Geçtiğimiz hafta Koza İpek grubunun mal varlığına el konuldu ve kayyum atandı. Ardından FETÖ ve Doğan medyası, başta atanan kayyumların kimlikleri olmak üzere birçok meselede kara propaganda yapmaya başladı.
Bilhassa Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun avukatı olan Hasan Ölçer’in kayyum olarak atanması Fetulahçıların çok ağrına gitmiş olacak ki, ilk olarak mevzu Hasan Ölçer’in kimliği etrafında dallanıp budaklandırıldı. Salih Mirzabeyoğlu başta olmak üzere kamuoyunda tanınan birçok şahsın da avukatı olan Ölçer’in ismi, Mirzabeyoğlu’nun avukatı olmak bir suç teşkil ediliyormuşçasına “aaa bak atanan kayyumlardan birisi Mirzabeyoğlu’nun avukatıymış” kabilinden haberlere konu oldu. En başta söylemek gerekiyor ki, bir dönem dergimizin de avukatlığını yapmış olan Hasan Ölçer, gücün kimde olduğunun ve günlük çıkar hesaplarının peşinde koşmadan adaletin tecelli etmesi adına senelerini vermiş bir hukuk adamıdır. Nitekim kendisine pervasızca saldıranlar da Hasan Ölçer’in geçmişte ve bugün verdiği mücadelenin farkında olarak bu taarruzu gerçekleştirmektedir; bu mücadele Ölçer’in üstünlerin hukukuna değil, hukukun üstünlüğüne inanan birisi olduğunun ispatıdır.
Daha sonra malûm medya Hasan Ölçer’in 2013 senesinde Bolu cezaevi önünde eylem yapan İbda bağlılarına polisin sert müdahalesi sonrası attığı birkaç tweeti köpürterek servis etti. Zaman Gazetesi’nin haberinin başlığı “Kayyum Hasan Ölçer’den AKP’ye ve polise ağır tweetler” idi. Ne demek istiyordu Zaman Gazetesi; Hasan Ölçer’i hükümete şikâyet mi ediyorlardı acaba? Ama bir dakika, zaten hükümet ile Fetulahçılar iki senesi üstü örtülü olmak üzere yaklaşık dört senedir bir harp içerisinde değil mi? Bu Fettuşîler iyi hırpalanmış olacaklar ki, izanlarını kaybetmişler, eski ispiyoncu itiyadlarına avdet etmişler. Hükümetle olan kavgalarını unutmuşlar ve Hasan Ölçer’i Ak Parti’ye ihbar etme peşine düşmüşler. Hasan Ölçer’in atanmasının ne denli zorlarına gittiği bunları düşününce daha iyi anlaşılıyor.
İşin aslı… Bu haberin yapılmasında güdülen maksat, bilhassa Ak Parti tabanının atanan kayyumların arkasında durmasının önüne geçmek ve araya bir soğukluk girmesini sağlamaktı; ama bu da tutmadı. Tüm bunlar konuşulurken, yönetimi devralmak için Koza Holding’e ait şirketlere giden kayyumların mevcut hukuk normları çerçevesinde koymuş oldukları dirayetli tavır bu gayenin maksadına ulaşmasına engel oldu.
Hasan Ölçer de bu şirketlerden biri olan Bugün Gazetesi’nin yönetimini devralmak üzere gazete binasına giden kayyumlardan biriydi. Gazete personelinin tavrına karşı gerektiği gibi davranan Ölçer’in takındığı tutum, FETÖ ile mücadelede nasıl bir usul izlenmesi gerektiğini göstermesi açısından önemliydi. Zira Bugün Gazetesi’nin 28 Ekim Çarşamba tarihli nüshasının manşetinde mahkeme tarafından alınan kayyum atanması kararı “Kayyumla Gasp” olarak takdim edilmişti. Ölçer de önce mahkemenin kayyum atama kararını tebliğ etti, ardından da mevcut hukuk normlarını karşısına alan bu görüşteki personelin gazete bünyesinde faaliyetlerine devam edemeyeceklerini beyan etti. Ertesi gün Fetö ve Doğan medyasından bakiye kalan 11 gazete Ölçer’i manşetten kınadı. Habuki kayyum atanan kişi, Sayın Ölçer’in yaptığından başka türlü davransaydı hata olurdu.
Bunu izah edelim:
Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği, “Koza Holding ve bağlı bulunduğu şirketlerin, himmet adı altında toplamış oldukları paraları altın üretiminden kazanmış gibi göstererek farklı isimler adı altında kurmuş oldukları paravan şirketler adına çalışmış oldukları bankalar üzerinden kara para akladıkları, aklamış oldukları bu paraları liderliğini Fetullah Gülen’in yaptığı FETÖ/PDY terör örgütüne aktarılmasını sağladıkları belirtilmiştir. FETÖ yöneticisi olmak suçundan şüpheli olan Hamdi Akın İpek’in yönetici ortağı olduğu, diğer şüphelilerin ise yönetici kadrosunda çalıştıkları belirtilen şirkete belirlenecek kişilerin yönetim kurulu yetkilerine sahip olacak şekilde CMK 133/1 maddesi gereğince KAYYIM TAYİN EDİLMELERİ’ne karar verilmesi kamu adına talep edilmiştir” cümlelerini kullanarak Koza Holding’in mal varlığına el konulmasını talep etmiştir. Mevzu bahis maddede şöyle denilmektedir:
Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hâkim veya mahkeme, şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilir. Atama kararında, yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğinin kayyımın onayına bağlı kılındığı veya yönetim organının yetkilerinin tümüyle kayyıma verildiği açıkça belirtilir. Kayyım tayinine ilişkin karar, ticaret sicili gazetesinde ve diğer uygun vasıtalarla ilan olunur.” (CMK - 133/1)
Koza-İpek Holding’e CMK 133/1 maddesi çerçevesinde “tam yetkili kayyum” atanmıştır ve kanunen bu kayyumlar yönetim kurulunun inisiyatifinde olan her türlü kararı alabilme yetkisine sahiptir. Yani, meselede hukuksuzluk olduğu yönündeki propaganda tam bir palavradır. 
Doğan-FETÖ medyası her mevzuda olduğu gibi memleket meselesi olan bu mevzuda da memleketin ve Müslüman Anadolu halkının aleyhine yaptıkları manipülasyonlarla bir kez daha gerçek kimliklerini ortaya koymuşlardır. Bu meselenin en önemli tarafı ise Fettuşîler ile mücadelede nasıl bir tavır ortaya konması gerektiğinin ortaya çıkmasıdır. Gerekli tavır ortaya konduğunda mevzu bahis odaklardan “iyi” ses gelmektedir.

Baran Dergisi 460. Sayı