Başta hepinizi Allah’ın selamıyla selamlıyorum.

Sevgili Müslüman Kardeşim. Şunu çok iyi biliyorum ki her bir Arap ülkesinin başında, Batının kuklası olan, halkından kopuk ve zalim yöneticiler var. Bu yöneticiler gerçek manada Müslüman olsalar, bugün ümmet coğrafyasında Müslümanın kanı oluk oluk akmazdı. Ümmetin masum, mazlum çocukları katledilmez, yerinden yurdundan edilmez, Ümmetin kadınları ve kızlarının namusuna kimse halel getiremezdi.

Hatırla ey Müslüman Arap Kardeşim! Kaynuka Yahudilerinin çarşısına giden bir Sahabe annemizin elbisesini bir Yahudi bir dikenle beline tutturmuş ve o sahabe ayağa kalkınca tesettürü açılmıştı. Oradan bu sahabe annemizin çığlığını duyan bir erkek yiğit sahabe koşmuş ve Yahudi’yle boğuşmasında o Yahudi’yi öldürmüştü. Yahudiler de hep birlikte o sahabeyi şehit etmişlerdi. Olay Resûlullah’a (SAV) bildirildiğinde Resûlullah (SAV) ahdini bozan bu Yahudilere sefer düzenlemiş ve sonunda onları Şam’a sürgün etmişti.

Bir tek Müslüman kadının namusuna el uzatılmasına, bir tek Müslümanın şehit edilmesine dahi müsamaha göstermeyen Resûlullah’ın (SAV) ümmeti ve kavim kardeşi olan sizler, hele bir düşünün!

Son 100 yılda ümmetin başına neler geldi de hiçbirimiz bir şey yapabildik mi? Filistin’de masum kadın ve çocuklar neler yaşadı ve hala da yaşıyorlar. Ya Irak’ta yaşananlar? Bizim topraklarımızı üs olarak kullanan ABD ve diğer Batı ülkelerinin uçakları kadim İslam şehri Bağdat başta olmak üzere tüm Irak şehirlerini yerle bir etmediler mi? Herhangi bir Arap ülkesinin yönetiminden bir itiraz geldi mi? Irak zindanlarına atılan kardeşlerimize nasıl işkenceler yapıldığını, ABD’nin insanlıktan çıkmış askerlerinin vahşetini ve bu vahşetten kadınlı erkekli ABD askerlerinin nasıl zevk aldığını fotoğraflarda görmedik mi? Irak’ta ABD askerlerinin tutuklayıp işkencehanelere doldurdukları kız kardeşlerimize her türlü kötülüğü yapmadılar mı? O işkencehanelerdeki kız kardeşlerimiz, “Bizi öldürün, karnımızda ABD askerlerinin piçi var, biz bunları doğurmak istemiyoruz.” diye feryat etmediler mi? Hangi birimiz bir şey yapabildik? Hangimiz bu masum kız kardeşlerimizin feryatlarını duyduk? Arap Birliği neredeydi o zaman? Telafer’de, Felluce’de ABD’nin yönetimi teslim ettiği Şia’nın Şebbihaları, on binlerce masum insanı katlederken, kadınlara kızlara tecavüz ederken kimin sesi çıktı, kim itiraz etti? Maalesef hiç kimsenin sesi çıkmadı.

Beni Kaynuka oğullarına sefer düzenleyen Allah Resûlü’nün (SAV) yaşadığı sefer nedenini milyon kez yaşamadık mı? Ben Müslümanım diyen kişinin izzeti, haysiyeti, şerefi yerle bir olmadı mı bu taciz ve tecavüzlerle. En zelil duruma düşmedik mi? Bu zilleti yaşatanlara Arap Birliği ses çıkarmadığı gibi destek de vermedi mi?

Suriye’de neler neler yaşandı. Kimler kimler Suriye topraklarına askeriyle geldi. “10 bin kilometre ötedeki ABD’nin askerinin Suriye’de işi var?” diyen bir Arap yönetimi oldu mu? “3000 km uzaktaki Rus askerlerinin Suriye’de ne işi var? diye soran bir Arap yönetimi duydunuz mu? İran’ın Şiî milislerinin, generallerinin, askerlerinin Suriye’de ne işi var?” sorusunu soran bir Arap yönetimi oldu mu? Hayır, Hayır, Hayır!

DEAŞ (IŞID) örgütünün zulümlerine, taciz ve tecavüzlerine bir tek Arap yönetimi ses çıkardı mı? ABD ve Batının, İslam’ı ve Müslümanları vahşi, barbar, zalim göstermek için kullandığı DEAŞ, bu rolünü Batılıların istediği istikamette bir güzel gerçekleştirdi. Bu örgüt, emperyalist petrol hortumcularına bahane oluşturdu ve tüm Batı, Rusya ve İran Suriye’ye çöreklendi. Bunu hepimiz gördük.

ABD, Suriye nüfusunun onda birini bile oluşturmayan Kürtlerin hamiliğine soyundu. Kandil’den getirdiği teröristler ile Suriye’de ortaya çıkan Salih Müslim (Bu Salih Müslim, imam olan kardeşinin ezan okumasını yasakladı ve kardeşini öldürtecekti. Kardeşi oradan kaçtı) adlı uşağına PKK’nin kolu olan PYD’yi kurdurdu. Suriye’nin üçte birinden fazlasını verdi. Bu teröristlere on binlerce tır silah verdi. Rakka gibi nüfusunun ekseriyeti Araplardan oluşan ve içinde neredeyse hiç Kürt bulunmayan şehri kendisi bombalayarak harabeye çevirdi ve PYD’li uşaklarına teslim etti. Burada bu teröristler binlerce masum insanı öldürüp yüzlerce cesedi tırlara üst üste yığıp şehir merkezinde tur attılar. Deyri-i Zor’u bu teröristlere teslim ettiler. Bu teröristler, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 2000 kişiyi katletti. Kimsenin sesi çıktı mı? Arap birliği neredeydi?

DEAŞ adlı örtülü ve/veya açık Batı destekli ve alim Muhaysini’nin tabiriyle HARİCİ olan eli kanlı örgüt, sayısız masum insanı öldürürken Arap Birliği neredeydi, hiç sesini çıkardı mı?

Resulayn’dan, Ayn-el Arap’tan, Tel Abyad’dan kovulan, yerinden yurdundan edilen Müslüman Arap kardeşlerimiz değil miydi? Onları kitleler halinde katleden, sürgün eden PYD isimli emperyalist uşakları değil miydi? Arap Birliği o zaman neredeydi? Neden ses çıkarmadı. Bu terörist örgüt Suriye topraklarında kendine kanton oluştururken, Suriye toprakları bölünmüyor muydu?

Şimdi ne oldu da Suriye’nin toprak bütünlüğünü önemser oldu Arap Birliği? Emperyalist çizmelerini yalamaktan gocunmayan, ezanı ve Kur’an öğretimini yasaklayan, İslam ve Müslüman düşmanı örgüte Türkiye haddini bildirmek için operasyon yapınca Suriye’nin toprak bütünlüğünü düşünür oldu Arap Birliği? 4 milyon Suriyeli kardeşimizi bağrına basan, ekmeğini onlarla paylaşan Türkiye mi kötü, onları yerinden yurdundan edenler mi kötü?

Batının emir eri olmuş Arap yöneticiler bunu bilmiyorlar mı?
Ey Müslüman Arap Kardeşim,
Ben biliyorum ki sen, bu yapılanların hiçbirini onaylamıyorsun.

İngilizlerin kurduğu Arap Birliği de seni temsil etmiyor. Ümmet coğrafyasında akan kandan Batıyla iş yapan, onlara hele hele İsrail’e petrol satan yöneticileriniz ABD’den ve İsrail’den daha fazla sorumludurlar. Şunu iyi bil ki Müslüman Arap kardeşim, bugün bu Arap Yöneticiler petrolü USD ile satmasa ABD en geç bir yıl içinde batar. İsrail diye de bir şey kalmaz. Bir İrlandalı yazarın “Kan kokusu almış köpek balığından daha kötüsü, petrol kokusu almış Amerikan emperyalizmidir.” sözünü doğrulayan ve ABD’yi, İslam coğrafyasının petrolünü onları bu emperyalist vampiri yaşatacak ve başımıza bela edecek hale getirenler, dünya petrolünün en büyük payını elinde tutan Arap ülkelerinin yöneticileridir.

Benim bu yöneticilerden bir beklentim yok kardeşlerim. Ama sizlerden beklentim, gönül ve söz olarak bizi desteklemeniz. 4 milyon Suriyeli kardeşimize bakan Türkiye’yi her ortamda ve durumda söz ve fiili olarak desteklemeniz. Sosyal medyada bizim haklılığımızı dile getirmeniz. Ekonomik olarak Türkiye’deki Suriyeli mazlumlara elinizden geldiği kadar yardım etmeniz. En önemlisi de dualarınızla daima yanımızda olmanızdır.

Vesselamü aleyküm.


Baran Dergisi 668. Sayı