Âlemlerin Rabbi olan Allah (cc), Kur’an-ı Kerim’de sene içindeki aylardan bahsederken “Muhakkak ki, ayların sayısı, Allah indinde, gökleri ve yerleri yarattığı günden beri on ikidir. Bunlardan dördü ise haram aylardır” buyurmaktadır. (1)

İşte bu haram aylardan birincisi, Hicrî senemizin de ilk ayı olan Muharrem ayıdır. Tek ifadeyle zulüm ve haramdan kaçınılması ve müşrikler topluca saldırmadıkça, harp ve darptan uzak kalınması mânâsınadır.

Efendimizin; Mekke’den Medine’ye hicret ettiği ay, aslında Muharrem ayı değil, doğduğu ay olan Rebiulevvel’dir. Hazreti Ömer döneminde Hicrî takvim uygulamasına başlanması gündeme getirilip kararlaştırılırken, senenin ilk ayı olduğu için, aylardan Muharrem esas alınmıştır.

Aynı zamanda aşağıda bildireceğimiz muhteviyatta görüleceği gibi zaten Muharrem ayı, Cenab-ı Mevla’mızın birçok peygambere türlü ihsanlarda bulunarak MÜBAREK KILDIĞI bir aydır.
Herkes bilir ki, Kureyş’in müşrik elebaşları, başta Ebu Cehil, Ebu Leheb, Übey bin Halef, Haccac oğullarından Meysere, Münebbih ve Nadir İbn-ül Halis, hicretten bir gün evvel fitne ve karar mekânı olan Darünnedve de toplanarak Efendimizin, toplu bir saldırı ile katline karar vermişler ve vurucu güç olarak da, her kabileden birkaç çapulcuyu bu menfur iş için görevlendirmişlerdi.
Bundan önceki yazımızda belirttiğimiz gibi, ilk olarak iki hicret yolculuğu yapılmıştı Habeşistan’a. İlk kafile ile Efendimizin kızı Rukiye ve damadı Hazreti Osman’ın komutası altında Necaşi’nin ülkesi Habeşistan’a hicret ederek mukaddes dava adına kutsal yolculuğun önü açıldı. Yakın bir aradan sonra doksan kişilik ikinci kafile de aynı şekilde Rıza-i Bari aşkına Habeşistan’ın yolunu tuttu.
Yukarıda isimlerini verdiğimiz işkenceci Kureyş müşriklerinin o can alıcı planlarına karşı, Allah’ın da elbet bir planı vardı ve Allah (cc), aynı gece Efendimize vahiy yolu ile onların bu menfur planlarını bildirdi.

Efendimize de özel olarak Hicretin yolunu gösteren Allah (cc), yol arkadaşının adını bile işaret etmişti. O sadık dost, Hazreti Ebu Bekir’den başkası değildi. Çünkü Resûlullah (sav) daha önce Hicret etmek isteyen Hz. Ebu Bekir’e “Sabret ya Ebu Bekir Allah sana belki daha hayırlı bir yol arkadaşı nasib eder” demişti.

Hicret gecesinin ortalarına gelinmişti ki, Efendimiz, Hazreti Ali’yi, yerine yani kendi yattığı yatağa yatırıp bazı direktifler verdikten sonra üzerindeki emanetleri de teslim ederek Hz. Ebu Bekir ile beraber mukaddes yolculuğa koyuldu. İstikamet Sevr mağarasıydı.

Her şey yolunda gidiyordu. Sevr mağarası girişi önüne anında bir ÖRÜMCEK’e nefes teliyle nakış gibi perde ördüren Ulu Rabbimiz, örümcek vasıtasıyla Habibi ile onun en sadık dostu Ebu Bekir’i koruma altına almış, aynı zamanda mağara kapısına yuva inşa ettirdiği güvercinle de Allah dostunu yakalayıp öldürmeye gelen Süraka ve tayfasını uzaklaştırmıştır.

Muharrem ayını iyi değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Bundan evvelki ay olan Zilhiccenin (hac ayı) ilk on günü gibi, bu Muharrem ayının ilk on günü de çok manidardır. Hadisi şeriflerle sabit olan bu ilk on gün sevaplarla dolu bir fırsatlar günüdür ki, oruçlu geçirmek gerekir.

Peygamber Efendimiz, ilk on günde kesin olarak oruç tutmayı tavsiye etmişler ama bunu tutamayanlara da hiç olmazsa tek gün olarak onuncu günü değil, ya dokuz ile onuncu gününü, yahut da onuncu gün ile on birinci günleri olmak üzere iki gün tutmayı sünnet olarak bize bildirmişlerdir. Çünkü Medine Yahudileri sadece onuncu gün tutarlardı. (2)

Bilmiş olunuz ki halkımızın aşure günü dedikleri “onuncu gün” manasına gelen güne Arablar “yevmel aşr” derler. Bu günde insanlar bir aşure yemeği pişirip konu komşuya dağıtmak suretiyle, kopmakta olan dostluk ve komşuluk bağlarını tazeler. Hadisi şerife göre ise sene boyunca rızıkları arttırır. (3)

Bunun çok doğru bir uygulama olmasının yanı sıra, Cenab-ı Allah (cc) de çeşitli yıllarda tam on peygambere, bu Muharrem aylarının ilk onuncu günüde büyük ihsanlarda bulunmuş, onları çok büyük sıkıntı ve dertlerden kurtarmıştır. Örnekler şunlardır;

1- Hz. Âdem Aleyhisselâmın tevbesi bugün kabul olmuştur.

2- Hz. Nuh’un gemisi bugün Cudi dağında karaya oturmuştur.

3- Hz. İbrahim Aleyhisselâm bugün ateşten kurtulmuştur.

4- Hz. Yakub Aleyhisselâmın aşure gününde gözleri açılmıştır. 

5- Hz. Yunus aşure günü balığın karnından kurtulmuştur.

6- Hz. Yusuf, aşure günü kuyudan çıkartılmıştır.

7- Hz. Musa Aleyhisselâm tâbi olan ümmetini yanına alıp Firavundan uzaklaşırken Kızıl denizin ortadan bölünüp yol açılması da bu günde vukû bulmuştur.

8- Hz. İdris Aleyhisselâm bugün gökyüzüne kaldırılmıştır.

9- Hz. Eyyüb Aleyhisselâm bugün sağlığına kavuşmuştur.

10- Hz. İsa peygamberin doğuşu ile Hz. Süleyman’ın türlü saltanata kavuşması bugüne rastlar.

Mübarek olsun, Allah istifade etmeyi nasip etsin... Âmin...

Kaynaklar
1- Tevbe Süresi 36
2- Fetava-i Hindiye 2/202
3- Beyhakî 3/336

Baran Dergisi 509. Sayı