Kadim geleneklerin ezoterik okullarında horoz sembolünün sıklıkla kullanıldığı görülür. Meselâ inisiyasyon(1) öncesinde (kurban olarak) horoz hazır ve nazırdır.

Eski Mısır’da, güneş ve ışık tanrısı olarak kabul edilen Horus’un etrafında halk toplanarak ayin formunda (halka halinde) dans ederlerdi. Ege (Yunanistan) ve Karadeniz kıyılarında (Ordu, Giresun, Trabzon, Rize vs) sıkça görülen horonun atasının bu tür danslar olduğu rivayet edilir.

Horus, hor, hur, horizon… gibi kelimeler doğrudan güneşle ilgilidir. Ümit İriş’in etimolojik çalışmasına göre; Horus, Grekçe bir kelimedir. Mısır dilinde Hor kelimesiyle ilişkilidir. Bugün Almanların tanrı ve erkek için kullandığı Herr kelimesi ile de ilgilidir. Türkçede ise horoz olmuştur.

Hor: Hiçbir değeri ve önemi olmayan, aşağı, değersiz, önemsiz… Gösterişsiz, çelimsiz… Soğukkanlı… Çirkin, sevimsiz… Kin… İyilik… Yumurta sarısı…

Hor, Farsça lûgatte “güneş; ışık, aydınlık (hâr, nûr, ziya)” mânâsınadır. Ayrıca “kötü, meselâ (gözüne) hor görünmek; hoşlanmamak” ve “bilye veya taşla oynanan bir oyun” mânâsınadır.

Hör: Hor, hakir…

Hor (+hor): Farsça lûgatta χor/χʷār (خوار/خور) “yiyen, tüketen”; Farsça veya Orta Farsça χordan, χor (خوردن, خوار) “yemek, içmek” mânâsınadır… Tedaisi, değdiği her şeyi kendine dönüştüren ateş (güneş) ve / veya “terbiye olmuş nefs” mânâsında muktedirlik makamı veya insan-ı kamil!

Hor: Farsça lûgatta χor/χʷār (خور/خوار) “yenik, tükenmiş, hakir, sefil”; Farsça veya Orta Farsça χordan, χor “yemek, tüketmek.”

Hor: Geniz sesi… Tedaisi, horlamak!.. Horlamak ve geniz sesi?.. Geniz sesi, dolayısıyla horlamak, horlanmak veya hakir görmek mânâsı üzerinden düşünüldüğünde, zannım o dur ki, epifiz bezi ile yakından ilişkili olan “iki kaş arasında yer alan nefs”e müteallik bir durumla karşı karşıya kalırız. Nefsin horlanması, fazla uykunun hoş görülmemesi, epifiz bezinde yer alan uyku hormonu melatoninin gece ve uyku halinde salgılanması vs. gibi durumlar horlamanın, dolayısıyla da hor’un kökeninde yer almaktadır.

Hur: Noksan, eksik… Eksik, eksiklik, kusur… (Tedaisi, “insan, eksik bir varlıktır.” ve “insanoğlu varoluşunun hakikatini tamamlamaya memur!)… (Nuksan) Eksik, kusurlu, nakıs.

Hur’un çoğulu ola hurü’ kelimesi, “kuş tersi, necis” demektir… Tedaisi, kuş dünyayı bir siyah bir nokta veya delik olarak görür… Hacet giderilecek delik… Aynı zamanda hürriyet alanı!

Hur: (Çoğulu, Ahver) Ahu gözlüler. Gözleri iri ve siyah kısmı pek siyah; beyaz kısmı pek beyaz olan kızlar… Cennet kızları, huriler…

Hur, Farsça lûgatte “güneş (Âf-tâb, Hurşîd, Şems)” mânâsınadır.

Hurşid: Güneş, aftab, mihr, şems. -Türk dil kuralı açısından “d/t” olarak kullanılır… Tedaisi, Hur Şit… Hazret-i Adem Aleyhisselâm’ın oğlu ve “Allah’ın hibesi” mânâsına Hazret-i Şit Aleyhisselâm hatırda!.. Tedaisi, Mütefekkir Kumandan Salih Mirzabeyoğlu ve Ledûn ilmi!

Not: Hazret-i Şit Aleyhisselâm, Hazret-i Âdem Aleyhisselâm’ın hem oğlu ve hem de kendisinden sonra Peygamberlik mührünün sahibidir. Kendisine 50 sahifelik kitab nâzil olmuştur. Kâbe-i Mükerreme’yi ilk önce taştan bina eden zât olduğu Kısas-ı Enbiya’da mezkûrdur. Hazret-i Âdem Aleyhisselâm’ın oğullarından Hâbil ile Kâbil arasında çıkan anlaşmazlık neticesinde Kâbil, Hâbil’i öldürünce, Allahü teâlâ, Hazret-i Âdem Aleyhisselâm’a, Hâbil’e karşılık ihsân olarak yeni bir oğul verdi. Hazret-i Âdem Aleyhisselâm’ın bütün çocukları ikiz olarak doğduğu hâlde, Hazret-i Şit Aleyhisselâm tek doğdu. Şit adı verilen yeni oğlun ismi İbrânice olup, Arapça karşılığı “Allah’ın hibesi” mânâsınadır. İsmine “Şis” de denilmiştir. Hazret-i Şit Aleyhisselâm, son peygamber olan Allah Resûlü’nün nûrunu alnında taşıyordu. Bu sebeple Hazret-i Âdem Aleyhisselâm onu pek fazla seviyordu. Bütün evlâdı üzerine onu reis yaptığı gibi, vefat edeceği sırada da bütün yeryüzünün halifeliğine onu tayin etti. Bu hususta vasiyette bulundu. Ayrıca ilâhî sırları bildirip, bütün ilimleri öğretti.

Şis (Şisa’): (400): Çekirdeği katılaşmış olmayan hurma. (Hurma aşılanmazsa katılaşmaz)… Tedaisi, 400’un toplamı 4’tür ve 4, “varlık sayısı”dır… Bu çerçeveden olarak, varlık dereceleri içerisinde hurma, nebatatın ufkunu temsil eder; çünkü tıpkı hayvan gibi dişisinin üstüne abanarak döllenir. Nebat ilmi ledûn ilmidir. Ledûn ilminin ufku ise rüya ilmidir, denilebilir. İBDA Mimarı’nın rüyalarının nasıl da velud olduğu hatırda!

Şis: 400: Şems: Güneş… Tedaisi, horoz… Tedaisi, tenasül!.. Tenasül: Türemek. Nesil yetiştirmek. Üremek. Birbirinden doğup türemek… Tedaisi, İBDA!.. İBDA, bir ihya hareketi değil, bir yeniden inşa hareketidir!

Güneş: Bu gök cisminin yaydığı ışık ve ısı… Gezegenlere ve yer yuvarlağına ışık ve ısı veren büyük gök cismi… Her gün doğup battığını gördüğümüz en parlak gökcismi… Çevresindeki sisteme ait gezegenlerin etrafında döndüğü, ışık ve ısı yayan büyük gök cismi, şems.

Hur: Güneş: 211.

Tair: Kuş. Uçan. Uçucu: 211.

Perde: İki yeri birbirinden ayıran. Görünmeye mâni olan şey. Gaflet. BERZAH: 211.

Daver: Allah’ın isimlerinden. Adil, insaflı, doğru HÜKÜMDAR. Adil, insaflı, doğru vezir veya hâkim: 211.(2)

Hür: Özgür… (Tedaisi, makamları 5. felek olan Güneş feleğinde bulunan Hazret-i İsa Aleyhisselâm ve Hazret-i İdris Aleyhisselâm!)

Horizon: Ufuk… Görüş alanı… Görüş… Anlayış… Yeryüzüyle gökyüzünün birleşmiş gibi göründüğü yer… (Tedaisi, küllî ruh, ruh ve beden bütünlüğü… Tedaisi, Üstad Necip Fazıl’ın Çile isimli şiirinden bir mısra: “Ufuk bir tilkidir kaçak ve kurmaz”… Tedaisi, İBDA Mimarı’nın, “Ufuk ile Hafiye” alt başlıklı “Tilki Günlüğü” isimli 6 ciltlik eseri!.. Tedaisi, “Ramazan Müjdesi” ve “Ufkumuz: Ufuksuz ufuk.)

İngilizce bir kelime olan “horizon” Türkçe’de, isim olarak kullanıldığında “ufuk, anlayış, görüş” anlamına gelmektedir.

Horus (Haru, Hor), Antik Mısır mitolojisinde gök (güneş) tanrısıdır. Osiris ve İsis’in oğludur. Horus, şahin başlı tasvir edilir, bazı tasvirlerde firavunlar İsis’in kucağında sembolizedir.

Firavunlar dünya üzerindeki Horus olduklarına inanıyorlardı. Firavunlar, kendilerini Horus’un yeryüzündeki cisimleşmiş hâli olarak görüyorlardı.

Eski Mısırın kralları kendilerini şahin-başlı tanrı Horus’la ilişkilendirmişlerdir. Horus, tanrıların en önemlisiydi. Firavun da onun dünya üzerindeki gölgesiydi. Mısır Kralları “Horus” adını kendi adlarına katarlardı. Aynı zamanda, Firavunların Ra’nın ardılı olmalarından dolayı, Horus güneşle de ilintili duruma geliyordu.

Horus ismi, Eski Mısır’da “Hor” olarak anılmaktaydı. “Horus” ise eski Yunancadaki karşılığıdır. Ezoterik öğretilerde “ilâhî” olanın sembolüdür. Horus’un bilinen en yaygın sembollerinden biri, “Ra’nın sol gözü” olarak ifade edilen göz şeklindeki semboldür. Dünyayı görüp gözeten ve “evrensel idare mekanizması”nın bir unsuru olan “Siriusyen kültür”ün dünyayı görüp gözeten ve kontrol eden keskin gözünün sembolüdür. Bugün bu semboller Kristal Krallık hayali güden ve Allah’a karşı savaş açmış Şeytanın dölleri, diğer bir ifadeyle Deccal taifesi tarafından kullanılmaktadır. Meselâ Amerikan Doları’nda kullanılan piramit ve onun tepesinde yer alan üçgen içindeki göz, söz konusu ezoterik kültürlerden devşirmedir ve aynı zamanda horoz iddiasında bulunmasının bir farikasıdır. Amerika’nın topyekûn dünyaya diklenmesini ve dünya düzeni kuruculuğuna teşebbüs etmesini bu çerçevede değerlendiriniz.

Horus, sembolizmde genellikle, İlâhî Yasalar’ın insanda vicdan tarzında belirmesini simgeler. Şahin kafalı Horus’un yırtıcı kuşların keskin bakışıyla tasvir edilmesi, hiçbir hareketi gözünden kaçırmayan bir adaleti temsil ediyor olmasından, yani vicdanın gözünden hiçbir şeyin kaçmayacağını simgeler. Bir başka deyişle, insanın iç dünyasındaki her niyetini ve sosyal hayatındaki her hareketini gözden kaçırmayan mutlak adaletin keskin kılıcını simgeler. Yasaların kıl kadar şaşmadan uygulanmasını gözeten, özellikle öte-âlemde hesap veren vicdanın ifade edilişidir. Günde yirmi dört saat uyanık ve gözleri hep açık olmalıdır; çünkü hem yasaların kıl kadar şaşmadan uygulanmasını sağlamakta, hem de Seth (nefsâniyeti ve kötülüğü simgeleyen) ile mücadele etmektedir. Bu yüzden Güneş ve Ay, Horus’un gözleri olarak ifade edilir. Güneş ve Ay her ikisi nöbetleşirler. Gece-gündüz insanın üzerinden hiç eksik olmaz. Bu yüzden Horus’un 24 saat açık kalan gözlerine işaret. Ve yine bu yüzden Horus’un gözü güneşle temsil edilen Ra’nın gözü olarak da ifade edilir. Eski Mısır mitolojisine göre, Horus sonunda bu gözünü babası Osiris’e vermiş ya da Osiris’in kullanımına bırakmıştır.(3)

Not: Ra harfinin Arapça ebced değeri 200’dür. İki yüz, iki ruh, iki insan; “bir ayniyetin iki kanadı”; şeriat ve tasavvuf; ruh ve beden; erkek ve kadın; asıl ve gölge; doğu ve batı; iç ve dış, zâhir ve bâtın; ay ve güneş; dünya ve ahiret vs. uzayıp gider.

Not: Horoz, sabahın aydınlığını haber veren olarak, gece ve gündüzün, dolayısıyla da ay ve güneşin habercisi olmakla birlikte, aynı zamanda ruh ve bedene bakan yönüyle de “berzah” sırrına işaret eden bir noktadadır, denilebilir. Tedaisi, kadüse!

Not: Horoz, iki kefeli terazide istinad noktası olarak beliren orta direğin adıdır. Adalet terazisinde teraziyi tutan elin avuç içinde yer alan topuzudur. Yine adalet terazisinde “terazi iplerini kendinde toplayan halka”dır. Kadüsedeki ana eksen olan asanın topuzu, dolayısıyla da akaşasıdır. Ruh ve beden düalitesini cem eden “küllî ruh”tur, denilebilir. Daha doğru bir ifadeyle, “hakikate köprü” mânâsına mecaz!

İki “Ana” Tanrıça: İsis(4) ve Hathor(5)... Hathor Mısır mitolojisi’nde en önemli tanrıçadır. Hathor (Mısır dilinde Horus’un evi anlamında) samanyolu galaksisinin kişileştirilmesini temsil eder. Güzellik ve Zevk Tanrıçası Altın (güneş!) Hathor, kadın figürü ile betimlenir. Hathor rahibeleri kral cenazesinde zilleri olan, sistra denen çalgıyı çalarlardı… “Güneş tanrısı” mânâsına Tanrı Horus, “Horus’un evi” mânâsında ise Tanrıça Hathor… Hat kelime manası itibariyle, yazı ve çizgi manalarını taşımaktadır… Horus ve Hathor… Hat ve hor, hor ve us!..

Not: Eski Mısır’ın Horus’u ile eski Yunan’ın Zeus’u arasında sadece tınıda kalmayan bir benzerlik var gibi duruyor. Her ikisi de, kendi zamanlarının hurus veya horozu, diğer bir ifadeyle de hükümdarları veya kralları olduğuna göre, bu soru araştırmaya değer:

Zeus, “Tanrıların ve İnsanların Babası” olarak Yunan mitolojisinde en güçlü ve önemli tanrıdır… (Tedaisi, baba horoz!)… Roma’da Jüpiter olarak bilinir. Göklerin, şimşeklerin ve gök gürültülerinin tanrısıdır… Çoğu zaman elinde bir şimşek ile resmedilmiştir… (Tedaisi, mavi ışık!)… Bereket ile özdeşleşmiştir… (Tedaisi, “Bereket tanrısı” ve tenasül!)… Yağmur ondan beklenir… (Tedaisi, Yağmurcu!)… Titan Kronos’un ve eşi Rhea’nın en küçük çocuğu ve oğludur… (Tedaisi, kendi zamanının muradı!)… Tanrıça Hera’nın kocasıdır. Simgesi şimşeğin yanında boğa, kartal ve meşe ağacıdır. Aynı zamanda tanrıların kralı olduğu için taht ve asa ile de sık sık betimlenir… (Tedaisi, kadüse!)

Güneş tanrısı olarak bilinen Horus aynı zamanda gök tanrıdır… Zeus da göklerin tanrısı olarak bilinir. Göklerin, şimşeklerin ve gök gürültülerinin tanrısı olarak kabul edilen Zeus, aynı zamanda tanrıların kralı olduğu için taht ve asa ile de sık sık betimlenir… Diğer taraftan, Horus’un gözlerinden biri güneş, diğeri ise ay’dır… Güneş ve ayı tek noktada cem eden Harmerty kavramı ise, “Horus’un iki gözü” mânâsında kullanılmaktadır.(6)

Harmerty… Harmony… Armoni: Uyum, ahenk, uygunluk, armoni, düzen, (müz), harmoni… Uyum, uygunluk, âhenk, birlik… Uyuşma, anlaşma, mutabakat, muvafıklık, dayanışma, tesanüd.

Tesanüd: Karşılıklı yardımlaşma. Birbirine istinad etme…

Tenasüb: Uygunluk, uyma, tutma. Yakınlaşma… Nisbet, kıyas… İki adet birbirine nisbet edilerek yapılan hesab usulü… Edb. Mânâca birbirine uygun kelimeleri bir arada söze güzellik vermek maksadı ile zikretmek…

Bu mevzu, eski Yunan kültüründe ruh ve beden sağlığının dengeli bir şekilde geliştirilmesini sağlayan jimnastiğin harmoni kavramıyla olan ilişkisine ve aynı zamanda, spor felsefesinin en önemli köşe taşlarından biri, dahası, spor felsefesinin bizzat “felsefe taşı”na (tenasüb veyahut da tesanüd!) tekabül eden “spordan gaye sağlıktır” sözüyle de doğrudan ilişkilidir.

Tesanüd: 515… 5+1+5=11… Onbir: On Pîr!.. İBDA Mimarı’nın son zamanlarda sıkça kullandığı “Mehdi’yi hamil 10 süvari” hadîsi hatırda!

Tenasüb: 513… 5+3+1=9: İBDA… Tedaisi, Üstad Necip Fazıl’ın en çok sevdiği rakam, 9’dur…

Tenassüb: Dikilip durma… Tedaisi, dikilmek!.. Tedaisi, dik durmak!.. Tedaisi, “Varlık bütünü”nde insanın hareketi olan müstakim veya ayakta hareket veya kıyam hareketi!.. Tedaisi, horoz!.. Tedaisi, kabadayı!.. Tedaisi, Halid bin Velid nesebi!

Dipnotlar:

1)İnisiyasyon (Süluk) kimi ansiklopedilerde bireyin spiritüel gelişimi için, “spiritüel tesir”i alıp aktarabilen bir üstadın sert ve sürekli kontrolü altında, bir düzen ve disiplin içinde, sınavlara dayalı tarzda, metodlu olarak eğitimi şeklinde tanımlanmaktadır.

2)Salih Mirzabeyoğlu, Esatir ve Mitoloji, İBDA Yyınları, İstanbul, 2010, sh.666.

3)https://gizliilimler.tr.gg/Horus.htm

4)Mısırlılar tarafından “Aset” ya da “Eset” diye bilinen tanrıçanın Yunanca’da ismidir. Yunanlılar İsis’i kendi tanrıçalarından Demeter, Hera ya da Selena ile birleştirmeyi düşünmüşlerdir. İsis, Roma’da da önemli bir tanrıça olmuştur… Mısır kültürü Mezopotamya’yı etkilediği kadar, o dönemlerde gelişmekte olan Batı kültürünü de etkilemiştir. Batı kültüründe Mısır etkisi, Girit medeniyetiyle başlar, Ortaçağ boyunca devam eder ve günümüze kadar da uzanır.

5)Hather, Mısır’ın en eskilerinden olan bir gökyüzü tanrıçasıdır. Çeşitli inanışlara göre ya gök tanrı Horus’un ya da Ra’nın karısı ya da annesi olarak geçer. Bir efsaneye göre ise, Horus her akşam onun ağızına girer ve sabah oradan çıkar. (Tedaisi, gece ve gündüz veya ay ve güneş döngüsü!)… Yunanlılar bu tanrıçayı Afrodit ile özdeşleştirmişlerdir. Hather genellikle inek olarak ya da boynuzlu ve inek kulaklı bir kadın olarak gösterilir; zaten inek de Hather’in kutsal hayvanıdır.

6)http://www.tarihpedia.com/misir_tanrilar_horus.html

Baran Dergisi 555. Sayı