Birkaç dakika önce Venezüella’daki dostlarımla bir telefon görüşmesi yaptım. Komünist Parti’den enteresan haberler var. Almanya Komünist Partisi ile dayanışma içindeler ve ortak hareket ettikleri noktalar var. Almanya Komünist Partisi delegeleri, bu hafta Karakas’ta Venezüella Komünist Partisi’ne bir ziyarette bulundu. Bana karşı yürütülen Batı merkezli kara propagandaya alet oldukları ve Karakas’ta bunu dillendirdikleri haberini aldım. Benim birçok yanlış yapmış bir insan olduğumu söyleyerek bana tarizde bulunuyorlar. Hülasa benimle alâkası olmayan birçok şey... 

Alman komünistlerin, bana saldırmayı bırakıp benim bir ajan olmadığımın idrakine varmaları iyi olacaktır. KGB adına çalıştığım iddiası komik; çünkü KGB benim tutuklanmam için CIA’ye teslim edilmem hususunda CIA ile anlaşma içerisindeydi. Moralimi yüksek tutmaya çalışarak bekliyorum. Hürriyetime kavuşacağım ve Venezüella’nın politik zafer elde edeceği günleri bekliyorum. Bunu barış içinde, düşmanın bizim farklılıklarımızdan faydalanmasına fırsat vermeden yapabiliriz. Gelecekte neler olacağını kimse bilmiyor. Korkmuyorum; çünkü biliyorum ki zafer bizim olacak. İnsanlık sömürgecilere karşı galip gelecek.

İnsanlar emperyalistler tarafından manipüle ediliyor. Tarihî yalanları tekrarlamak için uluslararası medyayı kullanıyorlar. Bu noktada medya son derece önemli. Mesela, politik ve ideolojik olarak aynı safta bulunmadığım DAEŞ ile alâkalı söylenen birçok şeyin de manipülasyondan ibaret olduğunu düşünüyorum. Bu insanların iktidar ve güç için savaştığını düşünmüyorum; çünkü onların savaşma iştiyakının temelinde cihad anlayışı var. Bu motivasyonla dünyanın birçok yerinde savaşacak militanları var. 

Ben çok iyi bir Müslüman olduğumu iddia etmiyorum. Venezüellalıyım ve sonradan Müslüman olmuş biriyim, tabiî olarak bu böyle; fakat Müslüman’ım. Allah’a inandığımı söylemekten gurur duyuyorum. Kalbimle, beynimle ve dilimle kelime-i şehâdet getiriyorum. Türkiye’deki gönüldaşlarım ve avukatlarım senelerdir benimle dayanışma içinde. Çok zor şartlar altında hürriyetime kavuşmam için mücadeleye devam ediyorlar. Rusya, İtalya, İspanya ve özellikle Venezüella ile kontak hâlinde olmak son derece önemli. Çünkü birçok mevzu hakkında olduğu gibi benimle alâkalı da kara bir propaganda faaliyeti yürütülüyor düşmanlarımız tarafından. 

1994’ten beri Fransa’da cezaevindeyim. Haftalık olarak yorumlarımı paylaşıyor ve kinimi diri tutmaya çalışarak yoluma devam ediyorum. Benim burada kalmam için çaba sarf edenler var. Tam 25 senedir cezaevinde, zor bir hayatın içerisindeyim. Cesaretle Venezüella’da yaşananları ve oradan gelen haberleri takip ederek yorum yapıyorum; fakat ne yazık ki Venezüella yönetiminden benim serbest bırakılmam için bir teşebbüs göremiyorum. 1999 senesinde Fransız cumhurbaşkanı ile Venezüella devlet başkanı arasında varılan bir mutabakat olmasına mukabil bu yönde bir teşebbüs gerçekleşmiyor. Bu son derece garip. Neler yaşandığını tam olarak bilemiyorum; ama insanlar ABD yüzünden harap vaziyete geldiler. Rejim çok güçlü bir durumda değil ve insanlar mücadeleye devam ediyor. Bu zengin ülkede halkın da zengin olması gerekirken alım gücü çok düştü. Venezüella halkı orada, ben de burada hayatta kalmaya çalışıyorum.

25 sene önce getirilerek cezaevine atıldığım Fransa’yı bugün Fransız halkının, dilinin ve değerlerinin düşmanı olanlar yönetiyor; yani Siyonistler ve onların işbirlikçileri... Tüm dünyanın işgal altında olduğu şu şartlarda dahi zaferin bizim olacağını rahatlıkla söyleyebiliyorum.
Ben sadece tek millete bağlı bir insan değilim. Anavatanım Venezüella, ikinci memleketim ise şu an işgal altında olan, bu işgale karşı direnen, sözde Müslüman Arap devletlerinin idareleri tarafından yalnızlığa terkedilmiş Filistin. Bu sözlerimle tüm Müslüman Arapları hedef almıyorum ve biliyorum ki onların yüzde 99.9’u Filistin davasını destekliyor. Fakat onları idare edenler ihanet içindeler. 

Bundan daha önce de müteaddit kere ifade ettiğim şu hususu tekrar belirteyim: Dünyada tek bir bağımsız Müslüman devlet var. Bu devlet Türkiye değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun için çaba sarf ediyor; fakat Türkiye’nin tam bağımsız olduğunu hâlâ söyleyemiyoruz. Bu bağımsız ülke Şii Fars devleti İran. İran, Siyonist ve emperyalistlerin ekonomik ve askerî saldırganlığına karşı direniyor. İran korkusu üzerinden Suudi Arabistan kontrol ediliyor ve kışkırtılıyor. Suud’un İran’a karşı doğrudan saldırıya teşebbüs etmesi Suud rejiminin ortadan kalkmasına sebep olabilir. Zira, Suudi Arabistan’da mevcut idareye alternatif olabilecek kişiler tek tek ortadan kaldırıldı. Mevcut konjonktürde yaşanan gelişmeler İran’ın er yahut geç ortadan kaldırılacağını gösteriyor; fakat vatanperver olan İranlılar direneceklerdir. 
Kendime dönersem; İslâm dünyasında uzun zaman geçirmiş bir insan olarak şu an cezaevinde olduğum gerçek. Ben ezilen halklar için bir kahramanım ve dolayısıyla emperyalistler için kötü bir örneğim. Bu yüzden beni sevmezler. Sosyalist-komünist gelenekten gelen insanların emperyalist propagandasına alet olması tam bir hayal kırıklığı. 
 
07.11.2019


Baran Dergisi 670. Sayı