Gezi’de; “ Mesaj alınmıştır, demokrasi sandıktan ibaret değildir.” 17-25 Aralık FETÖ operasyonunda; ‘’Türkiye’de yargı bağımsız ve tarafsızdır, yolsuzlukların üstü örtülemez.” Yüce Divan kumpasında; ‘’Ben olsam dört bakanı derhal Yüce Divan'a gönderirim." FETÖ’nün yaptığı dinlemelerle alakalı; “Bir kaygım veya herhangi bir korkum söz konusu değildir.” Devletin gizli bilgilerini yayınlayan vatan haini beş para etmez alçak bir casus için ise; “Tutuksuz yargılanmalı.”

KHK için “kaygılıyım.” Bir konuşmasında; “Hepimiz evimizin içini düzene koymamız gerekir. Bunu koymadığımız süre içerisinde gün gelir ya insanlar ayaklanır veyahut da dış müdahaleler kaçınılmaz hale gelir.” AYM’ kararı için; “Gazetecilerin(!) serbest yargılanmasını istiyorum. ‘’ Sonra OHAL kaldırılsın, ülke normalleşsin ve sonra da dalga geçer gibi polemiğe girmek bana yakışmaz!

Bu ülkede tüm makam ve mevkilerini Erdoğan’a borçlu olan bir siyasetçinin millete rağmen sürekli olarak ülkeyi küresel çeteye yamamak istemesi trajik bir hadisedir. Vefasızlık bir tarafa bir dava ihanetidir bu! Kraliçenin 600 kiloluk hediyelik eşyayla tam 36 yıl aradan sonra sadece Gül’ün Cumhurbaşkanlığını kutlamak için Türkiye’ye geldiğinde anlamalıydık bunu. İşte o gün milletin treninden inip Kraliçenin trenine bindi. Çünkü Kraliçe, küresel sistemin politikaları doğrultusunda iş görecek bu yapıyı desteklediğini tüm dünyaya ilan etmeye gelmişti. O günden beri FETÖ başta olmak üzere tüm terör örgütleri, siyasi partiler, medya organları ve muhalif İslamcı yapılar Erdoğan’ın kuyusunu kazmaya başladı.

Erdoğan, bu güne kadar irfan ve basiret sahibi milletimizle ve bir avuç cesur vatansever insanla tüm operasyonların üstesinden geldi. Şimdi de bir darbe ürünü olan ve ülkemizi sürekli zora sokan AYM üzerinden start verilen ciddi bir operasyonla/savaşla karşı karşıyayız.

*

AYM’nin kararı kuşkusuz Türkiye’yi uluslararası hukuk alanında zor duruma düşürme adımıdır. En vahimi de FETÖ terör örgütünü cesaretlendiren ve ümitlendiren bir karardır. Burada bir ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum. Bilindiği gibi 19 Mart 2017’de o dönem Adalet Bakanı olan Bekir Bozdağ: “Anayasa Mahkemesi tarafından bir karar verilmeden AİHM’in karar almayacağını ve AİHM’in, AYM kararını bekleyeceğini belirtmişti.

Bozdağ, örgüt üyesi kişilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içerisinde görev yapan üyelere binlerce e-posta gönderdiklerini ve Türkiye’yi karalayıcı şikâyetlerde bulunduklarını da açıklamıştı. Hatırlayın AİHM, Haziran ayında görevden uzaklaştırılan FETÖ’cü öğretmen Gökhan Köksal'ın başvurusunu 14 Temmuz 2017’de "iç hukuk yollarını tüketmediğine" hükmederek reddetmişti.

AYM’nin bu kararının ardından süreç nasıl işler bilmiyorum ama ‘üst mahkemenin kararının uygulanmadığı’ gerekçesi ile FETÖ’cüler için AİHM yolunu da açmaya çalışabilirler. Çünkü AYM’nin kararı kesinlikle bir plan dâhilinde işlemektedir.

Alpay ve Altan hakkında verilen kararın daha akşamı yüzlerce ‘emsal karar’ başvurusunun bir anda mahkemelere yapılmasını ve dilekçelerin verilmesini nasıl izah edebiliriz. Bu hazırlıklar ne zaman yapıldı? Bu karardan sonra yapılan başvurular sözde uluslararası hukuk adına ‘Türkiye’de iç hukuk yollarının tüketilmesi” için mazeret girişimleri olabilir.

AYM'nin kararını adeta zil takarak haber veren, destekleyen FETÖ'cü isimlerin, tutukluluklarını hak ihlali olarak görmesini; terör örgütlerini ve teröristleri cesaretlendirmek, terörle mücadeleyi zayıflatmak ve milli güvenliğimizi tehlikeye atmak olarak algılanmalı ve o şekilde anlatmalıdır. Eğer karar uygulanmazsa AYM’nin "etkili hukuk yolu olmadığı'’ gerekçesi ile AYM’ye gitmeden AİHM’e gitmeye çalışacaklardır. Buna da mani olmalıyız.

Hukuk toplum vicdanını göz ardı edemez. AYM neyin peşinde? Ülke karşıtı, terör yandaşı casus tipleri gazeteciden sayarak ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bir sonraki adım başkanlık referandumunun iptali mi? Pakistan Anayasa Mahkemesi’nin Başbakan Navaz Şerif'e yaptığını siz de Erdoğan’a mı yapmaya çalışıyorsunuz? Peki, buna müsaade edecek bir millet var mı bu ülkede?

Verilen kararların Türkiye düşmanı emperyalist ülkeler tarafından anında sevinçle ve heyecanla karşılandığını biliyoruz. Fırsatını bulduğu anda ülkeyi bir günde küresel çeteye teslim edecek omurgasız siyasetçilerin olduğunu da! Eğer millet lehine işlemeyen hukuk sisteminize güveniyorsanız yanılıyorsunuz. Bizim 1071’den beri hukukumuz hiç değişmedi. Ülkenin bekası, istiklali ve istikbali için mücadele eden bu cesur millet oldukça asla bir netice elde edemeyeceksiniz.

Ufuk Coşkun - Milat Gazetesi