 kişi, konusunda uzman akademisyen, iş adamı, sanatçı, bilim insanı, medya mensubu katıldı. Katılanlar içerisinde her gün ekranda gördüğümüz İslâm ve Anadolu düşmanları olduğu gibi aynı zamanda “renklilik” hesabı fikirsiz, ahlaksız ve cibilliyetsiz aydın, yazar ve gazetecilerde vardı. Her biri kendi çapında hazırladıkları tezler ve makaleler ile Siyonist Yahudi muhabbetlerini ifşa etmekle kalmadılar aynı zamanda Siyonist Yahudilerin dünya üzerindeki iktidar arayışlarını pekiştirici açıklama ve övgüleri peş peşe dizdiler. Hemen hatırlatalım onur konuğu seviyesinden başköşede Ertuğrul Özkök ve İsmet Berkan var. Şalom gazetesi de  zaten haberi bu çifti manşete taşıyarak önceki hafta vermişti. Ayşe Hür, Yılmaz Özdil, Hakkı Devrim, Prof. Dr. Asaf Savaş Arat, Prof. Dr. Yılmaz Esmer gibi tanınmış isimlerde vardı. Bunların dışında hem ülke içinden hem dışarıdan onlarca sicili kabarık Siyonist festivale katıldı, açıklamalar yaptı. Neler konuşuldu, neler söylendi? Şalom gazetesinden takip edelim;

“Son Hazaryalı ve Sarı Selim gibi tarihi romanların yazarı Cahit Ülkü uzun yıllar boyunca yaptığı araştırmalardan edinimlerini katılımcılar ile paylaştı. Orta Asya’daki Kayı Boyu ve diğer Türk Boylarının göçleri sırasında karşılaştığı Yahudi cemaatleri ve tabi ki de tarihte yer alan ve Yahudiliği seçen tek Türk Devleti olan Hazar İmparatorluğu ile etkileşimleri üzerine derlediği bilgileri paylaştı.

Kanal D’de yayınlanan ‘Evim Şahane’ programı ile tanınan mimar Selim Yuhay, oldukça rağbet gören sunumuna sevginin kaynağı olan aile ve yuva kavramını anlatarak başladı. “Yaşadığınız mekân sizi rahatlatmalı; onu yenileyecek olan mimar da tasarımını ev sahiplerine ait şifreleri çözdükten sonra yapmalı” diyen Yuhay, Kanal D’deki programının ekran arkasını anlattı. (…) Seyfi İşman, sinemada Yahudi mizahını  ‘Radio Days’, A Serious Man’ ‘Train de Vie’ gibi çeşitli filmlerden sekanslar göstererek anlattı.(…) Bu seneki Limmud’un çok sevgili Alp Alkaş’a ithaf edildiğini öğrenince, destek olmak için Tel Aviv’den hemen atlayıp gelen Ruth Calderon’un konuşmasının açılış cümlesi hepimiz için çok anlamlıydı: ‘insan böyle zamanlarda Tanrı var mı, varsa nerde diye sorar.(…) “Beti Hayim Bekem & Yosef Grosman, Geleneksel Yahudilik öğretisinin Tanrı’nın İsrailoğulları ile yaptığı anlaşmaya dayandığını ve anlaşma gereği, İsrailoğulları’nın bu anlaşmaya uymadıkları takdirde cezalandırılacağını belirterek başlar Beti ve Yosef konuşmalarına. Can alıcı soru da tam buradadır: Holokost gibi bir felaket söz konusuyken, anlaşmaya uymayan, sözünün ardında durmayan Tanrı mıdır, yoksa insanlar mı?.(…)

Ayşe Hür’ün konuşması kendisinin de ifade ettiği gibi, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı yıllarında Almanya ile ilişkileri, Yahudi mültecilere ve Türkiyeli Yahudilere yönelik politikaları hakkında bellek tazeleme niteliğindeydi. Tarihte azınlıklara karşı hep iyi davranıldığı bilgisi ile yetiştiğimiz halde gerçeğin böyle olmadığını ifade eden konuşmacı,  yerleşik tarihten farklı bir tarih anlattığı için eleştirilere hedef olduğunu söyledi. Nazi Almanya’sı ile sıkı ekonomik ilişkiler içinde bulunan Türkiye’nin Avrupa’dan kaçmak isteyen Yahudiler için bir transit yol olduğunu, ancak ırkçı politikalar yüzünden dramatik olaylar yaşandığını ifade etti.(…)

Ayrıca Prof. Dr. Nicholas De Lange “Bizans İmparatorluğu’nda Yahudi Cemaatlerinin Haritalanması”, Prof.Dr.Yılmaz Esmer “Değişimin Kültürel Sınırları”, Prof. Dr. Ayhan Aktar Azınlık Karşıtı Bir Verginin Analizi” İsrailli gazeteci Henrique Cymerman “Arap Dünyası ve İsrail üzerindeki kum fırtınası” vb. konuşma ve konferanslar yapıldı.